BIST 100
10.640,86 0,61%
DOLAR
42,2514 0,31%
EURO
49,0523 0,34%
GRAM ALTIN
5.698,90 0,02%
FAİZ
40,14 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
72,52 0,21%
BITCOIN
102.252,00 0,35%
GBP/TRY
55,4876 0,21%
EUR/USD
1,1589 -0,03%
BRENT
62,56 -0,24%
ÇEYREK ALTIN
9.317,71 0,02%
Balıkesir Sisli
Balıkesir hava durumu
6 °

Kasım İndirimleri Bir Tuzak mı?

elif teke

Malum, yine o meşhur “Kasım indirimleri” dönemindeyiz… Her yerde aynı cümle yankılanıyor: “Aa, şu ürün indirime girmiş, hemen bakayım!”

Bir bakıyoruz, elimizde telefon, parmaklarımız ekranda dans ediyor. Sosyal medya, alışveriş uygulamaları, e-posta bildirimleri… Her yer “kaçırılmayacak fırsatlar”la dolu.

Ama bir durup düşünelim: Gerçekten kaçırılmayacak olan ne? İndirim mi, yoksa bizim kendi kontrol duygumuz mu?

Elimizden Telefon Düşmüyor: Modern Çağın Yeni Ritüeli

Artık Kasım ayı sadece “sonbahar” anlamına gelmiyor. Havanın serinlemesiyle birlikte “tüketim sıcaklığı” artıyor adeta.
Kimi “11.11 indirimleri” diyor, kimi “Black Friday”, kimi “Efsane Kasım”, kimi de “Muhteşem Kasım”… Adı değişiyor ama özü aynı: Tüketim çılgınlığı.

Sabah uyanıyoruz, daha kahvemizi bile içmeden telefona sarılıyoruz. Bildirimlerde “Sepetinde bekleyen ürün indirime girdi!” yazıyor.
İçimizde tuhaf bir sevinç: “Demek ki kaderimde bu ürünü almak varmış!”
Bir bakmışız, maaşın yarısı gitmiş, kredi kartı limiti dolmuş.
Ama o an fark etmiyoruz; çünkü beynimiz o alışveriş anında dopaminle yıkanıyor. “Kendimi ödüllendirdim” sanıyoruz.

Oysa aslında birileri bizim duygularımızla oynuyor. Evet, tam olarak oynuyor.

İhtiyacımız mı Var, Yoksa Sadece ‘Trend’ mi?

Bir ürünü gördüğümüzde, onu gerçekten ihtiyaçtan mı istiyoruz yoksa sadece “herkes alıyor” diye mi?
İtiraf edelim: Çoğu zaman ikincisi.
Çünkü popüler kültür artık sadece müzikle, filmle, modayla değil; alışveriş alışkanlıklarımızla da bizi yönlendiriyor.

Bir markanın “influencer işbirliği” videosunu görüyoruz.
Bir bakıyoruz, herkes aynı ürünü elinde tutuyor.
Bir sabun, bir kulaklık, bir kahve makinesi…
O kadar çok reklam bombardımanına maruz kalıyoruz ki, farkında olmadan “Benim de olmalı” diyoruz.

Sanki o ürünü almayan eksik kalıyor bu çağda.
Sanki markalar artık statü göstergesi olmuş durumda: “O markayı mı almış? Vay be!”

Böylece ihtiyacımız olmayan şeyleri almak için gerekçe üretiyoruz.
“Zaten indirime girmişti”, “Bir gün lazım olur”, “Yedek dursun”, “Bu fırsat bir daha gelmez!”
Ama gelin dürüst olalım, hepsi bahane.

İndirim Tuzağının Psikolojisi

Peki neden bu kadar kolay kanıyoruz bu “yüzde 70’e varan indirim” yazılarına?
Çünkü indirimler, beynimizde “kaybetme korkusu”nu tetikliyor.
“Almazsam zarar ederim” diyoruz, oysa hiçbir şey almazsak hiçbir şey kaybetmiyoruz.
Ama pazarlama dünyası bu duygumuzu çok iyi biliyor.
Bu yüzden her indirim afişinde süre sınırlaması vardır: “Sadece bugün!”, “Son 3 saat!”
Bizi panikletmek için.

