İş dünyasında artık yalnızca eğitim ve deneyim değil, duygusal sağlık ve mental dayanıklılık da ön plana çıkıyor. Bazı şirketler, adayların sadece teknik yeterliliklerini değil, psikolojik dayanıklılıklarını ve stres yönetimi becerilerini ölçmek için CV’lerine “mental sağlık” bölümü eklemelerini istemeye başladı. Peki, bu yeni trend ne kadar yaygın ve işe alım süreçlerini nasıl etkiliyor?
Mental Dayanıklılık Artık CV’lerde
Geleneksel iş başvurularında CV’de yer alan bilgiler genellikle eğitim geçmişi, iş tecrübeleri, sertifikalar ve teknik becerilerle sınırlıydı. Ancak özellikle pandemi sonrası iş dünyasında, çalışanların duygusal dayanıklılığı, stresle başa çıkma becerileri ve mental sağlığı giderek daha fazla önem kazandı. Bu nedenle bazı firmalar, adaylardan CV’lerine kısa bir “Mental Dayanıklılık” veya “Duygusal Sağlık Durumu” bölümü eklemelerini talep ediyor.
İK uzmanları, bu uygulamanın özellikle yoğun tempolu sektörlerdeki iş gücünü daha iyi değerlendirmek için kullanıldığını belirtiyor. Örneğin finans, teknoloji, sağlık ve yaratıcı sektörlerde, yüksek stresle başa çıkabilen adayların uzun vadeli başarı şansının daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Şirketler Neden İstiyor?
Uzmanlara göre şirketler, çalışanlarının yalnızca mesleki bilgi ve becerilerine değil, psikolojik dayanıklılıklarına da yatırım yapmak istiyor. İnsan kaynakları yetkilisi Ayşe Demir, konuyla ilgili şunları söylüyor:
“Artık işe alımda teknik yeterlilik tek başına yeterli değil. Özellikle hızlı değişen ve stresli projelerde, çalışanların mental olarak dayanıklı olması çok önemli. Bu nedenle CV’de mental sağlık bölümü görmek istiyoruz.”
Bu bölümde adaylardan, stresle başa çıkma yöntemlerini, problem çözme becerilerini, ekip içi iletişimdeki dayanıklılıklarını veya iş yerindeki duygusal durumlarını yönetme şekillerini kısaca anlatmaları isteniyor.
Eleştiriler ve Riskler
Ancak bu uygulama bazı çevrelerde eleştirilere de yol açıyor. Psikologlar, iş başvurularında mental sağlık bilgisi paylaşmanın, adayların mahremiyetine müdahale edebileceğini belirtiyor. Klinik psikolog Dr. Mehmet Yıldız, “Her bireyin duygusal durumu özel bir konudur. İş başvurusu sırasında bunu paylaşmak, bazı adaylar için baskı ve endişe yaratabilir. Ayrıca işverenin bu bilgiyi nasıl değerlendireceği de net değil” diyor.
Bazı uzmanlar, mental sağlık bölümü eklenmiş CV’lerin yanlış yorumlanabileceğine de dikkat çekiyor. Örneğin adayın stresle başa çıkma yöntemleri, işe uygunluğu yerine kişisel yargılara dayalı olarak değerlendirilebilir.
Adaylar Nasıl Hazırlanmalı?
Uzmanlar, adayların bu yeni bölümü dürüst ve ölçülü bir şekilde doldurmalarını öneriyor. Duygusal sağlık durumu hakkında bilgi verirken, kişisel zayıflıkları değil, bunlarla nasıl başa çıktıklarını ve öğrendiklerini vurgulamak önemli. Örneğin stresle başa çıkmak için geliştirdiğiniz stratejileri, ekip içinde sorun çözme deneyimlerinizi veya kriz anlarındaki performansınızı kısa ve net şekilde anlatabilirsiniz.
Bazı kariyer danışmanları, adayların bu bölümde fazla detay vermekten kaçınmalarını, bunun yerine güçlü yönlerini ve öğrenme süreçlerini ön plana çıkarmalarını öneriyor.
İş Dünyasında Yeni Bir Trend mi, Yoksa Geçici Moda mı?
Şirketlerin iş başvurularında duygusal sağlık bilgisi istemesi henüz yaygın bir uygulama değil, ancak özellikle hızlı tempolu ve stresli sektörlerde giderek önem kazanıyor. Uzmanlar, bu trendin gelecekte standart bir uygulama hâline gelebileceğini öngörüyor.
İK danışmanı Selin Kaya, “Gelecekte işe alım süreçlerinde sadece teknik yeterlilik değil, mental dayanıklılık ve duygusal zekâ da önemli bir kriter olacak. Bu nedenle adayların bu konuda hazırlıklı olması gerekiyor” diyor.
İş dünyasında CV’ye mental sağlık bölümü eklemek, adayların yalnızca profesyonel becerilerini değil, psikolojik dayanıklılıklarını da değerlendirmeye alan yeni bir trend. Ancak hem işverenler hem de adaylar için bazı riskler ve hassasiyetler söz konusu. Önemli olan, bu bilginin doğru, adil ve ölçülü şekilde kullanılması ve adayların mahremiyetinin korunması.
