“Arabuluculuk nedir? Avantajları ve Olumlu Yönleri Nelerdir? Alternatif Çözüm Yöntemlerinden Arabuluculuğun Tarihsel Gelişimi Nasıl Olmuştur? Ne zaman Arabuluculuğa başvurabilirim? Arabuluculuk süreci nasıl başlar? Nasıl Başvuru yapılır? Arabuluculuk sürecinde hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden kaybım olur mu?” sorularını Su Hukuk Bürosu sahibi Arabulucu Avukat M. Berkant Güngör’le konuştuk
Güngör’e, “Alternatif Çözüm Yöntemlerinden Arabuluculuğun Tarihsel Gelişimi Nasıl Olmuştur?” diye sorduk. İşte yanıtı: “Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk ilk defa Anglo-Sakson hukuk sistemini benimseyen Amerika Birleşik Devleti başta olmak üzere 1960’lı yıllarda başlanmış, asıl gelişimi 1980’li yıllarda olmuştur.1970’lerde başta İngiltere’de ve Fransa’da, 2000’li yıllarda ise Kıta Avrupası Ülkelerinde mevzuat anlamında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Ülkemizde ise Arabuluculuk tüm modern ülke modelleri de dikkate alınıp incelenerek yapılan, titiz ve nitelikli çalışmalar sonucunda hazırlanan ve 3 Haziran 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı”, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 Haziran 2012 tarihli oturumunda kabul edilerek yasalaşmıştır. Ülkemizin bu yöntemi kabul eden 161. Ülke olduğu düşünülürse geç kalınmış olduğu söylenebilir.”
“Arabuluculuk nedir? Avantajları ve olumlu yönleri nelerdir?”
Güngör: “Arabuluculuk, mahkemeye gitmeden veya dava aşamasında sorunlarınızı ve sıkıntılarınızı yani karşılıklı yaşadığınız uyuşmazlığı; tarafsız, bağımsız, ve özel bir uzmanlık eğitimi almış olan üçüncü kişi ile kesin olarak ortadan kaldırabileceğiniz bir çözüm yöntemidir. En olumlu yönü taraflar arasındaki ilişkileri korur. Daha kötüye gitmesini ve bozulmasını engeller. Arabuluculuk zamandan tasarruf sağlar. Dünya çapında yapılan istatistikler, arabuluculuğun bazen 1 saat, bazen 1 gün bazen de 1 haftada sonuçlanabildiğini göstermektedir. Uyuşmazlığınızı çok kısa sürede çözme imkanı sağlayabilir. Masraftan tasarruf sağlar. Bu süreç tamamlanana kadar mahkeme yargısındaki gibi harç yatırmak zorunda olmayıp, tebligat, bilirkişi, tanık ve keşif gibi giderler de ödenmez. Taraflar, aksini kararlaştırmadıkça, arabulucunun ücretini eşit olarak öderler. Arabuluculukta süreç arabuluculuğa başvurulması dahil tamamen gizlilik kapsamındadır. Ancak taraflar aksini kararlaştırmak isterlerse gizlilik kaldırılabilinir. Gizlilik kapsamına uymayanların arabulucu dahil hukuki ve cezai sorumlulukları mevcuttur. Bu şekilde özel bir koruma altındadır. Ayrıca kontrol tamamen taraflardadır. Süreçte olası yöntemler ve çözümler dışında çözüm üretmek, süreci istediği tarihte başlatmak, toplantılara ara vermek, özel toplantılar yapmak ve anlaşma şartlarını kendileri belirleyip düzenleyebilirler.”
“Kimler Arabulucu olabilir? Arabulucu Kimdir?”
Güngör: “Hukuk Fakültesi mezunu, meslekte 5 yıllık kıdeme sahip olup kanunda sayılı suçlardan ceza almamış olan, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından belirlenen özel eğitimi tamamlayıp sertifikasını aldıktan sonra açılacak sınavda başarılı olan kişi/kişiler Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın siciline ‘’Arabulucu’’ olarak kayıt olabilir. Mutlaka sicile kayıtlı kişiler arabuluculuk yapabilirler. Arabulucu, aralarında uyuşmazlık bulunan taraflara eşit mesafede duran, objektif, tarafsız, bağımsız üçüncü kişidir. Uyguladığı özel iletişim teknikleriyle tarafların uyuşmazlıklarını çözmelerinde onlara yardımcı olur, rehberlik eder. Arabulucu süreç boyunca hiçbir zaman hakim veya hakem gibi tarafları bağlayıcı bir karar veremez. Yani, bu süreçte karar veren kişi değildir. Taraflara herhangi bir çözüm önermez. Taraflar uyuşmazlığı kendileri anlaşarak, kendi belirledikleri kurallara göre çözerler.”
“Arabuluculuk sürecinin temel ilkeleri nelerdir?”
