Kuduz vakaları artıyor
Son günlerde ülke genelinde bazı illerde kuduz vakaları yaşandı. Son olarak başıboş aşısız köpeklerin çocukları ısırması, çocukların hastaneye kaldırılması ülke gündemine otururken, biz de kuduz konusunu Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu ile konuştuk. Tanrıkulu, başlıca Lyssavirus (RABV) adlı virüsün neden olduğu kuduzun, tüm insan ve memeli hayvanların duyarlı olduğu bir hastalık olduğunu söyledi.
İlk belirti gözlendikten sonra yüzde 99 ölümcül olan bu hastalığın, doğru bir aşılama protokolü ile günümüzde yüzde yüz önlendiğini ifade eden Tanrıkulu, “Kuduz gibi zoonotik hastalıkların kontrolünde aşılamanın en önemli ve sonuç alıcı bir yaklaşım olduğu gerçeği çerçevesinde hastalıklarla mücadelede aşının etkisinin bir kanıtı olması açısından kuduz dikkatle takip edilmesi gereken bir hastalıktır. Kuduz Tek Sağlık konseptiyle çözülebilecek küresel bir sorundur” bilgisini verdi.
FARKINDALIK YARATILMALI
Kuduz içinde geçerli olan korkuların, yanlış anlamalar ve yanlış bilgiler hastalığın yüzlerce yıldır ortadan kaldırılamamasına neden olduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, “Hastalık hakkındaki gerçeklerle ilgili gerekli farkındalık yaratılmadan, hastalık bilincini artırmak, kuduz vakalarını önlemek, hayvanları aşılatmak ve insanları kuduzun tehlikeleri konusunda bilinçlendirmek mümkün değildir. Kuduz hastalığına karşı yanlış bilgilenmeden kaynaklanan korku ki bunlar; kuduz hastalığının ölümcül olması, insanlara bulaşması ve yalan haberler ile şehir efsanelerinin toplumda ortaya çıkardığı insanlarda aşı tedirginliği oluşturan, insanları hayvanlarını kısırlaştırmaktan veya aşılatmaktan alıkoyan ve insanları hastalık için etkisiz tedavilere inandıran korku hastalıkla mücadeleyi olumsuz etkilemektedir. Kuduz yüzde yüz önlenebilir bir hastalık iken kuduz hastalığı nedeni ile her gün 160 kişi, her 10 dakikada bir kişi ve yüzde 40’ı çocuk olmak üzere yılda 59 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Bunların yüzde 40’ı özellikle Afrika ve Asya’da beşeri hekimlik ve veteriner hekimlik hizmetlerinin etkin bir biçimde sağlanamadığı kırsal bölgelerde yaşayan çocuklardır. Ölüm vakalarının yüzde 99’u enfekte köpekler tarafından ısırılma nedeniyle meydana gelmektedir. İnsan ölümlerine ek olarak her yıl başta köpekler olmak üzere milyonlarca evcil hayvan bazen hastalık taşıması bazen de hastalığın neden olduğu korku nedeniyle yersiz yere itlaf edilmektedir. Elimizde var olan etkili aşılar ve koruyucu tedbirlerin varlığında tüm bu insan ve hayvan ölümlerini kabul etmek mümkün değildir” dedi.
“SAHİPSİZ HAYVANLARIN PAYI BÜYÜK”
Tanrıkulu, açıklamasında hastalığın hayvandan hayvana ya da hayvandan insana bulaşmasında sahipsiz hayvanların payının büyük olduğunun altını çizerek, “Bulaşma enfekte hayvanların insanları ısırması veya hasta hayvanların akıntılarının insan vücudundaki açık yaralara temasıyla bulaşmaktadır. Her ısıran hayvana kuduz gözüyle bakılmamalı fakat sebepsiz ısırmaları da göz ardı etmemeliyiz. Sebepsiz ısırmaların hayvanların koruma içgüdüsüyle yaptığını da unutmamalıyız” diye konuştu.
“HASTALIĞIN ÇIKIŞ SÜRESİ 2-8 HAFTA ARASINDA DEĞİŞİM GÖSTERİYOR”
Enfeksiyonun çıkış süresinin; ısırık yarasının beyine yakınlığının, yaranın derinliğinin, yara ve ısırık sayısına, yara bölgesine ulaşan virüs sayısına ve virulansa göre değişim gösterdiğini anlatan Tanrıkulu, “Hastalığın çıkış süresi 2-8 hafta arasında değişim göstermektedir” dedi.
HASTALIK HAYVANLARDA NASIL BELİRTİLER GÖSTERİR?
