
Balıkesir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) Başkanı Ertuğ Aslan, HABERCİ’ye yaptığı açıklamada bir şirket veya ticari işletme kapatılınca Vergi Dairesi, SGK kayıtlarının silinmesi gibi işlemlerin yapılması gerektiğini hatırlattı.
Aslan, işlemleri eksik yapanların ‘ticareti terk suçu’ işleme riskinin olduğunu ifade etti. “Ticareti terk etmenin kendisi suç değil, işletmesini kapatan kişinin beyanname vermemesi suç. Kovid-16 pandemisi başta sağlık olmak üzere her alanda olumsuz sonuçlara neden oldu. Bütün dünya çıkış yolu arıyor. Pandemi dönemi için önemli bir konu” diyen Aslan, bu konunun oldukça teknik mesleki bilgi içeren bir durum olduğunu ifade ederek, “Vergi mükelleflerinin ve Mali Müşavirlerinin 15 günlük süreyi geçirmemeleri gerekiyor” dedi.
“YARDIM PAKETLERİNİN TEMEL MANTIĞI İŞLETMELERİ AYAKTA TUTMAK”
Gelişmiş ekonomilerde pandeminin olumsuz sonuçlarının daha fazla olduğunu, milyar dolarlık yardım paketleriyle sonucu savuşturmaya çalıştıklarını, ekonomik yardım paketlerinin temel mantığının, işletmeleri ayakta tutmak olduğunu anlatan Aslan, “Eğer pandemi veya başka bir nedenle işletme kapanmışsa, doğaldır ki hiçbir ekonomik yardım söz konusu olmaz. TOBB tarafından Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtları esas alınarak yayımlanan istatistiklere göre 2021 Ocak ayında 11 bin 428, Şubat’ta ise 10 bin 1 şirket kurulmuş. Kapanan şirket sayısı ise Ocakta 428, Şubatta 775. Şubat’ta kurulan şirketlerin 3 bin 453’ü toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı alınanda faaliyet göstermeyi amaçlıyor. 266 adet ile en fazla bu alanda faaliyet gösteren şirket kapanmış. Aynı alanda faaliyet göstermek üzere gerçek kişiler tarafından açılan ticari işletme sayısı bin 42, kapanan ise bin 262. Pandemiden en çok etkilenen ve ilk kapatılan işyerlerinden olan konaklama ve yiyecek hizmeti alanında faaliyet göstermek üzere kurulan şirket sayısı kapanan sayısının neredeyse 8 katı, 383 şirket kurulmuş, 53 şirket kapanmış. Bu bize reel piyasalarda ekonominin geleceğine olan, bilhassa turizm sektörüne olan güveni gösteriyor. aynı dönemde açılan ve kapanan esnaf işletmeleri bu rakamlara dahil değil” dedi.
KAPATILINCA NE YAPILACAK?
Bir şirket veya ticari işletme kapatılınca, yapılacak birçok işlem olduğunu belirten Aslan, şu bilgiyi verdi: “Vergi Dairesi, SGK kayıtlarının silinmesi, şirketse tasfiye sürecinin başlatılması gibi. Ama bir işlem daha var ki, yapılmaması halinde İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) suç olarak düzenlenmiş. Bu suça yargı kararlarında ve doktrinde ticareti terk suçu deniliyor. Ticareti terk etmenin kendisi suç değil, işletmesini kapatan kişinin beyanname vermemesi suç. İİK md 44’e göre, ticareti terk eden, yani ticari işletmesini kapatan bir tacir, 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. İşletmesini kaptan tacirin 15 gün içinde böyle bir mal beyanında bulunmaması işte ticareti terk suçu denilen suçu oluşturuyor.”