Güngör: “Arabuluculuk sürecini diğer alternatiflerden ve mahkeme yargısından ayıran, özel kılan nedir? Arabuluculuk sürecinin nasıl yürütüleceğine ilişkin tüm dünyada kabul görmüş temel ilkeler vardır. Bunlar; Arabuluculuğu diğer çözüm yollarından ayıran başlıca önemli ilkelerdir ve arabuluculuğun ortak dilini oluştururlar.”
Gönüllülük: “Arabuluculukta taraflar; Sürece başvuru, sürecin devam ettirilmesi, süreç sonunda bir anlaşmaya varılması konusunda tamamen serbesttir ve kararı kendileri verirler. Buna, iradilik veya gönüllülük ilkesi denilmektedir. Sadece dava şartı arabuluculukta arabuluculuk sürecine başvuru bu ilkenin istisnasıdır. Arabuluculuk yöntemi, mahkeme yargısına alternatif değil, adalete erişim için mahkemelere yardımcı bir usuldür.”
Gizlilik: “Aksi kararlaştırılmadıkça bu ilke taraflar arasındaki uyuşmazlığın içeriğinin ve arabuluculuk sürecinde ileri sürülen bilgiler, belgeler, teklifler, görüşlerin açıklanmamasını ve başkalarına iletilmemesini ifade eder. Taraflar isterler ise anlaşarak gizlilik sürecini kaldırabilirler. Taraflar mahkeme önünde konuşamayacakları konuları dahi rahatlıkla konuşabilirler. Beyan ve belgeler açılacak davada kullanılamaz. Gizlilik kuralına uyma yükümlülüğü, arabulucunun yanında çalışan kişiler ile staj yapanları da kapsar. Gizlilik kuralına aykırı hareket eden arabulucu hakkında sicilden silinme gibi hukuki ve cezai yaptırımlar uygulanabilecektir. Görüşmeler sırasında ibraz edilen belgeler, görüşmelerin sona ermesi ile ibraz eden tarafa iade edilir. Gizlilik ilkesine aykırı olarak delil elde edilmiş olsa dahi, açılacak davada hukuka aykırı elde edilmiş delil olarak nitelendirilerek geçersiz sayılacaktır.”
Arabulucunun tarafsızlığı ve bağımsızlığı: “Arabulucunun tarafsızlığı, iki açıdan incelenmelidir: Uyuşmazlığın taraflarına karşı her zaman tarafsız davranmalıdır. Arabulucu, taraflara karşı ön yargısız olmalı, birinin lehine diğerinin aleyhine olacak, birini güçlendirip diğerini zayıflatacak davranışlardan kaçınmalıdır. Tarafların tümüne eşit davranmalıdır. Uyuşmazlık konusu bakımından arabulucunun tarafsız olması, yani arabuluculuk neticesinde varılacak anlaşmada şahsi menfaatinin bulunmamasıdır. Sürecin kontrolünün taraflarda olması, Arabuluculukta çözüm, her zaman tarafların kontrolündedir. Taraflar beklemedikleri ya da kabul etmeyecekleri bir çözüm ile karşılaşmazlar. İradilik ilkesi gereği taraflar, anlaşmaya varma konusunda tamamen serbest iradeye sahiptirler ve ancak kendilerini tatmin edecek bir çözümü kabul edecektirler. Bir çözüm konusunda anlaşılmış olunması halinde ise bunun içerik ve şartlarını belirleme konusunda karar verme yetkisi, tamamen taraflara aittir. Kimse istemediği bir anlaşmayı imzalamaya zorlanamaz.”
Tarafların eşitliği:
“Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Zengin, fakir, haklı, haksız, güçlü, zayıf gibi ayrımlar kesinlikle söz konusu değildir. Kendisini diğer tarafla tam olarak eşit hissetmeyen veya böyle muamele görmeyen bir tarafın anlaşmasından değil, mecburen bir sonuca katlanmasından söz edilebilir. Tüm bu ilkeler, arabuluculuk sürecinin tümünde de dikkate alınmalıdır.”
“Ne zaman Arabuluculuğa başvurabilirim? Arabuluculuk süreci nasıl başlar? Nasıl başvurabilirim?”
Güngör: “Arabuluculuğa, uyuşmazlık mahkemeye götürüldükten yani dava açıldıktan sonra başvuru yapılabileceği gibi uyuşmazlık mahkemeye götürülmeden yani dava açılmadan önce de gidilmesi mümkündür. Arabuluculuk sürecinin başlaması için 4 farklı yol vardır.
1- Taraflardan biri diğerine arabuluculuk teklif edebilir ve taraflar birlikte arabuluculuğa başvurabilir.
2-Tarafların birinin ardından, arabulucu diğer tarafa arabuluculuk teklifini özel bir yöntemle iletebilir.
3- Arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği hallerde taraflardan birisinin arabuluculuk bürosuna başvurmasıyla süreç başlatılabilir. Halihazırda ülkemizde İş Hukukunda ve Ticari Uyuşmazlıklarda dava şartı olmak üzere iki alanda dava açmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur. Balıkesir’de yaşayan bir vatandaşımız dava açmadan önce ‘’dava şartı arabuluculuk’’ kapsamında başvurusunu nereye, nasıl yapacaktır sorusunu bir örnekle açıklamak gerekirse; Taraf/taraflar, en yakın adliyeye giderek, buradaki “Adliye Arabuluculuk Bürosuna” bizzat kendileri başvurabileceği gibi avukatları (kanuni temsilcileri) vasıtası ile de başvurabilirler.
Arabuluculuk Bürosu bulunmayan yerlerde ise başvuru, sulh hukuk mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğüne yapılmaktadır. Eğer taraflar aralarında arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucu üzerinde anlaşabilirlerse, kendi istedikleri arabulucu da atanabilir. Ancak başvuru yapmak isteyen taraf dilerse diğer taraf ile diyalog kurmadan tek başına adliye arabuluculuk bürosuna gidip başvurusunu da yapabilir. Karşımıza en çok çıkan başvuru tipi genelde de bu niteliktedir. Sistem yeni olduğu için arabuluculuk başvurusu yapacakların hataya uğramaması adına adliye arabuluculuk büroları başvuruda bulunan taraflara yardımcı olmaktadır.
4- Taraflar dava devam ederken hakim tarafından sulh olmaları için arabuluculuk sürecine teşvik edilebilir. Eğer taraflar arabuluculuk sürecinde bir araya gelmek istemezlerse birlikte toplantı yerine ayrı ayrı toplantılar yapılmasını isteyebilirler. Yahut avukatlarına arabuluculuk yönünden özel yetki verildiğine dair vekaletname çıkartarak sürece avukatları ile devam edebilirler.”
“Arabuluculuk sürecinde hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden kaybım olur mu?”
Güngör: “Arabuluculuk sürecine ihtiyari başvuru (tarafın/tarafların kendi istekleri ile başvurusu) yani dava şartı arabuluculuk dışında başvuru yapılacak ise tarafların süreci kabul edip, ilk toplantının yapılıp, bunun bir tutanak ile imza altına alındığı andan itibaren hak düşürücü süre işlemez ve zamanaşımı durmuş olur. Dava şartı arabuluculukta ise bu süreler adliye arabuluculuk bürosuna başvuru yapıldığı an ya da mahkeme süreci devam ederken arabuluculuğa gidilecek ise bunun tutanağa ya da duruşma zaptına işlendiği anda durmuş ve kesilmiş olacaktır.”
“Hangi alanlarda arabuluculuğa başvurabilirim? Arabuluculuğa elverişli alanlar nelerdir?”
Güngör: “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri, yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil, her özel hukuk uyuşmazlığı için arabuluculuğa gidilebilir. Yani diğer bir ifadeyle tarafların sulh olabildikleri özel hukuk uyuşmazlıkları arabuluculuğa elverişlidir, diyebiliriz. Bunlar, Ticari Uyuşmazlıklar – İşçi-İşveren Uyuşmazlıkları – Tüketici Uyuşmazlıkları – Kira Uyuşmazlıkları – Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıkları – Aile Uyuşmazlıkları – Tazminat davaları – Uyuşmazlık bulunan bir alacak davası – Maddi- Manevi Tazminat Davalarıdır.”
“Arabuluculuk süreci donundaki anlaşma olursa bu anlaşma bağlayıcı mıdır?”
“Arabuluculuk süreci sonunda anlaşma olursa bu anlaşma tarafları bağlayıcıdır. Taraflar arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, anlaşmaya uymadıkları takdirde, bu anlaşmayı, asıl uyuşmazlık hakkındaki yetki ve görev kurallarına göre belirlenecek olan hukuk mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh verilmesini talep edebileceklerdir. Ve icra yoluna başvurmak sureti ile anlaşmanın yerine getirilmesini sağlayacaklardır ya da arabulucu, taraflar (asiller) ve avukatlarının birlikte imzaladığı anlaşma belgesi icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın direk ilam niteliğinde belge hükmündedir. Bu belge ile de uyuşmazlık durumunda icra yoluna başvurarak anlaşmanın yerine getirilmesini sağlayabilirler.
“Arabuluculuğa başvurunca dava açmaktan vazgeçilmiş olunur mu?”
“Taraflar arabuluculuğa başvurmakla dava açma hakkında vazgeçmiş sayılmazlar. Eğer arabuluculuk süreci sonunda anlaşma sağlayamazlarsa yeniden dava açma hakları saklıdır. Arabuluculuk süreci sonunda taraflar arasında kısmi anlaşma ya da tamamen anlaşma söz konusu ise bu anlaşılan hususlarda daha sonra dava açılamaz.” Cengiz GÜNER