
Bolu’da bir kadında “deli dana hastalığı” tespit edilmesi, uzun zamandır gündeme gelmeyen bu nadir hastalığı yeniden gündeme taşıdı. Sağlık ekiplerinin açıklamasına göre, hastanın izolasyon altında tedavisi sürüyor.
Peki, “deli dana” olarak bilinen bu rahatsızlık tam olarak nedir? Nasıl bulaşır? Günlük hayatta risk altında mıyız?
Deli Dana Hastalığı (CJD) Nedir?
Tıpta Creutzfeldt–Jakob hastalığı (CJD) olarak adlandırılan bu rahatsızlık, beyinde süngerimsi bir dokuya neden olan nörodejeneratif bir hastalıktır.
Hastalığın temel nedeni, normalde zararsız olan “prion” adlı bir proteinin anormal şekilde katlanmasıdır. Bu anormal protein, beyindeki diğer prionlara da etki ederek sinir hücrelerinin ölümüne yol açar. Sonuçta beyin dokusu süngerimsi bir yapıya dönüşür ve bu durum ciddi nörolojik belirtilerle kendini gösterir.
CJD dünya genelinde çok nadir görülür; istatistiklere göre yılda yaklaşık bir milyon kişiden sadece biri bu hastalığa yakalanır. Türkiye’de de şimdiye kadar yalnızca birkaç vaka kaydedilmiştir.
Hastalığın Türleri
Creutzfeldt–Jakob hastalığının birden fazla türü vardır:
- Sporadik CJD: En sık görülen türdür. Nedeni tam olarak bilinmez, genellikle 60 yaş üzeri kişilerde ortaya çıkar. 
- Varyant CJD (vCJD): Halk arasında “deli dana” olarak bilinen türdür. Genellikle bulaşmış sığır eti tüketimiyle ilişkilidir. 
- Ailesel (genetik) CJD: Kalıtsal gen mutasyonları sonucu gelişir. 
- İatrojenik CJD: Nadir de olsa, tıbbi müdahaleler (örneğin doku nakli, kontamine cerrahi aletler) yoluyla bulaşabilir. 
Nasıl Bulaşır?
CJD insandan insana kolayca bulaşmaz. Günlük temasla ya da aynı ortamda bulunmakla bulaşma riski yoktur.
Ancak bazı özel yollarla bulaşma söz konusu olabilir:
- Bulaşmış et ürünleri: Özellikle beyin veya omurilik dokusu içeren sığır eti tüketimi risk taşır. 
- Tıbbi işlemler: Yeterince steril edilmeyen cerrahi aletler veya doku nakilleri aracılığıyla. 
- Genetik geçiş: Nadiren, kalıtsal olarak prion geninde mutasyon bulunan bireylerde görülebilir. 
Uzmanlar, Türkiye’de bu tip et kaynaklı bulaşmanın son derece düşük olduğunu, etlerin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sürekli denetlendiğini belirtiyor.
Belirtiler Nasıl Ortaya Çıkar?
Deli dana hastalığının belirtileri genellikle yavaş başlar, ancak kısa sürede ilerler. İlk aşamada genellikle baş dönmesi, mide bulantısı, halsizlik, unutkanlık ve dengesizlik gibi şikayetlerle ortaya çıkar.
Zamanla belirtiler ağırlaşır:
- Hızla ilerleyen bunama (demans) 
- Kas sertliği ve kasılmalar 
- İstem dışı hareketler 
- Konuşma veya yutma güçlüğü 
- Görme bozuklukları 
- Kişilik değişiklikleri ve halüsinasyonlar 
Hastalığın ilerlemesi genellikle hızlıdır ve birkaç ay ile bir yıl içinde ciddi nörolojik bozulmalar görülür.
Tedavi Mümkün mü?
Ne yazık ki günümüzde CJD’nin kesin bir tedavisi bulunmamaktadır.
Tedavi yaklaşımı, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve hastanın yaşam kalitesini korumak üzerinedir. Bu amaçla semptomatik tedaviler, destekleyici bakım ve palyatif hizmetler uygulanır.
Bilim insanları, prion proteinlerinin davranışlarını anlamak ve etkisiz hale getirmek için halen araştırmalar yürütmektedir.
Türkiye’de Deli Dana Riski Var mı?
Türkiye’de hayvancılık ürünleri Avrupa Birliği ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) standartlarına göre denetlenmektedir.
2001 yılında alınan önlemlerle “riskli dokuların gıda zincirine girmesi” yasaklanmıştır.
Bu nedenle Türkiye’de et yoluyla bulaşma riski çok düşüktür.
Uzmanlar, et ürünlerinin güvenli kaynaklardan alınması, denetimsiz kesim veya kaçak et tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurguluyor.
Ayrıca, hastalık tanısı konulan kişilerin özel izole alanlarda tedavi edilmesi bulaşma riskini ortadan kaldırır.
Toplumun Bilmesi Gerekenler
Uzmanlara göre deli dana hastalığı, halk arasında sanıldığı kadar kolay bulaşan bir hastalık değildir.
Günlük yaşamda temasla, solunumla veya sıradan gıda ürünleriyle bulaşma olasılığı yoktur.
Ancak bilinçli davranmak, gıda güvenliğine dikkat etmek ve nörolojik şikayetlerde zamanında doktora başvurmak önemlidir.
Sağlık uzmanları ayrıca, hastalıkla ilgili gelişmelerin paniğe neden olmadan, sadece resmî açıklamalardan takip edilmesi gerektiğini belirtiyor.
“Deli dana” hastalığı, toplumda korku yaratsa da çok nadir görülen, kontrol altına alınabilir bir hastalıktır.
Türkiye’de hayvancılık sistemi ve sağlık altyapısı bu tür riskleri önleyecek düzeydedir.
Bu nedenle gereksiz endişeye kapılmadan, yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi alınması önerilir.
Uyarı:
Bu haber yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır. Tıbbi tanı, teşhis veya tedavi tavsiyesi içermez.

