Osmanlı Devleti'nde metal paranın kullanılmakta olduğu yükselme döneminin sonlarında (1585) ‘Tağşiş’ adı altında ilk enflasyonun başladığı görülmektedir. Duraklama ve gerileme dönemleri boyunca Osmanlıda enflasyonun devam ettiği anlaşılmaktadır.
Enflasyon dünya çapında da artıyor. Devletler kurulmasından beri tekli rakamlarda görülen enflasyonlar normal görülmüştür. Her ekonomide enflasyon az da olsa görülecektir bu ekonominin varlığını işaret eder. Fakat yüksek enflasyonlarda ekonomiler kötü etkilenir. Yükselen enflasyon alım gücünü düşürür bu da beklentiyi karşılamadığı için güveni azaltır.
Şu an tüm dünyada da büyük bir enflasyon krizi olduğu görülüyor. Ülkemizde de bunun esamelerini görülüyor. Enflasyonu düşürmek piyasadaki para arzını düşürmek veya faizleri enflasyonun üzerine yükselterek pozitif reel faiz vermek ve bu yolla insanları daha fazla tüketimden vazgeçirip tasarrufa yönlendirmekten geçer.
Buna istinaden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Faizde bundan sonra yukarı çıkmak yok, daha aşağı inecek” diyerek enflasyonun yıl sonuna kadar tekli rakamlara ineceğinin mesajını verdi.
Ayrıca Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu 21. Olağan Genel Kurulu’nda “En büyük savaşım faizledir” dedi ve yine önümüzdeki TCMB para politikası kurullarında faizin düşeceğini söyleyerek düşük faizi savunan bir politika izledi.
Enflasyon ile mücadelemizde yılbaşından sonra düşük faizle başarılı olacağımız düşünülüyor. Faiz tek haneli rakamlara indirilse bile enflasyonunu bu denli yükselmesiyle hayat pahalılığının oluşturduğu tahribatın geçmesi uzun zaman alır. Enflasyonun yanında yapısal yeniliklerde olmalı ki hayat pahalılığı bir nebze olsun düşsün ve toplum refaha kavuşsun. Ama bunlar kısa zamanlı sürer ve seçim sonrası tekrar enflasyon yükselirse işte bu tüm yapılan çalışmaların boşa gittiğini gösterir.
