“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanları şaşırtacak bir mahiyet alır.” Mustafa Kemal Atatürk
Binlerce yıldır üzerinde onlarca uygarlığın yaşadığı güzel ülkemizin sınırları, hepimizin ve tüm dünyanın bildiği gibi tarihin beşiği pozisyonunda bulunuyor. Yerin üstündeki farklı ırklara mensup sayısız kültürel ve tarihi hazinemize ek yerin altında da henüz günyüzüne çıkartılmayı bekleyen insanlığa ait değerlerin bulunduğuna hem fikiriz. Zamanında savaş tazminatı olarak verdiğimiz yada alıp yurtdışına kaçıranlara hiç müdahale edemediğimiz, dünyanın dörtbir yanında sergilenen tarihi eserlerimize rağmen hala bu konuda zenginlik olarak dünya çapında önde geliyoruz.
“Geçmiş bilinmezse gelecek bilinmez” demiş Atatürk.
Bunun için ülkemizde onlarca müzenin kurulmasını sağlamış, yurtdışına kaçırılan çoğu eseri topraklarımıza geri kazandırmış, top sesleri Ankara’dan duyulurken Sakarya Meydan Muharebesi esnasında bile Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin temelini oluşturan bir Eti Müzesi kurulması emrini vermiş, müzeciliğin anlam ve önemini yaşamı boyunca hep vurgulamıştır. DÖSİMM 2018 verilerine göre Atatürk zamanında kurulan müzelerden sadece 2 tanesinin bile (Ayasofya M. ve Topkapı S.M) günümüzde yıllık ziyaretçi sayıları 6 milyonu aşıyor ve bu durum ülke ekonomisine ve insanlığa yıllardır düzenli katkı sağlamaya devam ediyor.
Bugün köşemde değinmek istediğim bu kadar önemi vurgulanmış bolluğun içinde yüzmemize rağmen neden hala farkında olamamamız. Ülkemiz müze başlığı altına giren bilim, sanat, tarih, kültür gibi kelimeler bakımından çok zengin olmasına rağmen biz vatandaşlar maalesef bu başlığın altında eziliyoruz. Nasıl mı? Başlıyoruz…
Hayatınızda okul gezisi yada bi’işiniz olmadan kaç defa kendi iradenizle müzeye gittiniz?
İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde yaşamıyorsanız bulunduğunuz yerde ören yeri haricinde kaç tane müzemiz var?
Cevap basit… Bir elin beş parmağını geçerse ne mutlu bize, size!!
Örneğin kendi yaşadığım yeri örnekleyelim. Balıkesir merkezde sadece 4 müze bulunuyor. Bazıları özel olmakla birlikte bunlar yok olup gitmeye ellerinden geldikçe direniyorlar. Kuva-i Milliye Müzesi 2018 DÖSİMM verilerine göre yıllık 10.159 ziyaretçi kabul etmiş. Neredeyse saatte 1 ziyaretçi. Ki bunların çoğu okul gezileri ve turizm şirketleri tarafından sayıya ekleniyor. Bu müze haricindekilerin ziyaretçi sayısını bilemiyoruz. Sayı o kadar az ki kayıt tutulmuyor! YAZIK…
1.si müzemiz az, 2.si bilinçli insanımız az. Lütfen müzelere gidelim ve bir şeyler değil çok şey öğrenelim.Sevdiğimiz çikolatayı birden fazla yiyorsak, sevdiğimiz filmi birden fazla izliyorsak müzeleride sevelim ve aynı müzeye bir defa gitmekle yetinmeyelim. Okuyan mı bilir gezen mi bilmiyorum ama gezen daha geç unutur. İleri görüşlü olmamız için önce geçmişe bakmamız gerekiyor. 12bin yıldır üzerinde yaşadığımız Anadolu’muza sadece mezarlıklarda tanık olmayalım.