Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :

VİCDANSIZISLIK VE  ZORBALIK KORKUTUYOR

VİCDANSIZISLIK VE  ZORBALIK KORKUTUYOR

Geçen akşam haber bültenlerinde bütün Türkiye olarak çok iğrenç bir haber izledik. Sosyal medyada sansürsüz izleyince durumun vahameti daha da ortaya çıktı. Vicdansızın  ve zorbanın birisi elinde bir kürekle, vura vura köpeği acımasızca öldürdü. Aynı ruh halindeki de sürükleyerek götürdü. Bu manzara insanları elbette ki korkutuyor; bir insanın nasıl bu kadar vahşi bir hale geldiğiyle ilgili…

Konya’daki olayın görüntülerinin yayınlanmasının ardından bütün herkes tepkilerini en ağır biçimde gösterdi. Bu olay, çok geniş bir ihmaller zincirinin halkaları olarak değerlendirildi. Birçok ayrıntısı var elbette ama barınaklar ve sokak hayvanları konusu başlı başına bir problem. Çok ciddi anlamda programlamalar ve tedbirler alınmasıyla birlikte ancak çözüme gidile bilinir ki o da problemi ancak kısmi olarak çözebilir, diye görüş bildiriyor uzmanlar.

Bir insanda merhamet, vicdan ve de iman zayıflığı varsa bunları yapabilir ve aynısını insanlar için de yapar. Yani ülkemizde en çok yaşanan şiddet bildiğimiz gibi kadınlara, çocuklara, hayvanlara ve onlar da canlı olduğu için eklemek de fayda var ağaçlara yapılıyor.

Bu zorbalıklar, işkenceler ve cinayetler de günümüzün en korkutan olumsuzlukları.

Birçok nedeni elbette ki var ama şu da dillendiriliyor: “Cezalar caydırıcı değil, ‘kışı sokaklarda geçireceğime’ diyerek yapılan zorbalıklar var” deniyor. Çocuk istismarı ve kadın cinayetleriyle ilgili “idamlar gelsin” deniyor. Ya da  “ ağırlaştırılmış müebbet” olsun deniyor…

Bütün bunların olması ve artış göstermesi hepimizi çok korkutuyor. Peki, bu artışın sebebi nedir? Ben bu soruyu önceki yıllarda yaptığım röportajda, şehrimizin tanınmış ve tecrübeli Psikiyatristi Dr. İlhan Ergörün’e sormuştum. Verdiği cevabı bu yazımın sonunda bir kez daha vermek istiyorum…

“Şiddet her toplumda görülür ancak toplumların gelişmişlik düzeyi ve değişime verilen olumlu uyum çabaları şiddetin kontrolünü sağlayabilmektedir. Bizim gibi son yıllarda hızlı değişim yaşayan ülkelerde bu tür toplumsal davranışlar iyi yönetilememektedir. Teknolojik değişimler çok hızlı olduğu için geçen yüzyıldan daha hızlı toplumsal değişimlere yol açmaktadır. Teknolojik hız, hızlı ilişkiler, hızlı ayrılmalar gibi kuşaklar arasında ciddi görüş ayrılıkları yaratmaktadır. Yeni kuşak anlaşılamamaktan eski kuşak ise ortaya çıkan yeni dili anlayamamaktan şikâyet etmektedir. Bu ise anlama süreçlerini gerçekten bozmaktadır. Her iki kuşak bir uzlaşma bularak yeni dili çözmeye çalışmalıdır.”

Kaynak : Haberci Gazetesi

YORUM YAP