Balıkesir Türkiye’nin en müstesna şehirlerden birisidir. Bunu gerçekten ülkeyi tanıyan hemen hemen herkes bilmektedir. Tarafsız ve de gerçeği teslim eden yurdum insanları da bunu dile getirmektedir. Kendisi Balıkesirli olmayan insanlardır hem de bunlar… Türkiye’nin birçok yerini gezen birisi olarak ben de bunu en iyi yaşayanlardan birisiyim. Ülkenin birçok yerinde, hem uzun süreli kaldığım şehir ve bölgeler; hem de 20 yıllık televizyonculuk yıllarımda iş gereği günü birlik veya birkaç günlüğüne gidip gördüğüm birçok yer var… Çok iddialı olacak ama gittiğimiz şehir ve bölgelerin, çok güzel bir özelliğini anlatıyorlar ama bir bakıyorum; bizim Balıkesir’de de var. Bunu o şehrin tabii güzellikleri ve var olan değerleri anlamında söylüyorum. Yani Allah bize Balıkesir olarak her şeyi vermiş… Balıkesir dört mevsim her güzelliğin yaşanabileceği çok güzel ve özel bir kent. Bizler çok şanslı bir şehirde yaşıyoruz. İlimiz; verimli toprakları, tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri yönünden zengin bir yapıya sahip. Balıkesir’de doğa, deniz, kültür, tarih, el sanatları, zeytin, sağlıklı yaşam, yaylalar, eko-turizm, spor gibi turizmin gelişmesine katkı sağlayacak alanlarımız var. Balıkesir, mevcut zenginlikleri ve dinamikleriyle öne çıkan bir kent. Balıkesir, Anadolu’nun diğer bölgelerinden coğrafi yapısıyla olduğu gibi kültürel yapısı ile de ayrılır. Kendine has yaşam tarzıyla, yemek kültürüyle yeşil ve mavinin birleştiği İlimiz her mevsim farklı güzellikleri içinde barındırmaya devam etmektedir.
Bu tespitlerin yer aldığı cümlelerden sonra neden “AH” çektiğime gelmek istiyorum. Bütün bu varlıklarımıza ve değerlerimize rağmen biz bunların kıymetini bilebiliyor muyuz? Evet, bilebiliyor muyuz? Maalesef kocaman bir “HAYIR” demek durumundayız. Bunu sadece biz değil, birçok kimse de söylüyor. Herkesin ve her kesimin, her şeye rağmen, her şeyin önünde öznesi Balıkesir olması gerektiği zaman, bunu gerçekleştirebiliyor muyuz? Yine aynı şekilde cevabımız ‘hayır’ oluyor. Bunun sıkıntılarını ve de zorluklarını büyük şehirlerimizdeki dernek başkanlarımızla defalarca konuştuk. Balıkesir’i ve Balıkesirlileri en iyi şekilde temsil eden ve başarılı çalışmalara imza atan, Ankara Balıkesirliler Derneği Başkan Servet Camgöz bunların başta gelenidir. Özellikle Ankara’da lobinin, hemşericiliğin ne demek olduğunu en iyi bilen bir kişi olarak, eskiye oranla epey bir yol alındığını, ama maalesef istenen özlenen bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti kaç defa… Keza İstanbul’da da buna benzer durum söz konusu.
Peki, biz böyleyiz de diğer iller farklı mı, diye genel anlamda bir soru yöneltmiştim yine bir başka arkadaşımıza… Birçok ilin bunu sağladığını söyledi. İsmini de verdiği bir İl’den örnekler vererek, o şehirden bir kişi ya da bir iş söz konusu olduğunda, siyasi veya diğer durumlarına hiç bakılmadan ”Hemşericilik” duygularının ön plana çıktığını ve gereğinin neyse yapıldığını söyledi. Yani bir hemşerisinin işinin görüldüğünü ya da o kişinin önemli yerlere gelmesinin sağlandığını belirtti. Aslında daha önemlisi, Balıkesir için yapılması gerekenlerin başka hesaplar öne sürülmeden yerine getirilmesinin sağlanması… Bunun idrakine varmamız lazım. Elin oğlu bunu yapıyor ki, bizim de yapmamız şart. Yani artık Balıkesir dediğimizde “AH” çekmemek için bunları yapmamız şart. Bunu Balıkesir’in her şeyi için önemsememiz lazım. Eğitim, sağlık, ekonomi, spor ve de sosyal hayat gibi birçok anlamda yerine getirmemiz gerekiyor. İşte o zaman biz biraz daha şehrimizin kıymetini bilmiş olacağız. Burada, bu işi şunlar şunlar yapsın anlamında söylemiyorum. Fert anlamında da herkes bir şeyler yapabilir ki, bunların örnekleri her zaman görülmüştür. Yeter ki, bu anlamda istekli olalım…
(Not: Bir de “AH BALIKESİRSPORUM AH!!! başlıklı bir yazı yazmak istiyorum. Kongreye kadar yazıp bu anlamda duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.)