“HAPİS CEZASI VAR”
Mal beyanının ticari işletmeninin defter ve kayıtlarına uygun olmasının yeterli olduğunu anlatan Ertuğ Aslan, “Karşı tarafın daha fazla alacaklı veya borçlu olduğu iddiası önemli değil. Önemli olan ticareti terk eden tacirin kendi kayıtlarına göre doğru mal beyanında bulunmasıdır. Mal beyanında bulunurken, keyfiyetin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan parasının da ödenmesi şart. İlan masraflarını ödemeyen tacir, beyanda bulunmamış sayılıyor ve o da ticareti terk etmiş suçunu işlemiş oluyor. Gerçi kanun metninde alacaklıların bulunduğu yerlerde de mütat ve münasip vasıtalarla ilan olunur, dense de, bu kanunun kabul edildiği 1932 yıllarındaki koşullarla bugünkü koşullar karşılaştırıldığında pek uygulanırlığı yok. Artık alacaklılar dünyanın neresinde olursa olsun, elektronik ortamda da yayımlanan Sicil Gazetesi’ne her yerden her an erişebildiklerinden, kuralın bu kısmının uygulanabilirliği yok. Fakat ticareti terk eden tacirin sadece mal beyanında bulunmamasının, bulunsa da ilan masraflarını ödememesinin suç olabilmesi için, alacaklılarının bundan zarar görmüş olması da şart. Çünkü İİK md 337a hükmü, 44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlunun, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır, demektedir” diye konuştu.
ŞİKAYETE BAĞLI
Eğer ticareti terk eden kişinin aktiflerindeki malları eksik gösterirse, bundan dolayı da alacaklılar zarara uğrarsa, ticareti terk suçu oluşacağına dikkat çeken Aslan, “Alacaklıların hiçbir zararı doğmazsa, suç da oluşmaz. Ticareti terk edenin beyanname vermemesi suç olsa da cezalandırılması şikayete bağlı. Eğer zarar gören alacaklı şikayet etmezse, ceza verilmez. Şikayet süresi de TCK md 71/1’e göre, zarar gören alacaklının faili ve fiili öğrenme tarihinden itibaren 6 aydır. Çünkü Türk Ticaret kanunu madde 36 diyor ki, tescil ve ilanı zorunlu olan bir husus, tescil ve ilan edilmişse, üçüncü kişiler için hukuki sonuçlar doğar, yani TCK md 76/1 bakımından bana göre 6 aylık şikayet süresi de başlamış olur. Çünkü TTK md 36’ya göre, alacaklılar, örneğin, aktiflerin eksik gösterildiği mal beyanını ilan tarihin itibariyle öğrenmiş olurlar. Tabii ki, eğer zararları daha sonraki bir tarihte oluşursa, şikayet süresi ilan tarihinden değil, zararlarını öğrendikleri tarihten başlayacaktır” dedi.
“ŞİRKETLER İÇİN GEÇERLİ DEĞİL”
İİK madde 44’te düzenlenen ticareti terk edenin mal beyanında bulunmaması suçunu sadece gerçek kişi tacirlerin işleyebildiğini ifade eden Aslan, şöyle devam etti: “Tüzel kişi tacirler bu suçun faili olamazlar. Çünkü ticaret şirketleri için İİK madde 44’e göre ticaret siciline mal beyanında bulunmama zorunluluğu yok. Şirketler için ticareti terk, ticaret unvanlarının ticaret sicili kayıtlarından silinmesi anlamına gelir. Bir ticaret şirketi ticaret sicilinden silinmeden, tüzel kişiliği sona ermeden ticareti terk etmiş sayılmaz. Ancak, ticaret unvanının sicilden silinebilmesi için ise, daha önceden tasfiye sürecinin tamamlanmış olması gerekir. Tasfiye süreci ise şirketin aktif ve pasifleri belirlenerek başlar. Mal varlığının değeri saptanır, aktif mal varlığı satılır, borçları ödenir, kalan bir para varsa, ortaklara hisseleri oranında dağıtılır. Hazırlanan kapanış bilançosu ile birlikte ticaret sicili müdürlüğüne başvurularak şirketin kayıtlardan silinmesi sağlanır. Bu sebeple de İİK md 44 anlamında şirketin aktif ve pasif malvarlığını gösteren bir mal beyanında bulunması fiilen mümkün değildir. Şirketin tasfiye memuruna ve yöneticilerine ticareti terk suçu nedeniyle de ceza verilemez.” Cengiz GÜNER