Bir de fiyat oyunları var tabii.
Geçen ay 500 TL olan ürün, “Kasım indirimleri öncesi” 700 TL’ye çıkarılıyor, sonra 499 TL’ye düşürülüp “%30 indirim!” diye sunuluyor.
Biz de “Vay be, ne güzel düşmüş fiyat!” diyoruz.
Gerçekteyse hiçbir şey düşmemiş; sadece biz yükselmişiz — farkında olmadan.

Alışverişte Suçluluk, Sonrasında Pişmanlık

Kasım indirimlerinde alınan ürünlerin kaderi genelde aynıdır:
Bir kısmı paketinden çıkmaz, bir kısmı dolabın en arkasına itilir.
Bir iki hafta sonra “Keşke almasaydım” deriz ama o anın büyüsünde, sanki mecbur kalmışız gibi hissetmişizdir.

Çünkü indirim dönemleri, sadece cüzdanımızı değil; kendimizi yönetme becerimizi de test ediyor.
Kimimiz o testi geçemiyor.
Kendimizi “hak ettim” diyerek kandırıyoruz.
Halbuki hak ettiğimiz şey, tüketmeden de mutlu olabilmek.

Marka Takıntısı: “İlla O Markadan Olacak”

Bir de işin şu kısmı var: Artık sadece almak yetmiyor, “doğru markadan almak” gerekiyor.
Sanki markalar kimliğimizin bir parçası haline geldi.
O markadan alınca “kaliteli”, diğerinden alınca “ucuzcu” oluyoruz.
Bir t-shirt değil artık mesele; onun üzerindeki logo, bizim “sınıfsal kartvizitimiz” olmuş durumda.

Ne acı değil mi?
İçeriği aynı olan bir parfüm, markası farklı diye üç kat pahalı satılıyor.
Ve biz, onu alırken kendimizi “daha değerli” hissediyoruz.

Popüler kültür bizi o kadar güzel manipüle ediyor ki, farkında bile olmuyoruz.
Üstelik bu döngüye girince çıkmak da kolay değil.
Bir kere “marka bağımlısı” olduğunuzda, artık “ihtiyaç” kelimesinin anlamı değişiyor.

Gerçek İndirim Ne Biliyor musunuz?

Gerçek indirim, almamayı başardığınız anda başlıyor.
Ciddi söylüyorum.
Bir ürünün fiyatını değil, kendi arzularınızı kontrol altına aldığınızda kazanç başlıyor.
Kasım indirimlerinde hiçbir şey almamak, belki de bu çağın en büyük “devrimi”.

Eğer bir ürüne gerçekten ihtiyacınız varsa, zaten onu Kasım’da değil, ihtiyaç duyduğunuz anda alırsınız.
Ama o anda almanız gerekiyorsa, fiyatı değil işlevi önemlidir.
Yani “indirim var diye almak” yerine “işe yaradığı için almak” olmalı hedefimiz.

Kendimizi Kaybetmeden Alışveriş Yapmak Mümkün mü?

Elbette mümkün.
Bir liste yapın.
Gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri yazın ve bu listenin dışına çıkmayın.
Bir ürünü almak üzereyken kendinize şu soruyu sorun:

“Bu ürün olmasa hayatım eksilir mi?”

Cevap “hayır”sa, o zaman o ürünü sepete değil, unutulacaklar listesine ekleyin.
Göreceksiniz, bir süre sonra o “çok istediğiniz” ürünün varlığını bile hatırlamayacaksınız.

Popüler Kültürün Kölesi mi Olduk? Evet, Olduk… Ama Çıkış Var

Evet, itiraf edelim: Popüler kültürün kölesi olduk.
Sürekli “yeni model”, “özel seri”, “sınırlı üretim” cümlelerinin esiriyiz.
Ama köle olduğumuz gibi özgürleşmeyi de biz seçebiliriz.
Bir bildirim geldiğinde “al” butonuna basmak yerine “sil” butonuna basmak, küçük ama dev bir adımdır.

Gerçek Mutluluk Alışveriş Sepetinde Değil

Kasım indirimleri elbette eğlenceli olabilir.
Kimi zaman gerçekten iyi fırsatlar da bulunabilir.
Ama mesele o fırsatları yakalamak değil; kendimizi kaybetmeden yaşamayı öğrenmek.

Çünkü en büyük indirim; kendi huzurumuzu, zamanımızı, dikkatimizi “tüketim canavarına” kaptırmadan yaşadığımız hayattadır.
Gerçek mutluluk, yeni aldığımız bir ürünün kutusunda değil; sahip olduklarımızın kıymetini bilmekte gizli.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?