
Kolestrol vücudumuzda doğal olarak üretilen bir yağ çeşididir. Kolestrol molekülleri vücudumuzun her bir hücresinde bulunmaktadır. Kolesterol, besin sindirimine yardımcı olduğu gibi, aynı zamanda D vitamini sentezine ve bazı hormonların üretimine de yardımcı olur.
Normal bir sindirim mekanizmasında alınan besinler 30-60 dk içerisinde ince bağırsağa geçerek besinlerin parçalanmasıyla oluşan ince yağ parçacıkları emilmeye başlamaktadır. Bu yağların emilimi ile serum trigliserit seviyesi de doğal olarak 3-10 saat boyunca artırır, ancak bu süreç bazı hayvanlar da yemekten sonra on iki saatten fazla süreyle artış göstererek yüksek kolesterol ve yüksek trigliserit seviyelerine çıkarak bir takım rahatsızlıklara sebebiyet vermektedir. Normal kan seviyelerinde 200 mg/dl normal kabul edilirken bu değer üzerindeki trigliserit seviyeleri yüksek olarak kabul edilmektedir. Çok şiddetli olgularda bu değer 1000 mg/dl seviyelerini de aşarak kan serumuna sütlü ve opak bir görünüm kazandırmaktadır. Kolestrol HDL kolesterol ve LDL kolesterol olmak üzere 2’ye ayrılırken LDL düşük yoğunluktadır ve damarlarda birikmektedir. Bu yüzden “kötü kolesterol” olarak anılır. Diğer yandan HDL yüksek yoğunlukta olmakla beraber metabolizmamızı dengelemeye, toksinleri ve fazla LDL’leri vücudumuzdan atmaya yardımcı olur. Bu yüzden HDL “iyi kolesterol” olarak anılır.
Hastalığın nedenlerine baktığımızda hastalığın meydana gelmesinde dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, bazı metabolik rahatsızlıklar ya da kalıtsal aktarımlar büyük rol oynamaktadır. Et, süt ve yağlı gıdaların ağırlıklı olduğu beslenme tarzı, hareketsiz yaşam tarzı, hamilelik, nefrotik sendrom (böbrekleri etkileyen dejeneratif bir hastalık), diyabet, pankreatit, adrenal bezlerin fazla çalışması, kolestaz (safra kanallarının tıkanması) ve yaşlanma da hastalığın meydana gelmesinde en önemli nedenlerin başında gelmektedir.
Hiperlipidemi, genellikle evcil hayvanlarımızın vücutlarında sinsice hareket eden bir hastalıktır. İlk belirtileri genel hastalık belirtileridir ve hayvanlarda anlaması zordur. Bu yüzden hayvan sahipleri, ileri aşamalarda hastalığı fark edebilirler. Bu yüzden dengeli bir diyetle bu hastalığı önlemek çok önemlidir. Ayrıca, hayvanlarınıza düzenli olarak kan testi yaptırarak da bu hastalığı önleyebilirsiniz.
Hastalığın en önemli kliniksel belirtilerinin başında ise karın ağrısı, ciltte morluk ya da yara, dermal ksantomalar (ciltte yağ dolu sarımsı veya turuncu yumrular), konvülsiyonlar ve sinir sistemindeki değişiklikler gelmektedir. Tedavide semptomik olarak bu belirtilerin giderilmesi yoluna gidilirken ana tedavi yönteminin ise dengeli ve sağlıklı bir diyetten geçmesi gerektiğini bütün hayvan sahiplerinin bilmesi gerekmektedir. Genellikle, lif bakımından zengin yüksek kaliteli proteinler ve %10’dan daha az yağ içeren bir diyet önerilirken, kandaki yağı kontrol etmek için bir ilaç ya da doğal takviyeler de tedavide önerilmektedir. Bunun yanında ise hayvanlarımıza besin değeri yüksek olan dengeli diyetlerin verilmesi oldukça önemlidir. Ayrıca hayvanlarımızı yağ, şeker ya da kimyasal açıdan zengin insan yapımı yiyeceklerden uzak tutmak hastalığın önlenmesinde uymamız gereken en önemli kuralların başında gelmektedir.
Ayrıca, evcil hayvanlarımızın kilosunu ve metabolizmasını sağlıklı bir seviyede tutmak için günlük egzersiz yaptırmak da gerekmektedir. Hareketsiz bir yaşam tarzının hem davranış problemlerine hem de çeşitli hastalıkların gelişimine neden olduğunu unutmayın. Her altı ayda bir yapılan veteriner ziyaretlerine ek olarak, hayvanınızın aşılarını aksatmamalısınız.

