Balıkesir Tabip Odası, ağzı süt kokan çocukların istismar edilmesini büyük bir kaygı ve öfke ile izlediklerini açıkladı. Oda yönetiminden yapılan açıklamada şu görüşler yer verildi: “Biz hekimiz, biz anneyiz, biz babayız. Ağzı süt kokan çocuklarımızın bile istismar edilmesini büyük bir kaygı ile öfke ile izliyoruz. Ülkemizde artık bu haberlerle gündem oluşmasını kabul edemiyoruz. Ülkemizde son 10 yılda çocuk istismarı vakaları yüzde 700 arttı ve çocuk istismar vakaları bu sürede 300 bini geçti. Adliyelerdeki 4 tecavüz vakasının biri çocuklarla ilgili. İstismarcıların yüzde 9’u çocuklarla aynı evde yaşıyor. Peki ama çözüm ne? Acaba dile getirilen idam ya da hadım cezaları istismarı engeller mi? Başta söyleyelim ki; faillerin, her türlü ağır cezaya çarptırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak dünyadaki diğer örnekler de düşünüldüğünde, hadım cezası da dahil ceza yöntemleri tek başına yeterli olamamaktadır. Faillere verilecek ağır cezalara ilaveten önerilerimiz şunlar: Çocuk istismarları genelde gizli kalmakta bu da tekrarlama sıklığını arttırmaktadır. Gizli kalmasının önemli nedenlerinden biri, izlenecek yolu bilememek ve afişe olma korkusudur. İstismara yönelik olarak başvuru mercii olarak kesin tanımlamalar yapılmalı, devlet başvurulacak yerleri ve izlenecek süreçleri net olarak tanımlamalıdır. Çocuk ihmal ve istismarının gerçekleşmeden durdurulması amacıyla tüm çocuklara ve topluma yönelik koruma programlarını kapsayan; tüm çocukların ve ailelerin içinde bulunduğu koşulların iyileştirilmesi, ailelerin eğitimleri ve yaşam kalitelerinin arttırılması, olası risklerin ortadan kaldırılmasına dayalı çalışmalar yapılmalıdır. Cinsel istismarla ilgili bilgilendirme, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak olabilecek en erken yaşta başlamalıdır. Çünkü her yaşta çocuk istismar mağduru olabilir. Konuşmaya ve isteklerini anlatmaya başladıkları iki yaşında vücut parçalarının isimleri öğretilerek güvenmedikleri, istemedikleri zaman özel bölgelerine dokunulunca “hayır” demeleri öğretilmeye başlanabilir.
Tüm yönleriyle çocuk istismarı ve yarattığı ruhsal sonuçlar toplumun ve ülkeyi yönetenlerin sürekli olarak önemli gündem maddelerinden birisi olmalıdır. Cinsel saldırının hastalık değil, suç olduğu unutulmamalıdır. Cinsel saldırı suçlarının, toplumun erkek egemen kavrayış ve uygulamalarından soyutlanarak sadece cinselliğe indirgenip tıbbileştirilmesi, suçlunun masumlaştırılması riskini taşımaktadır. Erken yaşta evlilikler cinsel istismar riskini arttırdığından bu konuda alınan önlemler sıkılaştırılmalı, kız çocukları 6 yaşta, 9 yaşta evlendirilebilir tarzı yayınlar en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır. Cinsel istismar da bir şiddet türüdür ve engellenebilmesi için başta kadına şiddet, hekime şiddet olmak üzere tüm şiddet türlerinde şiddet uygulayanın en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir.” Çiğdem AKBAY
