Balıkesir son aylarda adeta bir ‘Deprem Fırtınası’nın merkezine dönüştü. 10 Ağustos’tan bu yana özellikle Sındırgı ilçesi ve çevresinde meydana gelen yüzlerce küçük ölçekli sarsıntı, bölgede yaşayan vatandaşlarda endişe yarattı. Uzmanlar, bu hareketliliğin sadece yüzeydeki bir stres boşalması mı, yoksa daha derin bir tektonik uyarı mı olduğu konusunda farklı görüşler öne sürüyor.
Peki, Balıkesir depremlerinin tarihsel geçmişi bu tabloyu nasıl açıklıyor?
Balıkesir Depremleri Tarih Boyunca İz Bıraktı
Balıkesir, Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer alıyor. Balıkesir Fay Zonu, Marmara Bölgesi’ni doğudan batıya kesen ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kollarıyla bağlantılı bir sistem oluşturuyor. Tarihsel kayıtlara göre bölgede 1898 ve 1944 yıllarında yıkıcı depremler meydana geldi.
Özellikle 1944 Balıkesir depremi, 6.8 büyüklüğüyle hafızalara kazındı ve kent merkezinde büyük yıkıma yol açtı. O dönemde 2.000’e yakın yapı hasar gördü, 20 binden fazla kişi evsiz kaldı. Bu tarihsel geçmiş, bölgenin ne kadar aktif bir deprem kuşağında bulunduğunu net biçimde gösteriyor.
Sındırgı’nın Jeolojik Yapısı: Fayların Kesiştiği Nokta
Balıkesir’in güneydoğusunda yer alan Sındırgı, jeolojik olarak Batı Anadolu Graben Sistemi’nin etkisi altında bulunuyor. İlçenin altından geçen Simav Fayı ve Bigadiç Fay Zonu, bölgeyi hem kuzeyden hem güneyden kuşatıyor. Bu faylar, sık sık orta ve küçük ölçekli depremler üretiyor.
Jeofizik mühendisleri, Sındırgı çevresindeki fayların çoğunun “normal fay” karakteri taşıdığını, yani yer kabuğunun dikey yönde hareket ettiğini belirtiyor. Bu durum, depremlerin genellikle düşük derinlikte ve sık tekrarlayan nitelikte olmasına neden oluyor.
10 Ağustos’tan Bu Yana Neler Oluyor?
AFAD verilerine göre 10 Ağustos 2025’ten bu yana Sındırgı merkezli 15 binin üzerinde küçük ve orta büyüklükte deprem meydana geldi. Bunların bazıları 4 büyüklüğünü aşarken, çoğu 2 ila 3 arasında değişti. Halk arasında “deprem fırtınası” olarak adlandırılan bu süreç, bilim insanlarının da ilgisini çekti.
Bazı uzmanlar, bu hareketliliğin tektonik kökenli olduğunu, yani fay zonlarında biriken gerilimin küçük depremlerle boşaldığını düşünüyor. Bu görüşe göre, enerji kontrollü biçimde açığa çıktığı için büyük bir yıkıcı deprem olasılığı kısa vadede düşük.
Ancak diğer bir grup bilim insanı, depremlerin “magmatik kaynaklı” olabileceğini öne sürüyor. Bu görüşü savunanlar, Sındırgı’nın termal su kaynakları ve jeotermal potansiyelinin, yer altında magma hareketliliğiyle ilişkili olabileceğine dikkat çekiyor. Yani, bu sarsıntılar sadece fay hareketleri değil, aynı zamanda derinlerdeki ısı değişimleriyle de bağlantılı olabilir.
Vatandaşlar Ne Yapmalı?
Uzmanlar, vatandaşların panik yerine hazırlıklı olmayı tercih etmesi gerektiğini vurguluyor.
- Evlerin zemin etüdü yapılmalı, oturulan binaların deprem yönetmeliğine uygunluğu kontrol edilmeli.
- Acil durum çantaları hazırlanmalı, aile bireyleriyle toplanma noktaları belirlenmeli.
- Özellikle termal tesislerin bulunduğu bölgelerde jeotermal sondajların denetimi sıklaştırılmalı.
Sındırgı Belediyesi ve AFAD ekipleri, bölgede olası risk alanlarını belirlemek için çalışmalar yürütüyor. Halkın ise resmi kurumların duyurularını takip etmesi, bilgi kirliliğine kapılmaması önem taşıyor.
Doğayı Dinlemek Gerek
Balıkesir, tarih boyunca depremlerle şekillenmiş bir coğrafya. Bugün yaşanan “deprem fırtınası”, bu doğanın bir devamı niteliğinde. Ancak bu süreç, aynı zamanda bir uyarı. Bilim insanlarının farklı görüşleri olsa da ortak nokta belli: Deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmek.
Balıkesir halkı için yapılması gereken, korkuya teslim olmadan önlem almak, doğayı dikkatle izlemek ve her zaman hazırlıklı olmak. Çünkü Balıkesir depremi, sadece bir doğa olayı değil; bölgenin jeolojik kimliğinin bir yansıması.
