
BASİAD, ‘COVID-19 Sonrası Tedarik Zincirlerinde Balıkesir’in Yeri’ni masaya yatırdı. BASİAD Başkan Yardımcısı Ümit Baysal, “Salgın sonrası artık sadece fiyatlar ile değil, ülkelerin hukuk sistemleri ve değerler üzerinden yatırım ve iş birliği tercihlerinin yapılacağı bir dönem başlıyor. Bu dönemde hem rekabet gücümüzü artırmak hem de tedarik zincirinde yer almak istediğimiz bölgelerle değerlere dayanan iş birlikleri kurmak zorundayız” dedi.
COVID-19 kriziyle Balıkesir iş dünyası ekonomik etki çemberi son zamanların en zorlu dönemine girerken; özellikle tedarik zincirlerinde güçlenen yerelleşme trendleri iller açısından yeni riskleri ve fırsatları beraberinde getiriyor.
Tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı bu dönemde Balıkesir’in rekabet ve üretim gücünü artırması için yeni fırsatların tartışıldığı toplantının açılış konuşmasını Balıkesir Sanayici ve İşadamları Derneği (BASİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ümit Baysal yaptı.
Baysal, “Balıkesir olarak bizimde gerek ulusal gerek global bazda ticari değerlemede baz aldığımız Dünya Ticaret Örgütü 2020 yılında mal ticareti hacminde yüzde 9,2 düşüş olacağını öngörüyor. 2020'de Doğrudan Yabancı Yatırım akışlarının yüzde 30 düşeceği tahmin ediliyor. Geldiğimiz noktada Covid-19'un ekonomik sonuçları bize şunu gösterdi: Tedarik zincirlerinin faaliyet gösterdiği koşullar hakkındaki belirsizliği azaltmak için öngörülebilir düzenleme, ticaret ve yatırım ortamı politikası vazgeçilmezdir.
Balıkesir özel sektörü tedarik zinciri direncini güçlendirme ihtiyacını risk ve verimlilik açılarından yeniden değerlendiriyor. Bunu yaparken koordineli, şeffaf, tutarlı ve iş birliğine dayalı yerel ve ulusal inisiyatiflere ihtiyaç duyuyor. Bu inisiyatifleri başarıya ulaştıracak unsur ise pandemiye ilişkin açık, erken, güvenilir bilgiye ve veriye erişim sağlanmasıdır. Bu konunun bilinmesi işletmelerin salgının seyri sırasında operasyonlarını daha iyi yönetmesi, daha erken hazırlanabilmesi ve daha hızlı adapte olabilmesi için gereklidir. Salgın sonrası artık sadece fiyatlar ile değil, ülkelerin hukuk sistemleri ve değerler üzerinden yatırım ve iş birliği tercihlerinin yapılacağı bir dönem başlıyor.
Bu dönemde hem rekabet gücümüzü artırmak hem de tedarik zincirinde yer almak istediğimiz bölgelerle değerlere dayanan iş birlikleri kurmak zorundayız. Kur, faiz, enflasyon döngüsünde yaşanan belirsizlikler ekonomik istikrarı ve reel sektörü ciddi ölçüde olumsuz etkiliyor. Bu belirsizlikleri aşmanın en iyi yolu para politikasının açık ve net olması, hedeflerin ve araçların iletişiminin doğru şekilde yapılmasıdır.
Ekonomide dengelenmeyi sağlamak için bir normalleşme süreci başlatılmış ve son iki ayda bu yönde adımlar atılmıştı. Bu politikaların devamı ülkemize ait risk algısını iyileştirmek için son derece önemli. Bir ülkede ekonomi politikaları ne kadar karmaşık ve anlaşılması güç ise ülkeye olan yatırımcı ilgisi de o kadar zayıflıyor. Normalleşme süreci açık ve net politikalarla devam ettirilmeli” dedi. Çiğdem AKBAY

