
Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülen Siber Güvenlik Kanun Teklifi üzerine yaptığı konuşmada, Türkiye’de demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerin ekonomik ve toplumsal etkilerine dikkat çekti. Altıntaş, demokrasinin sürekli bir kesintiye uğramasının Türkiye’nin gelişimini engellediğini belirtti.
12 Mart’ın Çifte Anlamı
Altıntaş, 12 Mart’ın Türk tarihi açısından iki yönlü bir anlam taşıdığını ifade etti. İstiklal Marşı’nın kabulü ve Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun milletin zaferi simgelediğini vurgulayan Altıntaş, 12 Mart 1971’in ise Türk demokrasisi açısından bir dönüm noktası olduğunu söyledi. O dönemde Adalet Partisi hükümetinin muhtıra ile görevden alınmasının, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısını derinden sarstığını belirtti.
Ekonomik İstikrarın Bozulması
Altıntaş, 1970 yılında Türkiye’nin düşük enflasyon, yüksek kalkınma oranı ve güçlü sanayi yatırımlarıyla ilerlediğini ancak 12 Mart Muhtırası’nın ardından siyasi istikrarsızlık, ekonomik bozulma ve toplumsal gerilimlerin hız kazandığını ifade etti. Keban Barajı, Seydişehir Alüminyum Tesisleri, İskenderun Demir Çelik ve Boğaz Köprüsü gibi büyük yatırımların devletle halkın işbirliğiyle gerçekleştiğini belirtti.
Darbelere ve Muhtıralara Dikkat Çekti
Altıntaş, darbe ve muhtıraların demokrasiye verdiği zararlar nedeniyle Türkiye’nin tam anlamıyla siyasi ve ekonomik istikrarı sağlayamadığını söyledi. Bugün hala süregelen ekonomik krizlerin ve toplumsal kutuplaşmanın, geçmişteki demokrasi ihlallerinin bir sonucu olduğunu belirtti. “Demokrasinin kesintiye uğramasının bedelini millet ödedi. Eğer güçlü bir demokrasi kuramazsak, Türkiye bugün olduğu gibi yarın da ekonomik ve sosyal sıkıntılar yaşamaya devam edecektir” dedi.
Güçlü Bir Demokrasi Gerekliliği
Demokrat Parti Sözcüsü, Türkiye’nin artık darbelerle, muhtıralarla ve vesayet girişimleriyle yönetilemeyeceğini vurguladı. Demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla tesis edilmediği, hesap verebilir bir yönetim anlayışının yerleşmediği sürece Türkiye’nin küresel ölçekte rekabet edebilir bir ülke olamayacağını ifade etti.
Hukuk Devleti ve Milletle Barışık Bir Yönetim
Altıntaş, konuşmasını, “Milletle barışık, dünyayla barışık, hukuk devleti normlarına uygun bir yönetim anlayışı benimsenmediği sürece Türkiye, fakirliğin, fukaralığın ve cehaletin pençesinden kurtulamayacaktır” diyerek tamamladı.

