Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :

K-U-D-U-Z (DAHA NE KADAR YAZACAĞIZ)

K-U-D-U-Z (DAHA NE KADAR YAZACAĞIZ)

Sahipli kedi ve köpeklerin kimliklendirilmesi için tanınan süre yılsonu itibari ile dolmak üzere. İlimiz genelindeki sayısal duruma ilişkin yetkili mercilerden kamuoyuna halen bir açıklama gelmedi. Herkes sahipli kedi ve köpeklere yoğunlaşmışken kimse de şehir merkezi ve kırsaldaki sahipli ve sahipsiz hayvanların kimliklendirilmesi ve kuduz aşılamaları ne olacak diye sormuyor.

Önceki yazılarımızda altını çizerek belirttiğimiz sahipsiz hayvanlar ve insan sağlığını ciddi boyutlarda tehdit  eden zoonoz karakterdeki kuduz hastalığı ile mücadele konusunda Balıkesir ili olarak ne durumdayız. Kamuoyuna yansıyan yada yansımayan çalışmalar hakkında bilgi verecek kurumlar hangileri? Geçtiğimiz hafta Bitlis ili Adilcevaz ilçesinde 2 küçük çocuğu ısıran sahipsiz hayvanlar ülke genelinde infiale yol açtı. Maalesef ki çocuklardan birinin durumu kritik. Olayın iç yüzüne bakıldığında köpeklerin çocukları sağlık kuruluşuna başvurmalarından 9 gün önce ısırdığı ve çocukların bu durumu ailelerinden sakladığı ortaya çıkmıştır. Durumu kritik olan çocuğun olaydan 1 hafta sonra kolunun uyuştuğunu söylemesi üzerine aile  sağlık kuruluşuna başvurmuş alınan anamnezler sonucunda kuduz hastalığından şüphe edilmiş fakat yapılan ilk 2 testte kuduz virüsüne rastlanılmamıştır. Yapılan 3. testte  tükürükte kuduz virüsü tespit edilmiş ve çocukta hastalığa karakteristik olan sudan korkma, saldırgan tavırlar, kasılmalar ve anlamsız davranışlar görülmesi üzerine çocuk  uyutularak tedavi altına alınmıştır.

Söz konusu bölgede yapılmakta olan saha çalışmaları kapsamında 1 hafta içinde sağlık kuruluşlarına başvuru yapmayan  çoğunluğu çocuk olmak üzere 36 vatandaşımızın hastalık temaslı şüphesiyle izlemeye alındığı belirtilmektedir.

WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ülkemizi kuduz riski en yüksek ülkeler arasında gösteriyor olması bu durumu, dikkate almadığımız zoonoz bir hastalık ile karşı karşıya kalabilme ihtimalinin ne denli yüksek olduğunun göstergesi olarak yorumluyabiliriz. Dünya üzerindeki kuduz hastalığının bulaşması evcil ve yabani hayvanlardan olmak üzere 2 gruptan oluşurken ülkemiz de ki bulaş %90 dolaylarında evcil hayvanlardan meydana gelmektedir. Bu oranlara baktığımızda  kuduz hastalığı sadece kedi ve köpekten bulaşır düşüncesinin halkımız tarafından doğru bilinen bir yanlış olduğunu da  ortaya çıkarmaktadır.

1999-2017 yılları arasında ülkemizde görülen 6465 kuduz vakasından 2800 tanesi köpek, 2368 tanesi sığır, 249 tanesi kedi, 298 tanesi koyun/keçi, 106 tanesi eşek/at, 63 tanesi kurt, 516 tanesi tilki ve 56 tanesi de diğer yabanı hayvanlardan orijin almaktadır. Ayrıca 6465 kuduz vakasının 5829’ u evcil hayvanlardan 636 tanesi de yabani hayvanlardan bulaşmakta olup bu sayıların yüzdesel oranları da sırasıyla %90,17 ve %9,83 olarak meydana gelmektedir.

Tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de kuduz vakalarının ve ölümlerinin %80’ den fazlası kırsal bölgelerde meydana gelirken bu vakalardan etkilenen 15 yaş altı çocuk sayısı ise %40 oranındadır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi ülkemiz kuduz hastalığı yönünden endemik bir bölge olması sebebiyle yılda yaklaşık 250 bin civarı riskli temas vakası görülmektedir.

Hastalığı diğer zoonozlardan ayıran en önemli özelliği ise medikal tedavisinin olmaması ve ısırılma sonrası en kısa zamanda ısırılan şahısın aşılanması ile hastalıktan kurtulma mümkün olmaktadır.

Hastalığın eradikasyonu noktasında pek fazla yapılacak bir şeyin olmadığını  fakat planlı ve kontrollü aşılama programları ile vaka sayılarının en aza indirgenebileceği aşikardır.

Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz üzere ilimiz yaban hayatı çalışma gruplarının kurulması ve şehir merkezi ve kırsaldaki sahipli-sahipsiz tüm evcil hayvanların  kimliklendirelerek kuduz aşılarının yapılması ilimizdeki ortaya çıkacak kuduz vakaları ile mücadele noktasında yapılabilecek en isabetli ve yararlı çalışma olacaktır. Bununla birlikte il genelinde sahipleri tarafından dışarıya çıkarılan köpeklerin tasmasız veya ağızlıksız olarak dolaştırılmaması özelliklede insan popülasyonunun yoğun olduğu park ve bahçe gibi alanlarda gezdirilmemesine dikkat edilmelidir. Yada gezdirilme günün belirli saatlerinde insan yoğunluğunun az olduğu zamanlarda yapılmalıdır.

Aynı zamanda ilk ve ortaokul düzeylerinde il ve ilçelerimizdeki okullarda çocuklarımıza hastalık ile ilgili bilgilendirme toplantılarının yapılması bunun yanında tüm vatandaşlarımız için sahipli ve sahipsiz hayvanlara nasıl yaklaşılacağı ve tehlike anında neler yapılması gerektiğini anlatan bilgilendirme broşürlerinin basılarak dağıtılması  toplum nazarında hastalık bilincinin uyandırılması açısından oldukça faydalı bir çalışma olacağı aşikar bir durumdur.

Bunun yanında ilimiz şehir merkezindeki sahipsiz hayvanların gelişi güzel bakılıp, beslenildiği yerlerin insan ve çocuk popülasyonunun çok olduğu yerlerden daha sakin ve insan yaşamının az olduğu yerlere kaydırılması söz konusu tehditi azaltma ve önleme noktasında oldukça faydalı olacaktır.

Sahipsiz hayvan denildiğinde akıllara ilk gelen köpekler olunca gözden kaçan diğer potansiyel bulaş kaynağı kediler olmakla beraber ilimiz genelinde sahipsiz kedilerle ilgili herhangi bir kimliklendirme, kayıt altına alma  ve kuduz aşılama çalışmasının yapılmadığını düşünürsek mevcut durumun toplum sağlığı açısından oldukça riskli bir durum oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Tüm bu anlattıklarımız çerçevesinde Balıkesir Valiliği’ni konu ile alakalı kamu kurumları ve STK’lardan oluşacak çalışma ve eylem gruplarının   oluşturup şehir merkezi ve kırsal da gerekli çalışmalara biran önce başlanılması gerekmektedir.

Kaynak : Özgür Fındıklı

YORUM YAP