
Eğitim-Sen Balıkesir Şubesi tarafından yapılan açıklamada ‘5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde gözlerin öğretmenlere çevrildiğini ifade edildi. Açılamada, 10 yıl önce maaşıyla 13 çeyrek altın alabilen bir öğretmenin bugün ek yaparak ancak 6 çeyrek altın alabildiği vurgulanarak, “Öğretmenlik mesleği tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştirildi” denildi.
Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle geçtiğimiz birkaç ay içinde yaşananların, TL'deki aşırı değer kaybının, bir milyonu aşkın öğretmeni de doğrudan etkilediğinin belirtildiği açıklamada, “OECD verileri, Türkiye'de öğretmen maaşlarının OECD ortalamasının çok altında olduğunu ortaya koyuyor. 2018 yılında Türkiye, 33 ülke arasında 27. sırada yer aldı. 1 doların ortalama 1.56 TL olduğu 2010 yılında 1.302 TL aylık alan 9. derece 1. kademedeki bir öğretmen maaşıyla 991 dolar alınıyordu. Bugün aynı derece ve kademede 4 bin 369 TL alan bir öğretmenin dolar bazında aldığı maaş 567 dolar seviyesine indi. Son 10 yılı temel alındığında 9/1 derecedeki bir öğretmenin maaşındaki aylık kayıp, dolar bazında 424 ABD doları oldu. Bu rakam son on yılda öğretmenlerin satın alım gücündeki azalmanın boyutlarını açıkça gösteriyor. Benzer bir şekilde 2010 yılında 9/1 derecedeki bir öğretmen maaşı ile 13 çeyrek altın alabiliyorken, on yıl sonra aynı öğretmen maaşına ek yaparak 6 çeyrek altın ancak alabiliyor” ifadelerine yer verildi.
“ÖĞRETMENLER, AÇLIK SINIRININ ALTINDA ÇALIŞTIRILIYOR”
Öğretmenlerin açlık sınırının altında koşullarda çalıştırdıklarının vurgulandığı açıklamanın devamında “Türkiye'de görev yapan öğretmenler, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer almayı sürdürüyor. Öğretmenlik mesleği tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştirildi” denildi.
“ILO VE UNESCO KARARLARI EKSİKSİZ UYGULANSIN”
Açıklamada, şu tespitlerde bulunuldu: “Öğretmenler, gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla arıyor. Maaşlardaki erime ve satın alım gücümüzdeki azalmaya rağmen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un öğretmen maaşlarını bütçeye yük olarak gören yaklaşımını kabul etmek mümkün değildir. MEB'e ve Bakan Selçuk'a çağrımız; ILO ve UNESCO tarafından 5 Ekim 1966'da kabul edilen ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı'nın eksiksiz uygulanacağı açıklanmasıdır. Başta 3600 ek gösterge olmak üzere, ekonomik, sosyal, mesleki, özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz kabul edilmelidir.”
“ÖĞRETMENLER KREDİ VE BORÇ BATAĞINDA”
Eğitim emekçilerinin önemli bir bölümünün kredi ve borç batağına saplandığı, hatta ek iş yapmak zorunda kaldığı, salgın koşullarında fedakarca çalışmaya devam eden eğitim emekçilerinin maaşlarının yük olarak görülmesinin düşündürücü olduğunun ifade edildiği açıklamanın sonunda; “Eğitim emekçilerinin üçte ikisi, kendisinin ve ailesinin yaşamını sürdürebilmek için çok sayıda zorlukla mücadele ederken, özellikle son on yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalma çalışma ve yaşam koşullarını olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Türkiye'nin dört bir yanında fedakârca görev yapan öğretmenleri, eğitim ve bilim emekçilerini mesleğine ve haklarına yönelik saldırılara, krizin faturasının sırtımıza yıkılmasına karşı birlikte mücadele etmeye, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara, işimize, ekmeğimize ve geleceğimize yönelik ağır tehdit ve saldırılara, hukuksuz ihraç politikalarına rağmen, kaybedilme noktasına gelen mesleki saygınlığın yeniden kazanılması, öğretmenliğin uluslararası standartlara uygun ve bilimsel bir anlayışla ele alınması ve tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesi için somut adımlar atılmasını bekliyoruz” ifadelerine yer verildi. Cengiz GÜNER

