
Eğitim-Sen Balıkesir Şube Başkanı Gürbüz Şahin, üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesine tepki gösterdi. Şahin, deprem felaketinin ortaya çıkardığı tablo karşısında KYK Yurtlarının boşaltılmasına da tepki gösterdi.
Şahin, “Ülkenin dört bir yanında devlet kurumlarının ve birçok kuruluşun yazlık-kışlık sosyal tesisleri varken; devletin yapılmış tamamlanmış ama boş duran on binlerce daireyi bu süreçte hizmete sunma imkanları varken; depremzedelerin hizmetine sunulabilecek daha fazla otel ve kurum kuruluş misafirhaneleri varken, ilk elden KYK yurtlarının boşaltılması anlaşılır değildir. Bu kabul edilemez yaklaşım pandemi sürecinde fark ettikleri uzaktan eğitimin iktidarda yarattığı rahatlıktan kaynaklanmaktadır” diye konuştu.
“UZAKTAN EĞİTİM, ÖĞRETİM YAPILIYORMUŞ İZLEMİNİ VERİYOR”
Pandemi sürecinde de yakından gözlemledikleri uzaktan eğitimin, yüz yüze eğitimin hiçbir niteliğini taşımadığını ve sadece öğretim yapılıyormuş izlenimi verdiğini belirten Gürbüz Şahin, “Uzaktan eğitim kararı, dayanışmaya, sosyalleşmeye, birbirimizle insani temaslarımızı arttırmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu gerçeği yok sayan ve daha büyük olumsuz sonuçlara zemin hazırlayan bir karardır. Pandemi döneminde de gördük ki; birçok öğrencinin bilgisayar gibi teknik donanımı bulunmuyor. Özellikle laboratuvar gibi uygulama derslerinin uzaktan eğitimle yapılamadığı, öğrencilerin birbirleriyle ve ders veren akademisyenle iletişiminin olmaması nedeniyle gerçek bir öğrenme sürecinin işletilemediği bilinmesine rağmen böyle bir karar alınması kabul edilebilir, orantılı ve amacına uygun bir karar değildir” dedi.
“ÜNİVERSİTELER, SOSYALLEŞMENİN GELİŞTİĞİ ALANLARDIR”
Üniversitelerin, eğitim-öğretimin yanı sıra dinamik bir sosyalleşmenin geliştiği ve dayanışmanın güçlendiği alanlar olduğunu anlatan Şahin, “Daha önce pandemi sürecinde eğitimden koparılmış öğrencilerimizi bir kez daha eğitimden koparmak bu kuşağa yapılan çok büyük bir haksızlıktır. Eğitim-Sen olarak siyasi iktidara ve YÖK’e çağrımız, üniversitelerde yüz yüze eğitimin, net olarak açıklanmış makul en yakın tarihte başlatılmasıdır. Ayrıca; deprem bölgesindeki tüm üniversite öğrencilerinin geçici olarak güvenli bölgelerdeki üniversitelere alınmasının koşulları yaratılmalı. Üniversiteler açılana kadar yükseköğretim kurumlarındaki personelin deprem bölgelerinde gönüllü olarak çalışabilmesi sağlanmalı. Söz konusu personelin gönüllü olarak yürüttüğü/yürüteceği faaliyetler için yıllık izin istenmesine son verilmeli. Depremden doğrudan etkilenen personel, öğrencilerimiz ve aileleri tespit edilmeli. Personele, öğrencilere ve ailelerine yaşadıkları ağır tahribatı hafifletecek düzeyde nakdi ve ayni yardım planlanmalı. Personele, öğrencilere ve ailelerine üniversiteler, belediyeler ve yurtlar bünyesinde ücretsiz barınma, beslenme ve ulaşım imkanları sağlanmalı. Personele, öğrencilere ve ailelerine ücretsiz psikolojik destek verecek birimler oluşturulmalı. Üniversitelerin sadece eğitim öğretim faaliyeti yürüten kurumlar olmadığı, aksine ihtiyacımız olan dayanışma ve umudu yeşertebileceğimiz mekânlar olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Eğitim-Sen olarak talebimizi tekrarlıyoruz. Sendikaların, belediyelerin, demokratik kitle örgütlerinin ve üniversite bileşenlerinin katılımıyla kapsamlı bir planlama yapılmalı ve belirsizliklerin önüne geçilerek yaralarımızın hızla sarılması sağlanmalıdır” dedi. Cengiz GÜNER

