BIST 100
10.937,08 -1,11%
DOLAR
42,0872 0,07%
EURO
48,3940 -0,18%
GRAM ALTIN
5.396,35 -0,47%
FAİZ
39,80 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
64,66 -0,91%
BITCOIN
103.898,00 -2,78%
GBP/TRY
55,0024 -0,53%
EUR/USD
1,1492 -0,24%
BRENT
64,16 -1,14%
ÇEYREK ALTIN
8.823,03 -0,47%
Balıkesir Kapalı
Balıkesir hava durumu
19 °

Emekçi kadınlar günlerini kutladı

kadın platformu

Çeşitli sivil toplum örgütleri ve bazı siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan Balıkesir  Kadın Platformu tarafından etkinlik düzenlendi. Toplu Taşıma Merkezi yanında toplanan, oradan Milli Kuvvetler Caddesini kullanarak, Ali Hikmet Paşa meydanına gelen kadınlar, burada ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ günü nedeniyle düzenlenen basın açıklamasına katıldılar.

Ali Hikmet Paşa Meydanında düzenlenen basın açıklamasında konuşan Balıkesir  Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Nevin Kızıl, 8 Mart tarihinin emeğin sömürüsüne, görünmez kılınmasına, ayrımcılığa; her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü olduğunu söyledi.

8 Mart tarihinin aynı zamanda kadınların 1857’de, öncesinde ve o zamandan bu yana kapitalizme, eşitsizliğe, yoksulluğa, kadın emeğinin ve bedeninin değersizleştirilmesine karşı ancak örgütlü direnişle kazanım elde edebileceğinin açık bir göstergesi olduğunu belirten Kızıl, “Ülkede ve dünyada yaşanan tüm krizlerin bedelinin bize, kadınlara ödetilmeye çalışılmasına tahammülümüz kalmadı. Türkiye’de de uzunca bir zamandır etkisi açıkça hissedilen ekonomik politikalardan en fazla kadınlar etkileniyor. Çalışma biçimlerinin esnekleştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, iktidarın ekonomik, siyasal ve sosyal politikaları kadınların ev içindeki ve emek piyasasındaki konumunu olumsuz etkiliyor. Esnek, kısmi ve evden çalışma yaygınlaştırılıyor” dedi.

“BEŞ KADINDAN YALNIZCA BİRİ KAYITLI”

Bu koşullar altında her beş kadından yalnızca birinin kayıtlı olduğunu, tam zamanlı istihdama erişebildiğini belirten Kızıl, “Kadın işsizliği ise her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü. Her geçen gün yoksullaşıyoruz, Türkiye’de ve dünyanın hemen her yerinde kadınlar büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırılıyor, “ucuz emek gücü” olarak görülüyor ve “eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor. Kamusal hizmet kapsamında devletlerin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olmasıyla kadına yükleniyor. Hane içi emeğimizi görünmez kılıp, değersizleştiriyor. Emeğimizin görünür ve değerli olmasını sağlamaya yönelik herhangi bir düzenleme de yapılmıyor. Kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılıyor” diye konuştu.

“MÜCADELE EDEREK ELDE ETTİĞİMİZ HAKLARIMIZ GASP EDİYOR”

AKP/MHP iktidarı ve yanına aldığı ittifakların, Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıktığını, 6284 Sayılı Kanun’un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren AKP-MHP iktidarının, gerici-milliyetçi yeni ittifakı ve medyasıyla kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını, nefret söylemini yaygınlaştırdığını anlatan Kızıl, “Medeni Yasada yer alan kadınların lehine maddeleri hedef alan iktidar, yanına tarikat ve cemaatleri de alarak mücadele ederek elde ettiğimiz haklarımızı gasp ediyor.

Her gün en az 3 kadın katlediliyor. Faillerse cezasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle etrafta gezmeyi sürdürüyor. Ama AKP-MHP iktidarı ataerkil kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun biçimde, fiili kürtaj yasakları ve nüfus politikalarıyla kadın bedenleri üzerinden, kadın cinselliği ve doğurganlığını denetlemeyi sürdürüyor.

İktidar, dinin siyasallaştırılması ve siyasetin de dinselleştirilmesiyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini doğallaştırılmaya, bizleri evlerimize kapatmaya çalışıyor. Bu politikalar cinsiyetçilik ve hali hazırdaki eşitsizlikle birleştiğinde de içinde bulunduğumuz koşullar daha da ağırlaşıyor” diye konuştu.

