BIST 100
10.914,10 -1,32%
DOLAR
42,0928 0,67%
EURO
48,3699 0,20%
GRAM ALTIN
5.331,05 0,01%
FAİZ
39,87 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
63,80 -0,03%
BITCOIN
101.363,00 1,09%
GBP/TRY
54,8021 0,06%
EUR/USD
1,1487 0,04%
BRENT
64,06 -0,59%
ÇEYREK ALTIN
8.716,27 0,01%
Balıkesir Kapalı
Balıkesir hava durumu
10 °

“Şiddetin tarafı olmaz!”

02 Bekir Ceylan

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Doktor Bekir Ceylan, günümüzde en yaygın görülen insan hakları ihlallerinden birinin kadına şiddet olduğunun altını çizdi. Kadına şiddeti önlemenin, uzun soluklu çalışmalar gerektirdiğini anlatan Ceylan, bu çalışmaların temelinin şüphesiz toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik politikalar geliştirmeye ve şiddetin cezasız kalmaması için hukuki düzenlemelerin yapılmasına dayandığını belirtti.

“HER GÜN ŞİDDET HABERLERİ VAR”

Her gün televizyonda, gazete satırlarında ve sosyal medyada bir kadın şiddeti haberine veya görüntülerine rastlandığını anlatan Ceylan, toplumlarda farkındalık oluşturulması için Birleşmiş Milletlerin 1999 yılından itibaren 25 Kasım’ı ‘Kadına Şiddetle Mücadele Günü’ olarak kabul ettiğini anımsattı.

DUYGUSAL ŞİDDET VURGUSU

Kadına şiddetin en yaygın görülen insan hakları ihlallerinden birisi olduğunun altını çizen Ceylan, araştırmalarda 15 yaş üstü yaklaşık üç kadından birinin hayatlarının herhangi bir döneminde eşlerinden ya da erkek arkadaşlarından fiziksel ya da cinsel şiddete uğradığını ortaya koyduğuna dikkat çekti.

Araştırmalarda, evliliklerinde ya da romantik ilişkilerinde duygusal şiddete uğrayan kadınların oranının yüzde 80 civarında olduğunun belirlendiğini anlatan Ceylan, “Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün 2015 yılında açıkladığı verilere göre, araştırmalar evlenmiş kadınların yüzde 36’sının fiziksel şiddete, yüzde 12’sinin ise cinsel şiddete uğramış olduğunu gösteriyor” dedi.

“KADIN ÖLÜMLERİ AÇISINDAN TABLO DAHA ÇOK İÇLER ACISI”

Dünyada öldürülen her on kadından dördünün eşleri ya da erkek arkadaşları tarafından öldürüldüğünü, bu oranın erkeklerde onda birden daha az olduğunu aktaran Ceylan, “Bu yılın ilk 10 ayında Türkiye’de 234 kadın öldürüldü. Geçen yılın ilk 10 ayında 308 kadın cinayete kurban gitmişti. Kadın cinayetleri oranında yüzde 24 azalma olsa bile halen rakamlar çok yüksek. Bu yüksek oranlar dünya çapında ve ülkemizde kadına şiddetin ne boyutlarda sürdüğünü açıkça ortaya koyuyor” diye konuştu.

“ŞİDDET, KÜÇÜK YAŞTA BAŞLIYOR”

Kadınların, şiddetle hem baba evinde hem de romantik ilişkilerinde karşılaşabildiğini, evlerinde şiddet gören kadınların, uzun yıllar boyunca defalarca şiddete maruz kaldığını söyleyen Ceylan, “2017 yılında Türkiye’de kadın sığınma evine sığınmış 220 kadınla yapılan  araştırma kadınların 10 yılı aşkın süre eşlerinden ya da ailelerinden defalarca, ortalama 21 kez fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet olayına maruz kaldıklarını ortaya koyuyor.

Genellikle psikolojik şiddet ile başlayan şiddet zamanla fiziksel ve cinsel şiddet olayları ile devam ediyor. Bu sürecin sonunda kimi kadınlar için iş cinayete kadar varıyor. Eşi ya da erkek arkadaşı tarafından öldürülme noktasına gelen kadın, ilişkilerinin erken dönemlerinde ilk olarak kıskançlık, özgürlüğün kısıtlanması, giyimine karışılma, mahrum edilme, alay, küçümsenme, hakaret gibi psikolojik şiddete maruz kalıyor. Buradan psikolojik şiddet fiziksel şiddete ilerliyor ve en sonunda cinayetle sonuçlanıyor” dedi.

“HER TÜRLÜ ŞİDDET VAR”

Birleşmiş Milletler tarafından kadına şiddetin; fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayalı bir eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma olarak tanımlandığını, bu tanıma kadını ekonomik ihtiyaçlardan mahrum bırakmak da artık dahil edildiğini belirten Ceylan, kadını eğitimden mahrum bırakmanın da şiddetin bir parçası olduğunu belirtti.

