Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :

Fıtratımıza uygun davranıyor muyuz?

Fıtratımıza uygun davranıyor muyuz?

Arapça kökenli bir terim olan “Fıtrat” kelimesi, genellikle insanın doğuştan getirdiği tabiat, yaratılış veya doğuştan gelen hali ifade eder.

İslam’da fıtrat, Allah tarafından insanlara verilen temel doğa veya yaratılış düzeni olarak kabul edilir. İslam felsefesine göre, insanlar bu fıtratla yaratılmışlardır ve bu fıtrata uygun bir şekilde yaşamaları önerilir.

Bu, insanın doğuştan getirdiği temel insani değerleri, adaleti, dürüstlüğü, iyiliği savunma eğilimini içerir. Fıtrat kavramı aynı zamanda İslam’da ibadet ve ahlaki değerlerle de bağlantılıdır.

Rum Suresi 30’ncu ayette mealen, “O halde yüzünü, Allah’ı bir tanıyarak dine, Allah’ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah’ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler” buyurulduğu üzere İslam, insanların fıtratlarına uygun bir yaşam sürmelerini, Allah’a inanmalarını ve doğru bir şekilde davranmalarını öğütler.

İnancımızda önemli bir yer teşkil eden fıtrat kavramı, farklı kültürler, dinler ve düşünce sistemlerinde çeşitlilik gösterebilir.

İslam dünyasında, fıtrat genellikle insanın Allah tarafından yaratıldığı temel doğa veya yaratılış şekli olarak kabul edilir. İslam’a göre, insanlar fıtratlarına uygun bir şekilde yaşamalı ve Allah’a ibadet etmelidir.

Batı dünyasında, “fıtrat” terimi genellikle Hristiyan teolojisi veya batı felsefesi bağlamında kullanılmaz. Ancak, Hristiyanlıkta insanın doğuştan gelen günahkarlığı ve kurtuluşa olan ihtiyacı gibi kavramlar benzer fikirleri ifade edebilir.

Hinduizm ve Budizm gibi doğu düşüncelerinde, insanın doğuştan getirdiği farklı karmalar veya ruhsal durumlar üzerinde durulabilir. Bu dinlerde fıtrat benzer kavramlarla ifade edilebilir, ancak kullanılan terimler ve vurgular farklılık gösterir.

Batı’da, özellikle seküler düşünce çerçevesinde, insan doğası genellikle evrimsel süreçler ve sosyal etkileşimlerle şekillenen bir olgu olarak ele alınabilir. Bu durum, “fıtrat” kavramının daha çok biyolojik ve sosyal bilimler bağlamında değerlendirildiği anlamına gelebilir.

Farklı kültürlerdeki mitolojilerde, insanın doğuştan getirdiği özellikler genellikle mitler, efsaneler ve hikayeler aracılığıyla ifade edilir. Bu, doğaüstü veya sembolik anlatımlar içerebilir.

İslam, ahlaki değerlere ve insanın fıtratına uygun davranışlara büyük önem verir. Kuran öğretisi, insanların dürüstlük, adalet, merhamet, sevgi gibi erdemlere uymalarını öğütler.

İslam hukuku, bireylerin ve toplumun adalet ve denge içinde yaşamasını sağlamak amacıyla fıtrata uygun normlar oluşturur. İslam hukuku, bireylerin haklarına saygı göstermeyi, mallarını doğru bir şekilde kullanmayı, ahlaki değerlere uygun hareket etmeyi teşvik eder.

İnancımızda, insanın Allah’a iman etmesi, peygamberlere inanması ve İslam’ın temel öğretilerini kabul etmesi beklenir. Bu, insanın fıtratına uygun bir şekilde yaşamasının bir parçası olarak görülür.

İslam felsefesinde, insanların eşit ve adil bir şekilde muamele görmeleri, insan haklarına saygı gösterilmesi, fıtrata uygun davranışların bir parçası olarak kabul edilir.

İslam düşünce geleneğinde, insanın fıtratına uygun yaşaması, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde adalet, doğruluk, merhamet gibi değerleri içerir. Bu değerler, İslam’ın temel prensipleri arasında yer alır ve Müslümanların yaşamlarını şekillendiren önemli bir etken olarak kabul edilir.

Sırrın sahibine emanet olun…

Kaynak : Haberci Gazetesi

YORUM YAP