
Demokrat Parti GİK Üyesi Haydar Altıntaş, binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği, on binlerce vatandaşın yaralandığı deprem felaketi sonrasında ortaya çıkan sorunların devlet aklıyla çözülmesi gerektiğini söyledi.
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi sonrasında açıklamada bulunan Demokrat Parti (DP) Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Haydar Altıntaş, “Yapılacak iş akıl ve gönül koyarak yarayı sarmak olmalı. İşte biz buna devlet aklı, millet olmak deriz. Türkiye’nin kolu bacağı kırılmadı, omurgası kırıldı. Bu durumda zat-ı devletlerinin emir ve talimatı sorunu çözmeye yetmez. Siyasi parti başkanlarının bölgeyi törenle ziyaretiyle de olmaz. Zaten milletin içindeki bazı insanların ahlak ve vicdanı da göçük altında kalmış. Şimdi akla dayalı eylem ortaya koymak lazım” dedi.
“OKULLAR SÜREKLİ AÇIK TUTULMALI”
DP GİK Üyesi Altıntaş, “Bu felaketin güvenlik, ekonomi, sosyal, psikolojik boyutları deprem bölgesini aşar. Buradan insanları göçe zorlayacak koşullar bir an önce ortadan kaldırılmalı. Okullar, havaalanları, hastaneler, demir ve karayolları sürekli açık ve bakımlı tutulmalıdır. Her şeyden önemlisi halkın can ve mal güvenliği titizlikle sağlanmalıdır. Gerekirse hayati önemi olmayan bütün devlet yatırımları ertelenerek bir yıl bu bölgenin sorunlarının çözümüne odaklanılmalıdır. Ayırımcı fiil ve politik tercihler bir yana bırakılmalıdır. Dünyanın en eski medeniyet merkezinde kültür ve insanlık yeniden ayağa kaldırılmalı, bu işlere de savsaklanmadan hemen başlanmalıdır.
“HATAY’DA GÖÇ RİSKİ ORTADAN KALDIRILMALI”
Özellikle ülkemizin son kazandığı toprak parçası Hatay’dan olası göç riski mutlaka ortadan kaldırılmalıdır. İskenderun Limanı bölgenin kalbi yandı. Nedeni ve niyeti sorgulanmadan çok acil gemi trafiğine açılmalıdır. Bunun gibi başka tedbirler de acilen alınmalıdır. Bölge ciddi bir tarım potansiyeline ve zengin ürün desenine sahip. Onların da çok zararları var. Bölgedeki Küçük Sanayi Siteleri, OSB ve diğer sanayiciler ile esnafın banka, vergi, sigorta prim borçları asgari iki yıl ertelenmelidir. Yeni kredilerle bunlara can suyu kredileri verilerek işlemleri kolaylaştırılmalıdır.
Bu bölgede çalışma özendirilmeli memur, sağlık ve güvenlik personeline OHAL zammı verilerek devlet hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülmesi sağlanmalıdır. Bölge daha da cazibe merkezi haline getirilerek göç mutlaka önlenmelidir.
Okulların kapatılması eğitim öğretime ara verilmesi çare değil, aksine insanlara umutsuzluk aşısıdır. Okulların faaliyete geçmesi acılı halka hayatın normale döndüğünün göstergesi, travma yaşamış çocuklara da rehabilitasyon sağlama vasıtasıdır. Çocuklarının okullarda güvende olduğunu bilmesi yetişkinlerin daha acil başka işlere odaklanabilmesi için de yardımcı olacaktır. Bu nedenle eğitim öğretim kurumları hakkında alınan kararlar gözden geçirilmelidir”dedi.
“SİYASETİN KULLANDIĞI ÜSLUP ÇOK SEVİYESİZ”
Afet ve felaket karşısında siyasetin aldığı tavırdan utandığına dikkat çeken Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Haydar Altıntaş, açıklamasına şöyle devam etti: “Adeta bir tiyatro gibi. Bir kutuya koyduğumuz eşyaları törenle sevk etmek, sen yapamadın ben yaparım diye acılar üzerinden rey devşirmek utanılacak bir hal. Politikanın kullandığı üslup (iktidar, muhalefet fark etmez) yaşadığımız duruma göre çok seviyesizdir. İçerik yok. Mantık ve gelecek vizyonu yok.
Vatandaş yüzlerce yıllık devlet kurumlarına güvenmek yerine bir vatandaşa ve onun kurduğu derneğe daha çok güvenilir hale geliyorsa, ‘Nerede hata yaptık’ sorusunu sormamız gerekiyor. Çünkü rasyonel bir yönetim, organizasyon, koordinasyon ve sorumluluk alan, insiyatif kullanan bir yönetici bırakmıyoruz. Herkes bir yerlerden talimat gelmesini emir verilmesini bekliyor.
“SEBEPLERİ TARTIŞALIM”
‘Kadermiş’ Öyle mi? Haşa, bu söz doğru değil. İman ve inancımızın gereği kadere inanıyoruz. Bugün meydana gelen felaketi kaderle açıklayamayız. Tevekkül ile geçiştiremeyiz. Sebepleri tartışalım; yıkılmayan bina, çökmeyen yol, yarılmayan pist, felaket anında kesintiye uğramayan GSM sistemi yapamamak kader mi? Gelen yardımı dağıtamamak, yağma ve talanı önleyememek kader mi? İnsan aklı (bilim) ile yapılacak bu işleri yapmamak kader mi? Üzüntüyü haykırmak, telefonlarla başkaları ile paylaşmak kadere isyan mı? Yöneticilerden yüksek sesle istekte bulunmak kadere isyan mı? Yıkılan evinize, ölen yakınlarınıza ağıt yakmak tevekkülü ret etmek mi? Kefen, ceset torbası yok? Feryat ederse insan kadere isyan mı etmiş olur? Bunu kim söylüyorsa ayıbın en büyüğünü yapıyor. Bilimi inkar etmek felaketi davet etmektir. İlimi yok saymak felaketin sebebidir. İşlerimizi bilimi ve tecrübeyi kullanarak yapmalıyız. Devlet yönetiminde rehberimiz akıl, bilim, adalet olmalıdır. Milletimizin başı sağolsun, bu da son dersimiz olsun.” Mahmut ACARÖZ

