Toplumda yaş ortalamasının arttığı, sedanter yaşam tarzının arttığı, fizik özelliklerimize uygun olmayan koltuk-kanepe–yatak kullanımının arttığı günümüzde diz problemlerinin artması maalesef şaşırtıcı olmuyor. Sık görülen diz problemleri; patellar tendinopati, osteoartroz, meniskopati, ön çapraz bağ yaralanmaları olarak sıralansa da bireyin günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkileyen her diz ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Obezite, hipermobilite, travma ve dizde mekanik yüklenmeyi artıran bir takım etmenler( merdiven inmek- yokuş çıkmak) diz problemlerinin gelişinde iyi tanımlanmış olan diğer risk etmenleridir. Fizik incelemede sıklıkla eklem çevresinde hassasiyet, ağrı, eklem çevresinde genişleme, eklem hareketi ile krepitasyon, oturup kalkmada güçlük, ileri dönemlerde ise deformiteler ve eklem hareketinde kısıtlılık saptanır. Ortaya çıkan hareket kaybı, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini azaltıp, bağımlılığa ve sakatlığa neden olmaktadır.
Tedavi yaklaşımları bireyin durumuna göre değişiklik göstermekle beraber ağrının azaltılması, normal eklem hareketliliğinin artırılması ,gerekli halde ortez ile desteklenmesi öne çıkar. Hasta ve aile eğitimi son derece önemlidir. Uygulanan çeşitli fizik tedavi modaliteleri, egzersiz tedavisi, diyet, ilaç tedavisi ile sonuç alınamadığında cerrahi girişime giden olgular bulunmaktadır.
Diz hastalarına öncelikli öneriler; hareketli olmak, ağrı sınırında uygun ayakkabı ile uygun zeminde yürümek, uzun süre sabit durmamak, çömelmemek, yüksek sandalyeye oturmak, tartan pistte yürüyüşler yapmak, merdiven aktivitesini azaltmak, kilo vermek, rehabilitasyon programına uymak olarak sıralanabilir. Her 5 kilo kayıpta hastalık progresyonunun yarıya indiği unutulmamalıdır. Ağrılı dönemde ilaç ve fizik tedavi, izometrik egzersiz programları verilmelidir. Ağrı nedeniyle hareketsiz dizde kısa bir süre içerisinde immobiliteye bağlı olarak gelişen quadriseps kasındaki atrofi, eklem dejenerasyonunu hızlandırmaktadır. Hastalığın çeşidine göre sıcak- soğuk uygulamalar da destekleyici tedavide yer alır.
En sık yapılan hatalar; hastalığın her evresinde aynı tedavi yaklaşımlarının uygulanması, tedavinin sadece ilaçla olduğunun düşünülmesi, yürüyüşün tek egzersizmiş gibi görülmesi, ergonomik düzenlemelerin (sandalye boyu, mediven) yok sayılması, komşunuza iyi gelen ilaç ve takviyelerin sizede iyi geleceği inancıyla araştırmadan kullanılması, artık ağrım kalmadı denilen noktada verilen egzersizlerin yapılmaması sayılabilir.
Cerrahiye giden vakalarda; cerrahi öncesi ve sonrası rehabilitasyon çok önemlidir. Normal eklem hareketlerinin öğrenilmesi, eklem hareket açıklığının kazanılması, kas kuvvetinin artırılması, kısalmış kas guruplarına germe egzersizlerinin verilmesi operasyonun daha iyi geçmesine yardımcı olurken, sonrasında kişinin günlük yaşamına daha çabuk ve ağrısız dönmesini sağlayacaktır. Ameliyat sonrası rehabilitasyon programını önceden öğrenmek yatak istirahatine bağlı olumsuzlukları azaltırken, akciğer komplikasyonlarını önler, bağımsız yürümeye dönüş süresini kısaltır. Bu nedenle hastanın rahatsızlığına göre kademeli uygulanacak rehabilitasyon kaliteli yaşam koşullarına zemin hazırlayacaktır.