
Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Balıkesir Şube Başkanı Şenol Özcan, çiftçinin toplam borcunun 210 milyar liraya ulaştığını, halen 100 binin üzerinde çiftçinin, bankalara olan borcu nedeniyle haciz işlemi ya da tehdidi altında bulunduğunu, 2021’de mazota gelen zammın, çiftçinin bütçesinden 6 milyar liradan fazlasını götürdüğünü söyledi.
TZD Şube Başkanı Özcan, Ekim ayında tavuk eti fiyatının yüzde 64, ayçiçeği yağının yüzde 60.8, margarinin yüzde 53.8, mercimeğin yüzde 41.8, süt ve yoğurdun yüzde 35, nohudun yüzde 34.4, ekmeğin yüzde 26.4 zamlandığını vurgulayarak, “Bu tablo, önümüzdeki dönemde de gıda ve tarım ürünlerinin bu oranda zamlanacağını göstermekte” dedi. İthal ürünle rekabet edemeyen üreticilerin üretimden çekilmesinin hızlandığını, tarımsal nüfusun yüzde 7’ye kadar düştüğüne dikkat çeken Özcan, çiftçinin sorunları ve gıda fiyatlarındaki fahiş zamlar hakkında düşüncelerini aktardı.
“GIDA ENFLASYONUNDA CİDDİ BİR ARTIŞ SÖZ KONUSU”
Özellikle gıda enflasyonunda ciddi bir artışın söz konusu olduğunu öne süren Özcan, “Ülkemizde genel enflasyonun itici gücü gıda enflasyonudur. Enflasyonun geleceğini tahmin etmek için en sağlam yöntem ise Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) oranına bakmaktır. Çünkü fiyatlar üretim bazında artıyorsa, bu artış kısa bir süre sonra tüketicilere de yansıyacaktır.
TÜİK’in açıklamasına göre Ekim ayında TÜFE yüzde 2.39, Yİ-ÜFE yüzde 5.24 oranında artmış; yurtiçi ÜFE, Aralık 2020’ye göre yüzde 37.34, geçen yılın ekim ayına kıyasla yüzde 46.31 artış göstermiştir. Ekim ayı sonu itibarıyla ÜFE’deki 12 aylık ortalama artış yüzde 36.2 olmuştur. Aynı dönemde tavuk eti yüzde 64, dana eti yüzde 23, ayçiçeği yağı yüzde 60.8, margarin yüzde 53.8, yumurta yüzde 49.3, mercimek yüzde 41.8, zeytinyağı yüzde 39.4, süt ve yoğurt yüzde 35, nohut yüzde 34.4, ekmek yüzde 26.4 oranında artmıştır.
Bu tablo, önümüzdeki dönemde de gıda ve tarım ürünlerinin aşağı yukarı bu oranda bir artış olacağını göstermekte. Bu yıl özellikle hububat, bakliyat ve yağlık bitkiler alanında kuraklığa bağlı rekolte düşüşlerinin yanı sıra hayvancılık ve süt üretiminde yaşanan sorunlar göz önüne alındığında et, süt, ekmek, makarna, bitkisel yağ gibi temel gıda maddelerinin zam dalgasında başı çekeceklerini söyleyebiliriz” diye konuştu.
“GÜBRE FİYATLARI YÜZDE 150 ARTTI”
Açıklamasında son yıllarda tarımın temel girdisi olan gübre, mazot gibi ürünlere fahiş zamların geldiğini anlatan Şenol Özcan, “TÜİK rakamlarına göre 2021’de en fazla artış yüzde 41.78 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda görüldü. 2020-2021 yılları arasında amonyum sülfat gübresinde yüzde 125, amonyum nitratta yüzde 90, ÜRE ve DAP’de yüzde 119.60, 20.20.0 gübresinde yüzde 141 oldu. Bu rakamlar, son dönemde gelen yeni zamlarla oran olarak daha da artmış, örneğin ÜRE gübresinde yüzde 160’a çıktı. Piyasada 4 bin 800 lira lan ÜRE gübresi zamlı tarifeyle birlikte 5 bin 300 ila 5 bin 500 liradan satıldı. DAP gübre fiyatı da tonda ortalama 150 lira artış gösterdi. Genelde ise oran gübrede artış oranı yüzde 150’ye ulaştı. Bunun yanı sıra özellikle ÜRE gübresine ulaşmakta sıkıntı yaşanmıştır.
Gübre fiyatlarındaki bu artış karşısında buğday ve bazı hububat ürünleri için verilen gübre desteğinin 2021 yılı için dekar başına 16 liradan 20 liraya çıkarılması, 2022 yılı için bu rakamın 32 lira olarak belirlenmesi fazla bir anlam taşımıyor. Çünkü bu arada bir dekar buğday için kuru tarımda gübre maliyeti 500 liraya, sulu tarımda ise 800 liraya çıktı. Mazot fiyatı ise aynı dönemde yüzde 23.5 zamlanarak 6.60’tan 8.16 liraya çıktı. Yeni zamlar tüketiciye doğrudan yansıtılacak. Bu artışlar çiftçinin kullandığı elektrik, su, ilaç gibi girdiler açısından da geçerlidir. Bu zaman diliminde çiftçinin gelirinin artmak yerine azaldığı düşünüldüğünde girdi fiyatlarındaki artışın, çiftçinin yükünü ne kadar artırdığı görülebilir” dedi.