ÖRNEK MODEL VURGUSU

Ceylan’a “Kadına şiddet nasıl önlenebilir?” diye sorduk. İşte yanıtı: “Değişim çocuğun doğduğu ve büyüdüğü evde başlamalı. Ebeveynler çocuklarına eşitlik konusunda en önemli rol modelleridir. Çocuğun, tutum ve davranışlarını ilk olarak ebeveynlerini gözlemleyerek oluşturduğunu anlatan Ceylan, “Evde eşitlik olması, eşitlik dili konuşulması, eşitlik söylemlerinin ve tutumunun pekiştirilmesi, şiddetin kategorik olarak kınanması çocuğun sosyal ve psikolojik gelişimi sırasında en önemli öğrenimi olacaktır. Okul çağına gelen çocuklar düzenli olarak eşitlik ve şiddet konusunda dersler, seminerler aracılığıyla eğitilmeli.”

“KOTALAR UYGULANMALI”

Türkçede kadını hor gören sözlerden tamamen arındırılmasını öneren Ceylan, açıklamasında kadınların çeşitli işlerde ve pozisyonlarda eşit temsili için kotalar uygulanmasını önerdi.

Düzenli verilecek mesajlarla kamuoyunun dikkatinin kadına şiddet olgusuna çekilmesinin de önemli olduğunu vurgulayan Ceylan, “Kamuoyunun şiddete ilgisi ünlü bir kişi şiddete uğradığında ya da şiddet uyguladığında medyaya düşen haberler sayesinde oluyor. Ancak, bu tür olaylar toplum bilinçlenmesine pek katkı yapmıyor çünkü üzücü bir şekilde kimin haklı olduğu, doğru söylediği, olayın gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili sorular temelinde kamuoyunda taraflar oluşturuyor. Şiddetin tarafı olmaz. Bu toplumsal sorunu ortadan  kaldırabilmek şiddetin tarafı olmayacağını kategorik olarak kabul etmek lazım. Sebebi ne olursa olsun şiddet gören tarafın yanında, şiddet gösteren kişinin karşısında  durmak lazım. Başka türlü bu sorunla etkili bir şekilde baş edemeyiz” dedi.

“KADIN ERKEĞİN EŞİ, EVİN GÜNEŞİDİR”

Kadına şiddet olgusunu anlayabilmek için önce toplumsal cinsiyet rolleri kavramının irdelenmesi gerektiğini anlatan Ceylan, “Çocuk dünyaya geldiği andan itibaren kendisine atfedilen cinsiyet rollerini içselleştirmesini sağlayan kalıp yargılara dayalı mesajlara maruz kalmaya başlıyor” diye konuştu.

Kadına önyargılı bakış ve genellemelerin sonuçta onun ötekileştirilmesine ve olumsuz bir tutuma maruz kalmasına neden olduğunu ifade eden Ceylan, pek çok toplumda ‘öteki’ olarak görülen kadının, aşağılanmaktan fiziksel ve cinsel şiddete uğramaya, eğitim almaktan işe girmeye, ekonomik imkanlardan sağlık hizmetlerinden faydalanamamaya varan çeşitlilikte şiddet eylemlerine doğdukları andan itibaren maruz kaldığına dikkat çekti.

Ceylan, “Kadına kadın demenin hakaret olarak görüldüğü bir kültürün içinde cinsiyet ayrımcılığı kadın için bile şiddet eylemlerini meşrulaştırıyor ve onu hak aramaktan da alıkoyuyor” diye konuştu.

“KADIN EŞİT HAKLARDAN FAYDALANMIYOR”

Topluma sirayet eden cinsiyet rolleri beklentileri kadınların daha çok evde kalmasına, eş ve anne rolü üstlenmesine, çalıştığında çoğunlukla düşük ücretli işlerde çalışmasına ve özellikle hizmet sektöründe istihdam edilmesine neden olduğunu belirten Ceylan, “Günümüzde kadınlar; bilim, teknoloji, mühendislik, matematik, bilişim, fizik alanlarında daha az temsil ediliyor. Eşit koşulları sağlasalar da aynı işte çalışırken kadınlar erkeklerden daha düşük maaş alıyor. Tüm bu eşitsizliğin sürmesinde erkeğin kadına belli yetiler açısından doğal olarak üstün olduğuna dair basmakalıp inanışlar büyük rol oynuyor” dedi.

CEYLAN’DAN ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN ÖNERİLER

Ceylan, kadına şiddetin önlenmesi noktasında şu önerilerde bulundu: “Şiddet, toplumsal bir sorun olarak görülmeli. Bu toplumsal sorunu ortadan kaldırabilmek için şiddetin tarafı olmayacağı kategorik olarak kabul edilmeli. Şiddetin cezasız kalmaması için hukuki düzenlemeler yapılmalı. Ebeveynler çocuklarına eşitlik konusunda doğru rol model olmalı.  Evde eşitlik olmalı, eşitlik dili konuşulmalı, şiddet kınanmalı. Okul çağına gelen çocuklara düzenli olarak eşitlik ve şiddet konusunda dersler, seminer verilmeli. Dilimiz kadını hor gören sözlerden tamamen arındırılmalı. Bu tür sözleri kullanmamaya özen gösterilmeli. Kadınların çeşitli işlerde ve pozisyonlarda eşit temsili için kotalar uygulanmalı. Erkeklerin kadınlara uygun görülen alanlarda temsili arttırılmalı. Düzenli verilecek mesajlarla kamuoyunun dikkati kadına şiddet olgusuna çekilmeli. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik politikalar geliştirilmeli.” Cengiz GÜNER

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?