
Bugün 15 Ekim… Dünya Görme Engelliler Günü. Her yıl bu özel gün, bizlere aslında “görmenin” sadece gözlerle değil, kalple, empatiyle, sevgiyle de mümkün olduğunu hatırlatıyor. Görme engelli bireylerin yaşam mücadelesi, bize hem insan olmanın derin anlamını hem de dayanışmanın gücünü gösteriyor.
Gözler Kapansa da Hayat Devam Ediyor
Görme engelli bireyler, çevremizde her gün karşılaştığımız ama çoğu zaman farkına bile varmadığımız bir azmin temsilcileridir. Onlar için sıradan bir gün; bastonla kaldırımı bulmak, toplu taşımada yön bulmak, kalabalık içinde güvenli bir şekilde yürüyebilmek demektir. Bizim “küçük” sandığımız birçok detay, onlar için büyük bir çaba gerektirir.
Bu noktada toplum olarak yapmamız gereken en önemli şey, onların yaşam alanlarını kolaylaştırmaktır. Erişilebilir kaldırımlar, sesli sinyalizasyon sistemleri, braille alfabeli tabelalar ve kamu binalarında yönlendirme sistemleri, bir lütuf değil bir hak olmalıdır.
Engeller Gözlerde Değil, Gönüllerde Başlıyor
Aslında en büyük engel, birinin görmemesi değil; diğerlerinin görmezden gelmesidir. Toplumda hâlâ “yardım” adı altında yapılan yanlış davranışlar, görme engelli bireylerin bağımsızlıklarını kısıtlayabiliyor. Onlara destek olurken “nasıl yardımcı olabileceğimizi” sormak, farkında olmadan yaptığımız birçok hatayı önler.
Görme engelli bir bireyin bastonunu çekiştirmek ya da habersiz yönlendirmek iyi niyetli gibi görünse de, bu durum çoğu zaman tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Empati, işte tam da burada devreye girer. Bir an için gözlerimizi kapatıp, onların dünyasında bir adım atmaya çalışmak bile çok şey anlatır.
Eğitim, İstihdam ve Sosyal Hayatta Eşitlik
Görme engelli bireylerin en çok zorlandığı alanlardan biri de eğitim ve istihdamdır. Günümüzde teknolojinin sunduğu olanaklar sayesinde, sesli kitaplar, ekran okuyucular ve dijital araçlar bu engeli bir nebze azaltıyor. Ancak hâlâ birçok kurumda erişilebilirlik yeterli düzeyde değil.
İş yerlerinde fırsat eşitliği sağlanmadıkça, eğitim kurumlarında uygun materyaller sunulmadıkça “eşit yurttaşlık” sadece bir temenniden ibaret kalıyor. Görme engelli bireylerin potansiyelleri, doğru fırsatlarla birleştiğinde inanılmaz başarı hikâyeleri doğuyor. Çünkü onlar, görmeden de hayatı “gören” insanlar.
Gören Gözlerin Sorumluluğu: Empati ve Farkındalık
15 Ekim, sadece bir farkındalık günü değil, aynı zamanda bir vicdan muhasebesi günüdür. Sokakta bastonuyla yürüyen birini gördüğümüzde yolumuzu değiştirmemek, onun önünde bir engel oluşturmadığımızı fark etmek, birinin bastonuna takılmamak kadar basit ama anlamlı davranışlardır.
Bu küçük adımlar, büyük farklar yaratır. Çünkü “görmek”, sadece gözün ışığı değil; kalbin duyarlılığıdır.
Son Söz
Dünya Görme Engelliler Günü’nü kutlarken, asıl mesajı unutmamak gerekir: Görmek bir yetenek değil, bir farkındalıktır. Gözleriyle göremeyen ama kalbiyle hayatı hisseden her birey, bize yaşamın başka bir penceresini gösteriyor.
Bir günlüğüne gözlerimizi kapatıp, bir görme engelli bireyin attığı adımı hissetmeye çalışalım. Belki o zaman gerçekten “görmeyi” öğreniriz.