
Tam tahmin ettiğim gibi telefonda bir sessizlik oldu. Annem sanırım çayından ya da suyundan bir yudum aldı.
“Berna ile mi karşılaştınız?”
“Evet.”
“Ben o konuyu tam bilmiyorum yani neden öyle bir şey yaptıklarını bilmiyorum. Ancak ikisinin sizin ilişkinizi öğrendikten sonra kendi aralarında öyle bir şey konuştuklarına şahit oldum. Aklımda bir iki sebep var ama onları zaten sen öğrenmişsindir. Bunu babana sorduğumda konuyu geçiştirdi, açıkçası bende zaten iyi gitmeyen evliliğimiz iyice kötü olmasın diye kurcalamadım. Bir süre sonra da zaten ayrıldık biliyorsun.”
“Gelip benimle neden konuşmadın peki anne?”
Annem bu sorunun geleceğini bildiği için zaten kendini hazırlamış görünüyordu.
“Konuşmak istedim ancak beni yanlış anlamandan korktum. Zaten ne olduğunu bilmiyordum, neden diye sorsan verecek yanıtım yoktu.”
“Yine her zamanki gibi ikinizinde umurunda olmadım değil mi?”
“Hayır,” dedi annem, sesinde telaş vardı. “Sen benim her zaman umurumdaydın, sen benim oğlumsun. O dönem seni çok ihmal ettim biliyorum, bunları telafi etmek istedim fakat o zaman da sen izin vermedin.”
“Tamam, anne, sonra yine konuşuruz. Dayıma selam söyle”
“Peki, oğlum söylerim, görüşürüz.”
Şu 35 yıllık hayatım boyunca ikisininde umurunda olmadım. Onlar yalnızca ve yalnızca kendilerini düşündüler. Zaten bugün daha iyi öğrendim, bencilliklerinin boyutunun ne derece büyük olduğunu…
“İzmir’de nereye taşınacaksın?”
Gözlerinin içine baktım, artık daha net olabiliyordu bana karşı. Sanırım her şeyin bir zamanı olduğuna artık inanmam gerekiyor. Hasretin verdiği sabırsızlıkla yalan yanlış düşüncelere kapılıp, her şeyin bir anda olmasını istiyorum. Olmayınca da kendimi karalara bağlıyorum.
“Bilmiyorum ki, daha önce Gaziemir’de oturuyordum. Herhalde yine oralarda otururum.”
“Güzel yer Gaziemir, seviyorum ben orayı işte geliş gidiş problem olur biraz.”
“Direk Karşıyaka’ya taşınayım o zaman.”
“Valla hiç söylemeyeceksin sanmıştım.”
Gülüştük, onun yüzünde güller açtı benim ise beyazlayan saçlarım ve sakallarım yeniden simsiyah oldu. Gençliğimizi en başından yaşamaya başlamaya hakkımız olmalıydı şu an, hayat bize bir kıyak geçebilirdi. Şu an zaten hiçbir şeye gerçekçi yaklaşmak istemiyorum. İş bulabilecek miyim? Aldığım tazminattan gelen faizle ne kadar geçinebilirim? İzmir’de ev kiraları sanki İstanbul’dan ucuz mu? Böyle ilginç soruların acayip yanıtları ile ilgili hiçbir fikrim yok…
Aramızda ciddi bir yakınlaşma var ve bu yakınlaşma geçmiş doğruları öğrendikten sonra daha güzel bir hal aldı. Ben ona karşı koyamadığım gibi o da bana karşı koyamıyor artık. Şimdi İzmir’e yanına taşınmam için önce İstanbul’a gidip eşyalarımı toplamam gerekiyor. O eşyaları nakliye ile İzmir’e göndermem ve tabii hepsinden önce orada bir ev bulmam gerekiyor. Oraya gidince bana rahatlıkla ev bulacağını söyledi. O pazar günü İzmir’e gidecek ben ise İstanbul’a ve hayatımız artık ondan sonra yeniden başlayacak…
“Bir yere mi gitsek ya, mesela… Mesela Erdek” dedi.
“Olur, neden olmasın.”
“Kalır mıyız orada bu gece?”
“Kalırız.”
“O zaman gidelim…”
Erdek’e ben uzun zamandır gitmiyorum. Uzun zamandır dediğim yaklaşık 30 yıla yakındır. Ancak Erdek’in güzel bir yer olduğunu ve hala daha güzel kaldığını biliyorum…
– DEVAM EDECEK –