DOLAR28,9208% 0.08
EURO31,4850% -0.1
STERLIN36,7790% 0.63
FRANG33,2729% 0.81
ALTIN1.924,11% 1,83
BITCOIN1.125.8703.103

Son-Onüçüncü Bölüm

Yayınlanma Tarihi :
Son-Onüçüncü Bölüm

Bildiklerimde yanılmamışım, Erdek hala güzel bir şekilde yerli yerinden duruyor. Bandırma’lıların canı sıkıldığında fırt diye gidebildikleri bu güzel ilçe açıkçası daha girer girmez huzur veriyor. Kalabilecek bir yer için orada yaşayanlara sorumuzu sorduk, Ocaklar tarafındaki bir pansiyonu söylediler. Açıkçası bu orta yaşlı tatlı çifte güvendim. Erdek’te bir çay bahçesinde birkaç çay içip, bir de tost yedikten sonra Ocaklar istikametine doğru yola çıktık. Zaten çok da uzak bir yer değil…

Ocaklar’da bir pansiyona yerleştikten sonra, güneşin güzelliğinden de faydalanıp sahile geçip oturduk. Deniz çok güzel görünüyordu ve sahilde neredeyse yalnızdık. Zaten bu mevsimde olacak şey de bundan farklı olmazdı herhalde. Balıkesirlilerin yaz yaklaştığında kendini körfeze (yani Burhaniye, Akçay, Altınoluk, Güre, Gömeç ve Ayvalık) atması meşhurdur. Ancak Erdek bu kapsama pek girmez, sanırım Marmara denizinde kaldığı için olabilir. Çünkü denizi Ege’de kalan ilçelere göre güzel değildir. Ben çocukken burada beni çok denizanasının çarptığını hatırlıyorum.

Pansiyonun bahçesindeki salıncakta birbirimize sarılmış, sallanıyorduk. O kadar kendimden geçmiştim ki dünyayı unutmuş bir ruhtaydım.

“Erdal,” dedi, çok derinden gelen bir ses…

“Erdal!” dedi, bu kez daha da yakından geliyordu.

“Erdal, orda mısın?” dedi ve o sesin sahibinin sarmaş dolaş olduğum Berna’dan geldiğini anladım.

“Pardon ya dalmışım, söyle” dedim. Silkinip kendime geldim, kimbilir onu da alıp nerelere gittim.

“Şiir okumuyor musun artık?”

“Okuyorum aslında ama eskisi kadar çok değil.”

“Belki bir şiir okursun diye söylemiştim.”

Şiir okumayı gerçekten çok özledim. Şöyle rahat rahat oturup boş kafayla şiir okumak ve ona anlamlar yükleyerek birkaç tanesini ezberlemeyi özledim. O sorduğunda aklıma bir şiir gelmedi. Zaten böyle olunca hiç gelmez aklıma öyle şeyler… Orhan Veli’yi düşündüm, Cemal Süreya aklıma geldi, Edip Cansever, Turgut Uyar, Oktay Rifat, Melih Cevdet… Şairlerin hepsi aklıma geldi fakat şiir aklıma gelmedi. En sonunda Nazım Hikmet, Nazım bana çare olabilirdi. Bir Cumhuriyet gazetesi bulmacasından keşfettiğim bir dörtlüğü okudum pattadanarak…

Gözlerin gözlerin gözlerin,

Gün gelecek gülüm, gün gelecek

Kardeş insanlar birbirlerine

Senin gözlerinle bakacaklar gülüm,

Senin gözlerinle bakacaklar.

Şiir biter bitmez yanağımda sağlam bir buse (öpücükten daha afili ne yapayım) ile karşı karşıya kaldım. İncecik çıktı sesi, kulaklarıma vardı.

“Seni seviyorum ilk aşkım,” dedi.

“Bende seni” dedim. “İlk ve son aşkım…”

Öylece oturmaya devam ettik. Denizin esintisi akşamı soğuk kılıyordu ama şu anda onun yanında üşümem hiç ama hiç mümkün değildi. Sonuçta kazanan hep hayat olmayacaktı, benimde kazanmam gerekiyordu, ara sıra olsa da. Başka türlü çok sıkıcı olurdu.

Erdek dönüşü geceyi benim odamda geçirdik. Benim hazırladığım karışık kasetleri dinleyip, hüzünlendik, güldük, eğlendik. Her şarkı bizim için artık tarih niteliği taşıyordu. Yeni kuşakların birçoğu bu şarkılardan habersizdi. Yarın cumaydı ve pazar günü yeni hayatımız başlayacaktı. Gecenin bir yarısı yanımda uyuyakalan Berna’ya sarılıp bende uyuyakalmışım. Hayatımın en huzurlu en rahat uykularından biriydi. Annemin beni bacağında sallayıp uyuttuğu uykular kadar rahattı…

Gözlerimi açtığımda yatakta yalnızdım. Yine benden önce uyanmış ve banyo da elini yüzünü yıkayıp makyajını yaptığından emindim. O yüzden gerine gerine yatmaya devam ettim. Bir süre yattıktan sonra içeriden ses gelmediğinden emin olmaya başladım. Yataktan kalktım, banyonun kapısını açtım ve öyleydi, banyo bomboştu. Hemen yeniden odaya döndüm ve telefonumu aramaya başladım. Telefonu bulur bulmaz aceleyle numarasını bulup aradım. Bir süre bekledikten sonra şöyle bir ses ile karşılaştım;

“Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor…”

– DEVAM EDECEK –

YORUM YAP