
Balıkesir Kadın Platformu, Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda yaptığı açıklamada kadın cinayetlerine tepki gösterdi, kadınları birlikte mücadele etmeye çağırdı.
Balıkesir Kadın Platformu üyeleri, Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasıyla kadın cinayetlerini bir kez daha lanetledi.
Platform Dönem Sözcüsü Fatma Gün, “Kadınlar İstanbul Sözleşmesini şiddete, eşitsizliğe karşı verdikleri uzun soluklu bir mücadele ile kazandılar. Bu mücadele açık bir biçimde hayatta kalma mücadelesidir. Her gün üç kadının öldürüldüğü, evlerde, sokaklarda, işyerlerinde şiddetin arttığı çocuk istismarına affın sürekli gündeme getirildiği, şiddetin aklandığı en temel hakların hedefe konduğu böylesi bir dönemde yasal hakların korunması mücadelesi çok hayatidir.
“BEŞ AYDA 112 KADIN KATLEDİLDİ”
Kadınların hayatları hakkında bu derecede önemli bir kararın bir gece yarısı verilmesi ise tümüyle antidemokratik ve hukuksuzdur. Üstelik de bu karar, hayatta kalma mücadelesi veren kadınlara sizin hayatınız bizim bekamızdan önemli değil demenin açık ifadesidir. Her sabah bir kadın cinayeti haberi ile uyanıyoruz, bir çocuğun daha istismara maruz bırakıldığını öğreniyoruz. Kadın cinayetleri can almak konusunda pandemi ile yarışıyor. Daha geçtiğimiz haftalarda Körfez Bölgesinde üç kadın öldürüldü. 2021 yılının son beş ayında 112 kadın katledildi” dedi.
“ARTIK KARIMI DÖVEBİLECEK MİYİM DİYORLAR”
Binlerce kadının evinde, işyerinde, sokakta tacize, tecavüze ve mobinge maruz kaldığını belirten Balıkesir Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Fatma Gün, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar, kadın olduğu için en önce işten atılıyor. Ucuz emek gücü olarak düşük maaşlarla çalıştırılıyor. Ev içi emeğin ücretsiz köleleri haline gelerek dört duvar arasına hapsediliyor.
İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının ardından Türkiye Barolar Birliği tarafından TBMM Kadına karşı şiddeti araştırma komisyonuna verilen raporda; bazı müvekkillerinin sözleşme kalktığına göre, ben artık karımı dövebilecek miyim? gibi ifadeler kullandıklarına dikkat çekerek Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. İktidar; kadınların eşit koşullarda insanca bir yaşam ve çalışma ortamı, şiddetsiz bir ülke ve demokrasi taleplerini duymak yerine, tarikat ve cemaatlerin istekleri ile İstanbul Sözleşmesini kaldırdı. Bu cemaat ve tarikatlar şimdi de kadınlara yönelik şiddete ilişkin ulusal yasa olan 6284’ün kaldırılmasını, çocuk yaşta evliliklerin yasal hale getirilmesini, çocuk istismarcılarının evlilikle aklanmasını ,kadınların boşanma süreçlerinin zorlaştırılmasını, nafaka hakkının ortadan kaldırılmasını, anayasadaki bütün eşitlik laflarının ortadan kaldırılmasını istiyor.
“TEK KALKAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ”
İşte tüm bunlara karşı kadınları koruyan tek bir kalkan var, o da İstanbul Sözleşmesidir. Yoksul evlerin derme çatma duvarlarının çatlakları arasından bakan kadınlar çıkın yerinizden, fabrikada, tarlada, ofiste, mağazalarda köle gibi çalıştırılan tüm emekçi kadınlar çıkın işyerinizden, mahallelerden, evlerden, fabrikalardan, tarlalardan sesinizi yükseltin. Birleşsin sesleriniz ve güçleriniz. Ve şu sesi yükseltin, haklarımızdan , hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz.” Çiğdem AKBAY

