
Kazdağları iklim krizi tartışmalarının Türkiye’de en çok gündeme geldiği bölgelerden biri haline geldi. Balıkesir sınırları içerisinde yer alan bu eşsiz doğa harikası, zengin biyoçeşitliliği ve su kaynakları ile hem bölge halkı hem de ülke için hayati bir önem taşıyor. Ancak son yıllarda yaşanan kuraklık, artan sıcaklık değerleri ve dengesiz yağış rejimi, Kazdağları’nda ciddi tehditler yaratıyor.
Uzmanlar, Kazdağları iklim krizi etkilerinin özellikle biyoçeşitlilik üzerinde yoğunlaştığını vurguluyor. Endemik bitkilerin yaşam alanları daralıyor, birçok yabani hayvan türü beslenme ve su bulmakta zorlanıyor. Özellikle yaz aylarında artan yangın riski, bölgedeki ekosistemin geleceğini daha da belirsiz hale getiriyor. Çam ormanlarının yanı sıra meşe ve kestane türlerinde de kurumaların gözlendiği belirtiliyor.
Su kaynakları ise iklim değişikliğinin en çok hissedildiği alanların başında geliyor. Kazdağları’ndan doğan dereler, göletler ve yer altı suları, Balıkesir’in tarımsal üretiminde kritik rol oynuyor. Ancak uzun süren kuraklık dönemleri, hem çiftçilerin sulama ihtiyacını karşılamada sorun yaratıyor hem de doğal yaşam için gerekli olan su miktarını azaltıyor. Bölge köylerinde yaşayan halk, özellikle yaz aylarında içme suyu sıkıntısı çekmeye başladı.
Kazdağları iklim krizi sadece doğayı değil, aynı zamanda turizmi de etkiliyor. Doğa yürüyüşleri, kampçılık ve yayla turizmi için tercih edilen bölge, giderek artan sıcaklıklar ve orman yangını riskleri nedeniyle turistler açısından daha kısa süreli ziyaretlere sahne oluyor. Bu da yerel ekonomiye zarar veriyor.
Çözüm önerileri ise bilim insanları ve çevre örgütleri tarafından sıkça dile getiriliyor. Sürdürülebilir su yönetimi, ormanların korunması, tarımda bilinçli sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılması ve yerel halkın bilinçlendirilmesi ilk sıralarda yer alıyor. Ayrıca yenilenebilir enerji yatırımlarının, bölgenin ekosistemine zarar vermeyecek şekilde planlanması gerektiği belirtiliyor.
Sonuç olarak, Kazdağları iklim krizi gerçeği ile karşı karşıya. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, hem biyoçeşitlilik hem de su kaynakları geri dönüşü olmayan bir kayba uğrayabilir. Balıkesir’in bu doğal hazinesi, yalnızca bölge için değil, tüm Türkiye için korunması gereken stratejik bir değer taşıyor.