“ÇİFTÇİNİN 6 MİLYAR LİRASI UÇTU”
İktidarın tarım sektöründeki desteklerini yeterli bulmadığını anlatan TZD Şube Başkanı Şenol Özcan, “Desteklemede asıl sorun, Tarım Yasası’nın öngördüğü asgari miktar olan GSMH’nin yüzde biri oranında desteğin bu kanunun çıktığı 2006 yılından bu yana verilmemiş olmasıdır.
Örneğin, 2021 yılı bütçesinden ayrılması gereken miktar Tarım Yasası uyarınca 43 milyar lira civarında olması gerekirdi. Ancak böyle olmamış; tarım destekleri, 2020’de olduğu gibi 2021’de de 22 milyar lira olarak belirlendi. 2022 yılı merkezi yönetim bütçesinde ise tarımsal destekleme ödemeleri için 25 milyar 834 milyon lira ayrıldı. Bu rakam, yasaya göre verilmesi zorunlu asgari miktarın yarısından daha azdır. 2020’den bu yana tarımsal desteklemelerde 3 milyar lira artış olmuş, ancak salt 2021 yılında mazota gelen zam, çiftçinin bütçesinden 6 milyar liradan fazlasını götürdü. Genel bütçeyi artırmadan destekleme içinde kaynakları bir üründen diğerine ya da bir girdiden diğerine aktararak sorunu çözmek mümkün değildir” dedi.
“ÇİFTÇİ, HACİZ TEHDİDİ ALTINDA”
Özcan, açıklamasında Çiftçinin borçluluk seviyesi konusunda da değerlendirmede bulunarak, şunları söyledi: “2021 yılı itibarıyla çiftçilerin bankalara olan toplam borcu 150 milyar lira civarında. Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği’ne olan borcu da 10 milyar lirayı aştı. Bankalara ve Tarım Kredi’ye olan borcun yanı sıra çiftçilerin girdi temini nedeniyle piyasaya olan borçları da 50 milyar lira olarak tahmin edilmektedir. Sonuçta çiftçinin toplam borcu 210 milyar liraya ulaştı. Planlanan ekonomik destek programlarında çiftçiye hiçbir destek verilmediği gibi, genel borç yapılandırmasından da tarımsal üreticiler birey bazında yararlandırılmamıştır. Dahası, 2020’den itibaren bu borçlardan dolayı haciz işlemleri hızlandırılmıştır. Halen 100 binin üzerinde çiftçi, bankalara olan borcu nedeniyle haciz işlemi ya da tehdidi altında bulunmaktadır. Bu konuda kesin bir rakam verilememektedir. Bu duruma bir çare bulunmazsa sorunun, gelecek yıl üretim üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek boyutlar alacağı açıktır.”
“ÇİFTÇİ, TARIMA DÖNDÜRÜLMELİ”
Şenol Özcan, tekrar çiftçinin tarıma dönmesi için yapılaması gerekenleri de şöyle sıraladı: “En başta Tarım Yasası’nın öngördüğü miktarda destek verilmesi, borç sorununa acil bir çözüm bulunması şart. Küçük üreticilerin ellerindeki kaynağı verimli bir şekilde kullanabilmelerini sağlayacak üretim kooperatiflerinin geliştirilmesi, kooperatiflerin tarımsal sanayi ve pazarlama alanına girmelerinin teşvik edilmesi ve en önemlisi tarımsal üretimin canlandırılmasını sağlayacak genel bir üretim planı hazırlanması gerekmektedir.”
“REKOLTE KAYBI BÜYÜK”
Bu yıl özellikle kuraklık nedeniyle ciddi bir rekolte kaybının söz konusu olduğunu ifade eden Özcan, şu değerlendirmeyi yaptı: “TÜİK verilerine göre 2021’de tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde bir önceki yıla göre yüzde 4.7 azalma görüldü. Tahıl ürünleri üretim miktarlarının bir önceki yıla göre yüzde 5.5 azalarak yaklaşık 35.1 milyon ton olacağı; aynı dönemde buğday üretiminin yüzde 7.3 azalarak 19 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 6 azalarak 7.8 milyon ton, nohut yüzde 12.7 azalarak 550 bin ton olacağı belirlenmiştir. Ancak alandan aldığımız bilgiler rekoltelerdeki düşüşün bu rakamların çok üzerinde olduğu yönündedir. Örneğin buğdaydaki rekolte 17 milyon ton, arpa rekoltesi ise 6 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Baklagillerde de gerçek düşme oranı resmi rakamların çok daha üzerindedir.” Cengiz GÜNER