Tanrıkulu, bu sorumuzu şöyle yanıtladı: “Hayvanlarımızda davranış bozuklukları enfeksiyon kapımından 24-36 saat sonra oluşmaya başlar. Depresyon ve isteksizlik ilk belirtilerin başında gelir. Hayvan ısırık bölgesini yavaş yavaş yalamaya ve kaşımaya başlar. Hastalığın 5-10 günleri arasında ısırık bölgesinde kaşıntı belirtileri dikkati çeker düzeye çıkar. Hayvan amaçsızca kaçar ve bazı şeylere saldırmaya başlar. Ağızdan bol miktarda salya akımı gözlenir. Gözlerde dışarıya doğru çıkma ve göz kapaklarında yangı meydan gelir. Hastalık ilerledikçe hayvanda titreme ve uzun süreli kasıntılar oluşur. Yüz ve çene kaslarının felce uğramasından dolayı su ve gıda alımı engellenir. Tam felç durumunda ise hayvanda ses kısıklığı meydana gelir. Hastalığın kesin teşhisi noktasında Veteriner Hekim muayenesi hem sizin ve ailenizin sağlığı hem de hastalığın yayılma riskini azaltmak için büyük bir yarar sağlayacağı tartışılmaz bir gerçektir.”
NASIL KORUNMALIYIZ?
Tanrıkulu, hastalıktan korunmanın yollarını şöyle anlattı: “Hayvan 10 gün boyunca karantinaya alınıp takip edilmeli. Bu süre içinde belirtiler gözlenirse hayvan itlaf edilir. Kuduz veya kuduz şüpheli hayvan tarafından ısırılan hayvanlarda bölge hemen sıvı sabun ve antiseptikli solüsyonlar ile irrige edilerek yara tamamen açığa çıkartılır. Yara kesinlikle kapatılmamalı ve dikilmemelidir. Evcil hayvanlarımız veya yaban hayvanlarıyla temas halinde oluşabilecek ısırık vakalarında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıyız. Yaban hayatında ki hayvanlarla temastan kaçınmalı veya tedbirli davranmalıyız. Sağlam kedi ve köpeklere her yıl periyodik kuduz aşısı yapılmalıdır. İlk aşılar köpeklerde 3 ay; kedilerde 6 aylık iken yapılmalı ve yılda bir kez tekrarlanmalıdır. Yaban hayatında kuduz mücadelesi programlı bir şekilde yapılmalıdır. Kuduz önlem alınmadığı takdirde ölümle sonuçlanan dünya üzerinde kitleleri tehdit edebilecek en önemli zoonozların başında gelir. Kuduzdan korunmanın tek yolu hayvanlarımızın aşılanmasıdır. Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarla mücadelede en etkili çalışmalar Veteriner Halk Sağlığı Biliminin konularındandır. Kuduz hastalığının, beşeri tıp ve veteriner tıp hekimlerinin iş birliğini ifade eden Tek Sağlık yaklaşımı ile bölgesel ve küresel düzeyde ele alınması gerekmektedir. Kurumsal bazda ise 2030 yılına kadar köpek kaynaklı kuduzdan kaynaklanan insan ölümlerinin sıfıra indirilmesi çalışmalarına Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) öncülük etmektedir. Bu bağlamda başta köpekler olmak üzere vahşi ve evcil yaşamda hayvanların kuduza karşı aşılanması gerekmektedir. Kuduz hastalığında köpekler hastalığın kaynağı değil bilakis insanlar gibi mağdurlarıdır. Bu nedenle insan ve hayvan sağlığının korunması için vatandaşlarımızın her yıl kedi ve köpeklerini kuduz aşısı ile aşılatmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz. Vatandaşlarımızı şüpheli bir köpek ısırılması sonrasında; yarayı hemen sabunladıktan sonra yaklaşık 15 dakika bol su ile iyice yıkamalarını, Yara bölgesin yıkandıktan sonra iyot içeren bir solüsyon (tentürdiyot vb.) veya antiviral ilaç ile temizlemelerini, Yarayı pansuman, dikiş veya bandajla kesinlikle kapatmamalarını, Hızla bir sağlık kuruluşuna başvurmalarını ve vakit kaybetmeden aşılanmaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Kuduz hastalığında köpekler hastalığın kaynağı değil bilakis insanlar gibi mağdurlarıdır. Bu ölümcül hastalığı önlemek, hayvan sağlığını ve halk sağlığını korumak amacıyla toplumsal farkındalığın artırılması, sahipli hayvanlara her yıl kuduz aşılarının yaptırılması, takip edilmesi ve kayıt altına alınması, sahipsiz hayvanların kısırlaştırma, aşılama, kimliklendirme işlemlerin aksamadan düzenli bir şekilde yürütülmesi, yaban hayatına yönelik oral aşılama çalışmalarının uygulanması gibi bir bütüncül yaklaşımla, tüm kurum ve kuruluşların işbirliği, iletişimi ve koordinasyonu altında yapılmalıdır.” Cengiz GÜNER