Bugün virüs yazmayacağım, ama virüs kadar hatta virüsten daha tehlikeli gördüğüm uyuşturucu belasından bahsedeceğim.
Balıkesir’de maalesef polis ve jandarmanın yaptığı operasyonlarda, hemen hemen her gün onlar, yüzler, binlerce sentetik hap ve çeşitleri ele geçiriliyor.
Kolluk kuvvetlerinin işi, bu uyuşturucu belasından toplumu korumak için torbacılar ve perde arkasındakileri yakalamak, bataklığı kurutmak.
Çok da güzel çalışıyorlar, haklarını teslim edip, takdir etmemek elde değil.
Bataklık demişken işte işin can alıcı noktası burası.
Çocuklarımızı, gençlerimizi hatta orta yaşlılarımızı tehdit eden, bağımlı yapan, öldüren, bu bataklık maalesef ve maalesef kurumayı bırakın, çığ gibi büyüyor.
Peki her gün tekrarlanan, adeta reklam filmleri gibi olan, bu uyuşturucu operasyonlarında, ‘Yakala, Adliyeye çıkar, çoğunluğu serbest kalsın’ kısır döngüsü ne zaman bitecek ?
Gerçekten, çocuklarımızı, 14-15 yaşlarındaki kız-erkek yavrularımızı, delikanlılığa adım atan 16-17 yaşlarındaki gençlerimizin, bu uyuşturucu illetiyle tanışmalarını, engelleyebilmek için sadece polisiye tedbirler yetmiyor veya yetersiz kalıyor.
Bu gün gibi aşikar.
O zaman, ya ilave yöntemler alınmalı, anne babalar, muhtarlar, öğretmenler, ağabeyler, ablalar, mahalle esnafı her kimse, bu gencecik evlatlarımızı bu uyuşturucu belasından kurtarabilmek için eğitilip, bilgilendirilmeli.
Zaman zaman nadiren yapıldığına şahit olduğumuz bu bilgilendirmeler, günümüzde on kat yüz kat daha fazla yapılmalı.
Bu da yetmez, Kaymakamlık görevlilerinden oluşan ‘Vefa Grupları’ gibi gruplar kurulup kapı kapı evler, iş yerleri dolaşılıp bu uyuşturucu belasına karşı tam bir bilinçlendirme yapılmalı.
Belki fayda eder.
Ailelere morg kapılarında çocuklarını teslim etmektense, broşür teslim edip uyarmak daha kolay.
Üstelik, görev yapan herkesin, görevini tam layıkıyla yapma gibi vebali var.
Bu dünyada pek kontrol edilmese de hesap günü de var, vesselam…
