Geçtiğimiz gün şehrimize Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy geldi ve jet gibi 3 saatlik bir programdan sonra ayrıldı. Ben, Hasan Can Kültür Merkezi’nin açılışı ve Avlu’da yapılan EDEN Projesi ödül takdimi ile Aeneas Rotası tanıtım programlarını takip ettim. İzlenimlerimi aktarmak istiyorum.
Bir kere en sonda söyleyeceğimi en başından söyleyeyim; Balıkesir gibi 14 bin 299 kilometre kare topraklara sahip ve her metrekaresi ayrı bir değer olan; her karış toprağında kültür ve turizmin izleri olan bir şehre 3 saatlik bir zaman yeter mi? Tabii ki yetmez ama aynı gün programda Çanakkale de varsa, araya Balıkesir de sıkıştırılmış olur. Bu hem Bakanlığın işlevsel anlamda görev ve sorumluluklarına hem de Balıkesir için hiç de uygun değil… Oysaki öyle tahmin ediyorum ki; yerel ve merkezi idare anlamında şehrin dinamikleri bu bakanı dört gözle beklemişlerdir. Zaten Kültürel anlamda birçok halledilmesi gereken ve birikmiş problemler yaşayan bir şehir olan Balıkesir, son iki yılın pandemi sıkıntısını çeken turizm sektörünün hali ile birlikte Bakan’a uzun uzun anlatılmalıydı. “Efendim daha önce de görüşüldü ve zaten anlatıldı” denebilir. Yerinde görerek ve de beyinlere nakşedilerek anlatılması lazım. Öyle olmasa Bakanlar hiç gezi yapmaz, şehirlerin yetkilileri bakanlıklara topluca giderler ve uzun uzun anlatırlar. Bakanın az zaman ayırmasıyla ilgili yazmak istediklerim bu kadar. Aslında daha fazla da yazılabilir ama neyse…
Şimdi gelelim Bakan Bey’e… Bir kere Bakan Mehmet Nuri Ersoy hepimizin bildiği gibi çekirdekten turizmci… 1985 yılında, lise öğrenimine devam ederken, rehberlik yaparak turizm sektörüne ve iş dünyasına atılmış.1991 yılında, üniversite öğrenimini tamamladıktan sonra, paket tur ve otel konaklama hizmetleri veren şirketini kurmuş. 2000 yılında otelcilik alanına giriş yapan Mehmet Nuri Ersoy, turizm sektöründe geçirdiği 33 yılın sonunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kabinesinde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görevlendirildi. Hiçbir sözümüz yok. Turizm sektörü için fevkalade isabetli bir seçim. Peki, ama aynı zamanda Bakanlığın Kültür Bölümü de var, peki o ne olacak? Ne olduğu zannediyorum belli ve en kısa sürede bu iki bakanlığın ayrılması gerektiği üzerinde fikirler dillendiriliyor.
“Efendim zaten bakanlıklarda birçok işi zaten üst düzey bürokratlar yürütüyor.” Tamam, o zaman niye Turizmde 33 yıllık tecrübeye sahip bir kişi tercih ediliyor? O işle ilgili birikimi olan birisi olması için ve Bakan olarak en doğru kararları vermesi için… Düşünün altınızda Kültüre mesela 40 yılını vermiş bürokratlar var ve siz onların üzerinde karar merciindesiniz. Bu işten insan rahatsız olur ve işin açıkçası kendisi de sektör de sıkıntı çeker.
Bir de son söz; Bakanın yerine ben olsam, 8 aydır bir türlü il müdürü asaleten atanamamış, vekâleten yürütülen bir şehre ziyarete gelmezdim; sebebi ne olursa olsun, atamayı gerçekleştirir öyle gelirdim…
En son söz; Bakanların da promterden okuması bence uygun. Çok teknik bilgiler veriliyor, hatırlayamama veya yanlış söyleme riskini ortadan kaldırır. Ancak tabii ki biraz promter dersleri de almalılar…
