DOLAR27,3861% 0.25
EURO29,0664% -0.07
STERLIN33,4657% 0.04
FRANG29,9498% 0.01
ALTIN1.627,65% -0,90
BITCOIN751.6870.872

KanAtlı Karınca-Dördüncü Bölüm

Yayınlanma Tarihi :
KanAtlı Karınca-Dördüncü Bölüm

Balıkesir’deki yol inşaatları sayesinde hastane yolunda epey trafik sorunuyla karşılaştık. İstanbul’dan gelmiş biri olarak bu trafik beni o kadar da yormadı. Ancak yeteri kadar yorgun olduğumuz için olsa gerek ikimizi bir bıkkınlık sarmıştı. Hastanenin çevresinde bir müddet park yeri aradıktan sonra, park yerimizi buldum ve arabadan inip yürümeye başladık. İkimizde mutlu görünüyorduk. Kendimi görmedim ama onun söylemleri benim mutlu göründüğüme işaret ediyordu. Açık söylemem gerekirse onu gördüğüm ilk andan bu yana ben zaten oldukça mutluyum. Tek derdim babamın içeride uyutuluyor olması…

Hastanenin kapısından içeri girdiğimiz anda o koku ikimizi de rahatsız etti. Merdivenleri yavaş yavaş çıkarken o güzel suratının sol taraftan nasıl daha da güzel göründüğünü yeniden ve yeninden fark ettim. Onu neden sevdiğimi, neden ona âşık olduğumu ve neden onu bunca senedir hiç unutamadığımı bir kere daha anladım. Yoğun bakım ünitesinin önünde bizim doktor duruyordu. Beni görünce gülümsedi. Bu gülümsemenin aynısından Berna’ya da yaptı. Yanına yaklaşınca güzel bir haber vereceğini daha iyi anladım.

“Erdal Bey baban gayet iyi, az önce uyandı. Ancak bugün de yoğun bakımda kalacak. Bugün olmaz ama yarın yanına sizi alacağım” dedi.

İçimde olan ferahlamayı size anlatamam. Tam Necla teyze içinde soru soracaktık ki doktor bize fırsat tanımadı.

“Anneniz gayet iyi, o da uyandı. Aynı şeyler aşağı yukarı sizin içinde geçerli. İkisinin de ağır ameliyatları oldu o yüzden bugün yine camın arkasından onları göreceksiniz. Yarın bir kereye mahsus olmak üzere yanına alacağım sizleri. Yoğun bakım hemşirelerimiz sürekli başlarında, hiç merak etmeyin,” dedi.

Berna benim kadar sakin karşılamadı olayı tabii ki.

“Peki, bizi görebilecekler mi camın arkasından?”

“Görebilirler ama yine de onları yormamaya çalışın, sakın ağlamayın ve uzun tutmayın. Sizin burada olduğunuzu bilsinler yeterli.”

Doktor çok sakin ve çok güzel konuşuyordu. Açıkçası ona güvenerek doğru karar vermişim. Gerçi başka çarem de yoktu…

Yoğun bakım ünitesinin içinde babamın yattığı bölümün önündeki cama yeniden geldim. Perdeler bu kez açıktı. Üzerinde birçok şey bağlı olan o güzel adamı yeniden gördüm. Gözlerinin açık olduğunu görünce bir ağlama geldi ama kendimi tuttum. Babamın beni fark edip etmediğini bilmiyordum. Doktor içeride yanındaydı. Babamla konuştular ve babamın gözleri bana doğru döndü. Beni görünce gülümsediğini fark ettim. O pos bıyıklarının altından nasılda gülüyordu. El salladım ona, elini kaldırmaya çalıştığını fark ettim. Doktor karşıdan bana yapma anlamına geldiğini düşündüğüm bir hareket yaptı. Bende babama “ben buradayım, merak etme” dedim. Beni duymadığını biliyorum ama babaannem benim sağır olduğu için babam çok iyi dudak okurdu. O yüzden beni anladığını biliyorum. Doktor camın önüne kadar geldi ve artık yeter anlamına gelen bir hareket yaptı. Doktorun el hareketleri arasında babamla bir görüşme gerçekleştirdim. Giderken de “dışarıdayım, iyi olacaksın” dedim. Babam da gözleriyle beni onayladı. Doktor perdeyi kapattı ve bende arkamı döndüm. Berna’nın annesi ile karşılaşmasına gözlerimi diktim. Bu bölümde duran hemşire “siz yanına gitmeyin bir kişiyi daha görmesin” dedi. Haklıydı kadın beni merak ederdi, sonra hasta haliyle düşünürdü.

– DEVAM EDECEK –

YORUM YAP