
Her yıl 16 Ağustos tarihi, Anadolu’nun manevi mimarlarından Hacı Bektaş-ı Veli’nin Hakk’a yürüyüş günü olarak kabul edilir. Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde bu tarihlerde düzenlenen anma törenleri, yalnızca bir tarihî şahsiyeti değil; aynı zamanda sevgi, kardeşlik ve hoşgörünün simgesini hatırlatır.
13. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli, yalnızca bir mutasavvıf değil, aynı zamanda toplumun yaralarını sarmayı amaçlayan bir bilgeydi. Moğol istilalarının gölgesinde, huzura ve birlik arayan Anadolu halkına umut oldu. Onun düşünceleri zamanla Bektaşîlik geleneğiyle kurumsallaştı; fakat asla yalnızca bir inanç grubunun değil, bütün bir toplumun vicdanına seslendi.
Öğretilerinde insana değer vermek esastır. En bilinen öğütlerinden biri şudur: “İncinsen de incitme.” Bu söz, bireyler arası ilişkilerden toplumsal barışa kadar her alanda hâlâ yol gösterici olmayı sürdürüyor. Yine “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” çağrısı, birlik ve dayanışmanın evrensel reçetesi olarak yüzyıllar boyunca dilden dile dolaşmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli, bilgiyi ve eşitliği merkeze alan yaklaşımıyla da çağının çok ötesindeydi:
“En yüce servet ilimdir.”
“Kadınları okutunuz.” (bazı rivayetlerde “Kızlarınızı okutunuz” şeklinde aktarılır)
“Her ne ararsan kendinde ara.”
“Okunacak en büyük kitap insandır.”
Bu öğütler, onun yalnızca dini bir önder değil, aynı zamanda insan merkezli bir düşünür olduğunu ortaya koyar. Özellikle kız çocuklarının eğitimine dair sözleri, yüzyıllar öncesinden günümüze ışık tutmaya devam etmektedir.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğum ve ölüm tarihi kesin değildir; ancak genel kabul, onun 1281 civarında Hakk’a yürüdüğü yönündedir. 16 Ağustos tarihi, bu anlamla anılmakta ve yüzyıllardır toplumsal birlik mesajıyla hatırlanmaktadır.
Onu anmak, sadece geçmişe saygı değildir. Onu anmak, bugünümüzü sevgiyle yoğurmak ve yarınımızı umutla inşa etmektir. Çünkü Hacı Bektaş-ı Veli’nin ışığı, asırlardan bugüne yol göstermeye devam ediyor.