Amerika birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden’in “soykırım” kelimesini telaffuz etmesi tüm ülkede infial ile karşılandı. Hemen hemen herkes bu konudaki fikrini açıklayarak bu bidon kafaya, pardon Biden’e gerekli cevabı hem de en ağır şekilde verdi. Ancaaak…
İçimizde olup da kendilerine bir takım misyonlar yükleyen çeşitli kesimler, vatan hainliğiyle eş değerde olabilecek açıklamalardan da geri durmadılar. Öyle ki, yaptıkları açıklamalarda onlar da soykırım kelimesini dillendirerek arkasını hiç utanmadan getirdiler. Bunlar zihniyet olarak her zaman devleti yok saymaya meyilli kesimler ki, hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar. Bunlar zaten devletin temeline dinamit koyan teröristlerin imhalarında da ortaya çıkarak haince açıklamalarda bulunanlar. Kendilerini yine belli ediyorlar. Burada çelişki, Biden’in açıklamasını bir şekilde kınayanların yol arkadaşlarının da bu zihniyette görüş bildirmeleridir. Böyle insanlarla nasıl yol arkadaşlığı yaparsınız ve de onlara tahammül edersiniz? Ya kınarken samimi değilsiniz ya da takiyye yapıyorsunuz.
Bu konuda en vurgulu değerlendirme Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli şunları söyledi:
"Ermeni ihanet şebekelerinin bir devamı olan PKK'nın siyasi ayağı HDP'nin de sözde soykırım yalanına sarılması siyasi ve hukuki bir karar aşamasına gelindiğine işarettir. Türk milletine soykırımcı diyen bir örgütün ne siyasette ne de Gazi Meclis'te bulunması artık imkânsızdır"
Burada yine dikkatimizi çeken Türkiye Ermenileri 85. Patriği Sahak Maşalyan’ın açıklaması oldu. Maşalyan, olayları parlamentolarına taşıyan ülkelere, taraflara çağırıda bulundu. Öncelikle dostluk ve samimiyet köprüleri kurulması gerektiğini söyledi. “Halkımızın acısının ve ecdadımızın kutsal anısının bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edildiğini görmek ise bizi üzmektedir.”
Hele hele yıllardır birlikte yaşayanlarsa bütün bu olanları kesinlikle kabul etmemektedir. Onlar burada yaşadıkları için değil; gerçeğin ne olduğunu bildikleri için bu şekilde açıklamalarda bulunuyorlar. Görev gereği 4 yıl kaldığım Van’da o yılları bizzat yaşamış kişilerin evlatları veya torunlarıyla konuştuğumda da anlattıkları o yönde idi. Ermeni çetelerinin nasıl zalimce kan akıttıklarını ve kendilerinin de nefsi müdafaa anlamında karşılık verdiklerini anlatırlardı. Devletin yaptığı tehcirin de zaten yıllardır neden ve nasıl uygulandığı belgelerle yazıldı çizildi ve anlatıldı. Buna rağmen ısıtılıp ısıtılıp yeniden gündeme getirilmesinin tek karşılığı vardır ki; o da Patrik Maşalyan’nın dediği gibi, bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edilmesinden başka bir şey değildir.
Bu meseleyi zamanında körükleyenler tarafından finanse edilen ve kanlı bir süreç başlatan Asala’nın katlettiği diplomatlarımızın acısı hala yüreklerdedir. Bu vesileyle Şehit Diplomatlara da Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun.
Yazımı bu konuda yaptığı açıklamalarla çok net ve kesin bir tavır koyan Devlet Bahçeli’nin sözleriyle tamamlamak istiyorum: “Milliyetçi Hareket Partisi, sözde soykırım suçlamasını tümden reddetmekte, bu isnadı dillendiren ABD Başkanı’nı da kınamaktadır. Biden’in soykırım açıklaması hükümsüzdür, aynı zamanda siyasi akılsızlık ve ahlaksızlıktır. Müttefik bilinen bir ülkeyle yol ayrımına gelinmiştir.”
