Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, Covid 19 salgınıyla beraber herkesin dezenfeksiyon ve dezenfektan uzmanı olduğunu söyledi. Tanrıkulu, “Kendimizi, çevremizi, dokunduğumuz her eşyayı çamaşır sularına ve dezenfektanlara boğduk” dedi.
Dezenfeksiyonu cansız ortamlardaki mikroorganizmaların öldürülmesi veya üremelerinin durdurulması olarak tanımlayan Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, bu amaçla kullanılan kimyasal maddelere de dezenfektan dendiğini hatırlattı.
Dezenfeksiyon işlemi ile olası infeksiyon etkenlerinin bulaşmasının engellenmeye çalışıldığını anlatan Tanrıkulu, “Dezenfeksiyonun başarılı olabilmesi yani ortamdaki mevcut mikroorganizmaların yok edilmesi için dezenfeksiyonun yapılacağı maddenin mekanik temizliği, mikroorganizmaların yoğunluğu, ortamın sıcaklığı, asitlik durumu, kullanılan dezenfektanın çeşidi, hangi etkenlere karşı etkin olduğu, dezenfektanın sulandırılma oranı, dezenfeksiyon işleminin süresi gibi birçok faktöre bağlıdır” bilgisini verdi.
“SEÇENEKLERDEN BİRİ”
Dezenfeksiyonun, salgın bir hastalığın yayılmasında tek başına etkili olamayacağını, sadece salgının veya hastalığın kontrol seçeneklerinden birisi olduğunu belirten Tanrıkulu, “Mikroplar üzerinde dezenfektanların etkisi logaritmik bir tarzda meydana gelir. Örneğin 1 mililitrelik bir sıvıda bir milyon mikroorganizma var ise bu sıvıya her 1 dakikada uygulayacağımız dezenfeksiyonla 5 dakika sonunda içindeki mikroorganizma sayısını kaça düşürebiliriz. 1. dakika sonunda kaça, 2. dakika sonunda kaça şeklinde. Bunun sonunda bir dezenfektanın etkili olabilmesi için bazı koşulların oluşması gereklidir” dedi.
“HER MİKROORGANİZMAYA HER DEZENFEKTAN İYİ GELMEZ”
Bir dezenfektanı çok yoğun kullanmanın doğru olmadığını, her dezenfektanın kendine özgü optimum bir sulandırma oranının söz konusu olduğunu söyleyen Tanrıkulu, “Her mikroorganizmaya her dezenfektan iyi gelmez. Neticede dezenfeksiyon belli bir kural ve disiplinle yapıldığında sonuç alınır. Bu konuda cevap verilmesi, çözüm yolu bulunması gereken noktalar bulunmaktadır. Kullanılan bu dezenfektanların kaynağı, üretim şartları daha doğru bir söyleyişle nerede, kim, nasıl üretmiş? Standartlara uygun mu? Bu kimyasallar netice itibari ile bir tür zehir bu dezenfektanları hazırlayan ve uygulayan kişilere bu konuyla ilgili bir eğitim verildi mi? Bu dezenfeksiyon işlemlerinin bir standartizasyonu olmamalı mı? Buna karar verecek merci kim olmalı? Bu soruları daha da çoğaltmak mümkün” diye konuştu.
“NE KADAR DOĞRU?”
Tanrıkulu, açıklamasında son dönemde medya da çok sık gördüğümüz caddelerin, meydanların dezenfekte edilmeye çalışılmasının ne kadar doğru? Olduğu konusunda şu ifadeleri kullandı: “Acaba doğayı bu kadar kısa sürede vahşice kimyasala boğmanın cezasını doğa bize ne olarak kesecek? Yakın gelecekteki Covid 19 ne olacak? Hayvanların yaşamına müdahale etmemizin cezasını yüzyıllardır çekmemize rağmen neden ortak bir akılla “Tek Sağlık” yaklaşımını gerçekleştiremiyoruz? Dezenfektanlar uygun seçilmez, yoğunluğu iyi ayarlanmaz ve yeterli süre boyunca kullanılmazlarsa hem etkisi istenilen derecede olmaz hem de o dezenfektana karşı dirençli yeni mutant mikroorganizmalar meydana gelir. bu yeni mutantlara dezenfektanlarda etki etmez.” Cengiz GÜNER
