
Ayvalık ve Cunda Adası'nın tarihi dokusunu oluşturan taş evler, bugün birçok kişinin hayalini süslüyor. Bu taş evler, yüzyıllar önce büyük bir titizlik ve ustalıkla inşa edilmiş, şehrin karakterini ve ruhunu yansıtan yapıların başında geliyor. Ancak, bu nadide eserleri ortaya çıkaran taş duvar ustalarını bulmak günümüzde neredeyse imkansız hale gelmiş durumda.
Taş duvar ustalığı, yüzyıllar boyunca ustadan çırağa aktarılan bir zanaat olarak biliniyor. Taşların özenle seçilmesi, kesilmesi ve birbirine uygun şekilde yerleştirilmesi büyük bir beceri gerektiriyor. Her bir taş, yapının estetiğini ve dayanıklılığını artırmak amacıyla ustanın elinde şekillenirken bu işlem, taşın doğal yapısını bozmadan, onu bir sanat eseri gibi işlemek anlamına geliyor.
Ayvalık ve Cunda Adası gibi birçok şehrin geçmişine şahitlik eden taş evler, sadece birer bina değil, aynı zamanda birer tarih ve sanat eseri olarak kabul ediliyor. Ancak, bu binaları inşa eden ustaların sayısı giderek azalıyor. Geleneksel taş işçiliği, modern inşaat teknikleri ve malzemelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan mesleklerin başında bulunuyor.
Taş duvar ustalığının kaybolmasının başlıca nedenleri arasında, zanaatin uzun ve zahmetli bir öğrenme süreci gerektirmesi, modern inşaat malzemelerinin ve tekniklerinin daha hızlı ve ucuz olması ve genç nesillerin bu tür geleneksel mesleklere ilgi göstermemesi yer alıyor.
Ayvalık ve Cunda Adası'nda olduğu gibi, tarihi dokunun korunması ve geleceğe taşınması için taş duvar ustalığına olan ilginin yeniden canlandırılması büyük önem taşıyor. Bu, sadece bir mesleğin yaşatılması değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın korunması anlamına geliyor.
Bu doğrultuda taş duvar ustalığının kaybolmaması için çeşitli adımlar atılması gerekiyor. Genel ve yerel yönetimlerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle hazırlanacak eğitim programları ve atölyeler aracılığıyla bu zanaatın genç nesillere aktarılması teşvik edilmesi gerekir.