DOLAR28,9208% 0.08
EURO31,4850% -0.1
STERLIN36,7790% 0.63
FRANG33,2729% 0.81
ALTIN1.924,11% 1,83
BITCOIN1.120.6421.189

Ölümüne Aşk

Yayınlanma Tarihi :
Ölümüne Aşk

Büroya girdiğimde o kitaplardan katili bulacağıma emindim. Ufacık odada zaten üç kişiydik. Koca cinayet büro bu üç kişiden oluşuyordu. İşin garip tarafı bir odam bile yoktu. Bu asayiş şube müdürü de, emniyet müdürü de benden nefret ediyor ama babamdan olsa gerek hiç sesleri çıkmıyor. Babamın böyle bir ağırlığı kaldığını düşünmüyorum. Belki amcamdan korkuyorlardır ama onunla da zaten birbirimizi sevmeyiz. Yıllar önce cinayete karışan bir milletvekilini hapise attırmak için verdiğim çabanın takdiri olarak Gaziantep’e gönderilmiştim ve bu işi kapatmamı söyleyen bir amcam vardı ama kapatmamıştım. Defalarca kurşunlandım ama hiç vurulmadım. O dönem hayatta kalmam bile bir mucize idi ancak o milletvekilinin dokunulmazlığı kalktı ve tutuklandı. Öz amcam beni ölümle tehdit edecek kadar ileri gitti ve babam kılını bile kıpırdatmadı. O günlerden kalan kinimin nedeni bu. Ağızlarından hiç düşmezdi “devletin bekası” ama inanın hiçbirinin devleti düşündüğü filan yok. Devlet bir domino taşı ve biri devrildiğinde hepsi teker teker düşücek, tüm korkuları bu.

Konumuz zaten “devletin bekası” değildi. Konumuz önümde dosyası bulunan 1.92 boyunda, doğum yeri Üsküp olan 30 yaşındaki bu adam. Yardımcım Deniz sürekli önündeki bilgisayara bakıyordu sanırım olay yeri inceleme fotoğraflarına bakıyor. Büronun sekreteri konumundaki komiser yardımcısı Didem ise gayet elindeki telefon ile oynuyordu. Dosyayı eni boyuna okuduktan sonra ardıma yaslanıp Deniz’e baktım.

“Hiç akrabası yok mu bu adamın?” diye sordum.

Deniz önündeki bilgisayarın monitöründen kafasını kaldırıp bana baktı.

“Yok amirim. Annesi ve babası yıllar önce ölmüş. Bir kardeşi var o da Amerika’da ve ulaşamadık. Fakat benim aklıma takılan o kadın. Kim amirim o kadın ne bir resmi var ne de adı var. Bence hayali bir kadın intihar olamaz mı?”

“Sence intihar olsa kendini o açıdan nasıl vuracak ve adam sağ elini kullanıyor.”

“Sağ elini kullandığını nereden anladınız amirim?”

“Yazı şeklinden.”

Büroda bir sessizlik oldu. Ayrıca adamın elinden barut izi de çıkmadı. Sonuç olarak ortada bir katil var ve bizim onu bulmamız gerekiyor. Masamdaki saate uzun uzun baktım. Önce eski sevgilisini bulmalıydım. Çünkü kitaplarda ondan çok bahsetmişti. Onu çok özlediğini söylemişti. Eğer onu bulursam O kadına da ulaşabilirdim. Zaten O kadına ulaştığımda katili kendiliğinden ortaya çıkacaktı.

“Kitaplar nerede Deniz?”

“Olay yeri inceliyor amirim.”

Deniz’in yanıtını alır almaz hemen odamdan çıktım ve Olay Yeri İnceleme komiseri Burçin’in olduğu bölüme doğru koridorda ilerledim. Odaya vardığımda Burçin beni görür görmez gülümseyip iç odayı işaret etti. Kapıyı açıp iç odaya geçtiğimde büyük bir rafa yerleştirilmiş kitapları gördüm. Yüzlerce kitap raftaydı ve rafın önünde duran masada yüzlerce de yazılmış not vardı. Gördüğüm manzaraya şaşkınlığım geçmemişken Burçin arkamda bitti.

“Masa ve sandalye hazır amirim. Daha rahat incelemen için hazırladım. Katil o kağıtlarda olmalı.”

“Teşekkür ederim.”

Masanın ardındaki sandalyeyi çekip oturdum ve ilk bulduğum kağıdı okumak için ardıma yaslandım. İç odanın tamamı maktülün kitapları ve yazdıklarıyla doluydu.

“Sigara içebilirsiniz amirim!” diyerek gülümsedi, Burçin. Ancak aklıma sabah olay yerinden bu yana sigara içmediğim geldi. “Çay da söylüyorum” dedi ve odadan da çıktı. Burçin bu yersiz davranışlarına alışığım. Eminim polis olmasaydı hayattan daha büyük zevk alırdı ama o bu mesleğin içinde bile zevk almaya çalışıyor. Şu ince sigaramı yaktım ve incelemeye başladım. Aldığım ilk kağıtta şiire benzer bir şey yazıyordu.

“Seni aramaktan yoruldum/bu taşlı sokaklarda/sen o tahta pencerenin camında/ben ise altında/hadi koca gözlü güzel kız al beni de yanına…”

Tahta pencere, taşlı sokak… Bu şehirde böyle yerler nerede kaldı. Keşke bir ismi olsaydı. Sonra başka bir sayfayı aldım. Yine eski sevgilisi olması lazım. Eski sevgilisini böylesine unutamamış bir adam nasıl olurda aşk cinayetine kurban gitmiş olabilir.

“Hatırlar mısın bilmem? Kale dibinde seninle buluştuğumuz Cumartesi günlerini… Elini tutamazdım belki ama gözlerine bakarken dünya bitti, derdim. Dünya bitti ama ellerin, ellerin, ellerin… Bir gün gidersem bu dünyadan ve bunu öğrenirsen. O kale dibinde bekliyor olacağım seni, sonsuza dek…”

Birden sigaramı söndürdüm ve ayağa kalkıp odadan çıktım. Elinde çayla gelen Burçin beni görünce oldukça şaşırdı. “Nereye amirim” dese de yanıt vermeden çıktım. Büroya geldim. Deniz’e baktım.

“Kalk gidiyoruz” dedim. Ben böyle geliyorsam bir şey olduğunu bilirdi. O yüzden hemen peşimden geldi… – DEVAM EDECEK –

YORUM YAP