BIST 100
10.615,00 0,36%
DOLAR
42,2426 0,06%
EURO
48,9747 0,07%
GRAM ALTIN
5.595,86 -0,19%
FAİZ
40,04 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
70,12 0,79%
BITCOIN
103.479,00 0,85%
GBP/TRY
55,5490 -0,03%
EUR/USD
1,1586 0,03%
BRENT
64,94 -0,34%
ÇEYREK ALTIN
9.149,23 -0,19%
Balıkesir Sisli
Balıkesir hava durumu
11 °

Gürkan Özcan: Asla İmar Affı düzenlenmemeli

gürkan özcan

İnşaat Mühendisleri Odası Balıkesir Şube Başkanı Gürkan Özcan, Türkiye’nin dünyadaki depremlerin beşte birine kaynaklık eden Akdeniz-Alp-Himalaya adı verilen en etkin deprem kuşağı üzerinde yer aldığını, ülkeyi kuzeyden, güneyden ve batıdan saran bu kuşak nedeniyle Türkiye topraklarının yüzde 92'sinin deprem tehlikesi altında olduğunu söyledi. Özcan, “Türkiye nüfusunun yüzde 71'i, 1.ve 2. derece deprem kuşağında. 3. ve 4.deprem bölgelerinde yaşayan nüfus dahil edildiğinde toplam nüfusun yüzde 98'i deprem tehdidi altında bulunuyor. Sanayi kuruluşlarımızın yüzde 98'i, barajlarımızın yüzde 95'i deprem bölgelerinde kurulmuş ve risk taşıyor. Enerji kaynaklarımızın ise yaklaşık yüzde 41'i birinci derece deprem bölgelerinde yer alıyor” dedi.

DAYANIKLI BİNA VURGUSU

Büyük ölçekli depremlerin meydana geldiği ülkelerin depreme karşı dayanıklı binalar inşa ederek depremin zararlarını en aza indirgemeyi hedeflediklerini anlatan Özcan, “Bir deprem ülkesi olmasına, son yüzyılda 100 bine yakın insanını depremlerde kaybetmiş olmasına karşılık Türkiye'de yapıların güvenliği önemli bir sorun teşkil ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkemizdeki konutların yüzde 40'ı kaçak ya da ruhsatsız” diye konuştu.

“ÜLKEDE DENETİM VE UYGULAMA SORUNU VAR”

15 milyonu bulan bina stokunun yüzde 10'unun yenilenmesinin, yüzde 30'unun ise onarılmasının gerektiğine işaret eden Gürkan Özcan, gerekli yasal altyapı, yasaların eksiksiz uygulanması, kamusal denetim ve toplumsal bilinçle 9,0 büyüklüğündeki mega bir depremden bile kayıp vermeden çıkmanın mümkün olduğunu belirterek, “Ülkede deprem sorunu yok,  denetim ve uygulama sorunu var” değerlendirmesinde bulundu.

“KENTLER, DEPREM VE DİĞER DOĞAL AFETLERE UYGUN BİÇİMDE YENİDEN YAPILANDIRILMALI”

Açıklamasında Türkiye'nin mevcut yapı stokundaki sorunlara da değinen Gürkan Özcan, bir an önce ülke genelindeki envanterin çıkarılmasının şart olduğunu ifade etti.

Kentlerin deprem ve diğer doğal afetlere uygun biçimde yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayan Özcan, açıklamasına şöyle devam etti: “Kentsel dönüşüm projeleri, yeni rant alanları yaratmak amacıyla değil, afet riskini en aza indirmek ve kent güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmalıdır. Bina türü mevcut yapı stokunun deprem tehlikesine karşı envanterinin incelenmesi ve değerlendirilmesi bağlamında, mevcut durum, sorunlar ve bunları aşabilmek için izlenmesi gereken yollar belirlenmeli, bu amaçla aynı tehlikeyi yaşayan diğer gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi kademeli değerlendirme yöntemleri kullanılmalı.”

“KAMU YAPILARI DAHİL TÜM İNŞAATLARIN DENETLENMESİ GEREKİYOR”

Yapılacak değerlendirme sonrasında binaların tehlike sıralamasının yapılarak, iyileştirme programları ve projelerinin hazırlanması gerektiğini belirten Özcan, depreme hazırlıklı olmak için mevcut binaların güçlendirilmesinin yanı sıra yeni yapılacak binaların da yine depreme karşı dayanıklı olarak inşa edilmesi gerektiğine işaret etti.

Yapı güvenliğini sağlamanın yolunun üretim sürecinde doğru bir mühendislik hizmetinden geçtiğini belirten İnşaat Mühendisleri Odası Balıkesir Şube Gürkan Özcan, kamu yapıları dahil tüm inşaatların denetlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmetinin, yapıların güvenli olmasının en önemli teminatlarından birisi olduğunu dile getiren Özcan, açıklamasında; “Dar gelirlilere konut üretme amacıyla kurulan TOKİ tarafından inşa edilen binalar, yapı denetim sisteminin dışında tutuluyor. Deprem felaketinden korunabilmek için kamu yapıları dâhil tüm inşaatların yapı denetim sistemine tabi tutulması gerekiyor. Yapı üretimi düzeninin asli öğelerinden olan Müteahhitliğin tanımı netleştirilmeli. Yapı ile ilgili uzmanlığı olmayan meslek sahiplerinin yapım işini üstlenmesi engellenmelidir. Yapı Müteahhitliği ve Şantiye Şefliği uygulamaları kağıt üstünde değil bilfiil yapılmalıdır. Taşeronluk sistemi vergisel kontrol altına alınmalı, her taşeron firmanın başında ya da yönetimsel bünyesinde inşaat mühendisi bulunmalıdır. Ticari yanı ağır basan zoraki çok elemanlı, hantal yapılı, mali açıdan çok külfetli yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve ahlaki niteliklere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı bir Yapı Denetim Uygulaması modeli geliştirilmelidir” ifadelerine yer verdi.

“ASLA İMAR AFFI DÜZENLENMEMELİ”

Türkiye'nin bir İmar Politikasının olması gerektiğine işaret eden Özcan, bu politikanın, değişen iktidarlarla birlikte değişime uğramaması gerektiğinin altını çizdi. Bundan sonra hiçbir şekilde İmar Affı düzenlenmemesi gerektiğini ifade etti.

“YARA SARMAK DEĞİL, ZARAR AZALTMAK”

Afet yönetiminde Türkiye'nin ağırlık vermek zorunda olduğu konunun yara sarmak değil, zarar azaltmak olduğunu anlatan Özcan, Mühendislik diploması alan kişilerin, uygulamada herhangi bir deneyime sahip olmaksızın, bir anlamda sınırsız mesleki yetki ile donatılmasının, hizmetin niteliği ve güvenirliği bakımından sakınca oluşturduğunu belirtti. “3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık hakkındaki 1938 yılından kalma kanun bir an önce revize edilmeli, Yetkin Mühendislik Yasası bir an evvel düzenlenmeli. İlgili Meslek Odaları tüm bu süreçlerin içerisinde yer almalı” dedi. Cengiz GÜNER

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?