DOLAR28,9208% 0.08
EURO31,4850% -0.1
STERLIN36,7790% 0.63
FRANG33,2729% 0.81
ALTIN1.924,11% 1,83
BITCOIN1.119.5891.319

Ölümüne Aşk

Yayınlanma Tarihi :
Ölümüne Aşk

“Bir yerde okumuştum; “Kadınlar çiçektir doğru ama zehirli bir çiçektir. Çok fazla koklamaya çalışırsan öldürürler” yazıyordu. Onları alıp uzaktan mı bakmalı, yoksa ölümden korkmadan sevmeli, koklamalı mı? Bunun sonucunu bilmiyorum. O hapsedilmiş bir esir ben ise onu kurtaracak prens değilim belki ama onu esaretinden çıkaracak, dünyayı değiştirecek tek insanım. Elleri kudretli, benimkiler gibi değil. Belki ellerim kudretli değil ama aklım kudretli. Ne pahasına olursa olsun, onu o esaretten kurtaracağım. Bu kez izin vermeyeceğim hayallerimin çalınmasına…”

Belki de yazdığı en net yazı. Her yazısında tarif ediyor sanki katilini. Ancak kendisini bu kadar seven birini neden öldürsün aklım almıyor. Belki de kurtulmak içindir. Belki de başka sebepleri vardır bilmiyorum.

O sırada Burçin içeri girdi. Kahvemi masaya bıraktı ve karşıma oturdu. Az önce ilgiyle baktığı kağıda şimdi bakmıyordu. Önemsemedim. Cebinden sigara çıkarıp bana uzattı. Bir tane yakmak iyi gelecekti. Sigarayı yakıp kahvemden de bir yudum aldım. Artık kendimi daha rahat hissediyordum.

“Sen niye bekledin bu saate kadar?” diye sormak yeni geldi aklıma, Burçin’e. Gülümsedi, bende gülümsedim.

“Raporum daha yeni bitti amirim. O yüzden size eşlik edeyim dedim. İstemiyorsanız gideyim.”

“Yok yanlış anladın. İştirakin için teşekkür ederim. Sanırım hepsini okudum. Bunları sabah toplayıp bir araya getirelim. Bence bir yakını olsaydı çok güzel kitap olurdu bunlardan. Ama neye yarar ki adam öldü gitti.”

Burçin kahvesini keyifle yudumlarken, bir diğer yandan bende sigaramı içmeye devam ettim. Aklımda hep katil vardı ama bu vakada katil gibi düşünmek imkansızdı. O yüzden bende maktül gibi düşünmeye karar verdim, başka türlü katili bulamayacaktım.

***

Yeniden olay yerindeydim ve yanımda bir tek Deniz vardı. Deniz buraya neden yeniden geldiğimizi bir türlü anlamıyordu. Eve girer girmez balkona çıktım. O gün gözüme takılan bir şeye yeniden bakmam gerekiyordu. Otopsi sonuçlarına göre katil sigara içmiyordu ancak balkonda sigara izmariti görmüştüm. Umuyordum ki o izmarit oradan uçmamış olsun. Saksının kenarında izmariti buldum ve hemen delil torbasına koydum ve Deniz’e verdim.

“Bunun için mi geldik amirim?” diye sordu. Şimdi bu soru küçümseme mi, merak mı anlamıyorum. Ancak daha önce de dediğim gibi Deniz’e çoktan alıştım.

“Bu sigara bizi katile götürecek. O yüzden kimseye belli etmeden bunda ve sana verdiğim diğer eşyada parmak izi var mı, yok mu kime ait hemen öğren ve lütfen sadece bana söyle sonucunu.”

“Peki amirim, bildiğiniz olmasa zaten böyle yapmazsınız. Merak etmeyin kimseye haber uçmadan hepsini öğreneceğim.”

“Gidelim artık” dedim ve çevreme bakarak uzaklaştım.

O evden çıkarken katili bulduğuma çok emindim ve yanılmadığımı öğrenmem için yardımcım Deniz’in bu işte başaralı olması gerekiyordu. Belki Deniz’e güvenmek ile hata ediyorum ama şu an için daha iyi bir fikrim yok.

***

Yine kale dibine gelmiştim. Sabahtan beri bekliyordum eski sevgilinin gelmesini. Saat 11’e yaklaştığında geldi ve yine o banka oturdu. Dikkatimi çekmişti, o banka başka kimse oturmuyordu. Arabadan çıkıp yanına gittim. Bu kez gözünde güneş gözlüğü vardı. Beni görünce gülümsedi. Ama o kadar üzgündü ki bu gülümseme bile acıklıydı.

“Katili buldunuz galiba?” diye girdi konuya.

“Evet, buldum sayılır. Nereden anladınız?”

“Çünkü bende buldum. Hayatımda her şey aklıma gelirdi de, bir cinayetin sebebi olacağım aklıma gelmezdi.”

“Seni hala o kadar çok seviyor ki yazdıklarında hep sen varsın. Seni korumaya almam gerekiyor.”

“Beni de mi öldüreceğini düşünüyorsunuz.”

“Bilmiyorum ama yapabilir, emin değilim. Bir katilin psikolojisini çözmek o kadar da kolay değildir. O yüzden benimle gelmelisin. Seni güvenli bir yere bırakacağım. Katil tutuklanınca seni bırakırım.”

“Peki. Keşke bıraksanız da beni de onun yanına gönderse.”

“Onun yanına gideceğinin bir garantisi yok.”

“Elbet bir gün bulucağız Başkomiser, elbet…”

“Keşke onu hiç bırakmasaydın…”

Onu alıp babama götürmeye karar verdim. En güvenli yer orasıydı. Hem normal hem de sivil korumalarla korunuyordu. Tabi bunlar hep amcamın halt yemeleriydi ama arada işime yarıyordu. Onu Megane’a bindirip taş eve doğru yola çıktım. Yol boyunca da aklım hep Deniz’deydi. Acaba verdiğim işi halletmiş miydi? – DEVAM EDECEK –

YORUM YAP