“ÇEDES GİBİ PROJELERLE BİLİMSEL, LAİK EĞİTİM YOK EDİLİYOR”

Kesintili eğitim sisteminin, MEB yönetmeliklerinde yapılan değişikliklerin özellikle kız çocuklarının erken evlenmelerine neden olarak eğitimden kopardığını öne süren Kızıl, “ÇEDES gibi projelerle bilimsel, laik eğitim yok ediliyor. Fetvalarla Diyanetle bu sistem destekleniyor. Cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor” dedi.

“KADINLARIN İÇİNDE BULUNDUĞU ŞARTLAR DAHA DA AĞIRLAŞIYOR”

İsrail’in Filistin’i işgali en başta bölgedeki bütün etnik, dinsel/mezhepsel çelişkilerin daha da şiddetlenmesinin ve başka soykırımların da gündeme gelmesinin yolunu açtığını belirten Kızıl, “Uzun süredir Ortadoğu’da; Suriye’de, Irak’ta, Yemen, Sudan’da ve Ukrayna’da devam  eden çatışma ve savaş hali ekonomik krizleri derinleştirirken, emekçiler, halklar ve kadınların içinde bulunduğu şartlar daha da ağırlaşıyor. Savaş ve antidemokratik uygulamalar nedeniyle göç etmek zorunda kalan halklar gittikleri yerlerde göçmen düşmanlığı ve ırkçılıkla karşı karşıya kalıyor. Ekonomik krizlerin derinleştiği koşullarda halkları karşı karşıya getiren göçmen düşmanlığı, sermayenin ucuz işgücü olarak göçmen emeği sömürüsüyle güçlendiği, tekçi iktidarların ise bundan politik fayda sağladığı bir hale dönüştü” diye konuştu.

“SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ”

Türkiye’de de kadınlar kazanılmış haklarına dönük saldırılar karşısında susmadıklarını, korkmadıklarını, itaat etmeyerek alanlara çıktıklarını dile getiren Kızıl, “Özak’ta Agrobay’da ve irili ufaklı işçi direnişlerinde işyerlerinde mücadele etmeyi sürdürüyor; emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete tacize karşı seslerini örgütlü bir şekilde yükseltiyor. Bizler kadın mücadelesine dönük tüm bu baskı ve şiddet politikalarının dönemsel değil stratejik ve ideolojik olduğunu farkındayız. Tüm bu olumsuz tabloya, faşizmin ve köktendinciliğin kendisini kurumsallaştırma girişimlerine rağmen, kadınların yaşamın her alanına eşit ve özgür katıldığı, gerçek anlamda demokrasinin ve barışın, laik bir yönetim biçiminin inşa edildiği bir ülke yaratmanın mümkün olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

KIZIL, TALEPLERİNİ DİLE GETİRDİ

Kızıl, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Bu 8 Mart’ta da biz kadınlar “emeğimiz bedenimiz kimliğimiz bizim; mücadelede kararlı özgürlükte ısrarcıyız!” şiarı ile iş yerlerimizde, alanlarda yaşadığımız her yerde mücadele etmeye, eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış ve laiklik için yıllardır verdiğimiz mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.

Her fırsatta dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanması için alanlardayız. Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılığın terk edilmesi, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmesi, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 sayılı Sözleşmesinin onaylaması için alanlardayız. Güvenceli iş, güvenli gelecek demek için, insanca yaşamaya yetecek ücret için alanlardayız. Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanması için alanlardayız. Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımının kamusal hizmet olarak sunulması, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikaların yapılması ve hayata geçirilmesi için alanlardayız. Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşlerinin açılması için alanlardayız. 8 Mart’ın kadınlar için ücretli izin günü sayılması için alanlardayız. Kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler yapılması için, Kadın Bakanlığı kurulması, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının yapılması ve hayata geçirilmesi için alanlardayız. Eşit ve özgür olduğumuz, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için alanlardayız. Hayatlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız. Demokratik ve laiklik bir yönetim için alanlardayız. Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için alanlardayız. Doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız. Tüm kadınları, gökkuşağı gibi tüm renklerimizle bir arada olmaya, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Evde, işte, tarlada emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Kadınları Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma gününü kutluyoruz.” Konuşmanın ardından katılımcılar, halk oyunları oynadı.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?