Yayınlanma Tarihi :

Hayal değil…

Hayal değil…

Hayatımızdaki herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini bildiğine inanır… Ne var ki hiç kimse kendisinin, kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez… Kendi hayatıyla ilgili eleştiri de kabul etmez, müdahale de…

İnsan hayatındaki bazı insanları, yaşamının bir parçası sayar zaman içinde… Bazen ailemizdir, bazen eş bazen dost, arkadaş ya da hiç tanımadığımız insanlar… Hayatınız üzerinde bir hak iddia etme yanılgısına düşerler… Yaşamınız hakkında sürekli olarak bir fikirleri vardır… Eleştirirler, yargılarlar… Yaşamınızı değiştirmeye kalkışırlar… Bizi görmek istedikleri gibi değilsek eğer, hoşnut olmazlar… Bencilce uğraşır dururlar hayatınızla…

Hayatın belli bir döneminde her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan hayatında gerçekleştirmek istediğin şeylerin olmasını istemekten korkmazsın… Zaman geçtikçe sanki  gizemli bir güç, kişisel isteklerinin gerçekleştirilmesinin olanaksız olmadığını kanıtlamaya başlar…

Hayatımızın belli bir anında yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız, razı oluruz önümüze dayatılan hayata ve vazgeçeriz kendimizden…

Hayatımızın iplerini elimizden kaçırmışızdır bir kere… Kolay gelir belki de böylesi… Çabalamamak, mücadele etmemek, yaşayacağımız zorluklardan kaçmak… Kendimizi kandırır, önümüze sunulan hayata sığınırız belki de… Bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçti diye düşünürüz… Dünyanın en büyük yalanı da budur işte…

Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman önüne yollar açılır… Ve bir şeyi çok istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar adeta… O noktadan sonra anlarsın, hiçbir şey hayal değil…

Kaynak : İrfan Duroğlu

YORUM YAP