Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici, 1/10 Mimarlık ve Deprem teması ile Ticaret Odası Barış Aydın Toplantı Salonu’nda gerçekleştirdikleri etkinliği kamuoyu ile paylaştı.
Mimarlar Odası’nın düzenlediği 1/10 Mimarlık ve Deprem başlıklı etkinlikte konuk konuşmacı olarak Toros Üniversitesinden Doç. Dr. Fikret Okutucu yer aldı. Okutucu, Deprem ve Mimari Tasarım konulu sunumunda Tekniksel ve tasarımsal olarak Deprem Güvenli bina nasıl yapılır? sorusuna mimari tasarımın kendisi ve gücü aracılığıyla deprem güvenli bina nasıl tasarlanmalı ve yapı üretim sürecindeki devlet, hükümet, belediyeler, kontrol edenler, müteahhitler, işçiler, mimarlar, mühendisler ve mal sahipleri gibi birçok kişi ve kurum olduğunu anlattı. Okutucu, “Deprem güvenli yapı yapmak ülkemiz insanları ve yöneticiler tarafından ne yazık ki öncelik olamadı. Mimari tasarım hatası, statik hesapla düzeltilemez ve düzeltilemiyor da. Dolayısıyla Mimar tasarım hatası yapmamalı tasarlarken öyle formlar ve taşıyıcı sistemler oluşturmalı ki binaların baştan itibaren deprem dirençli olabilmeli” dedi.
“GÜVENLİ YAPI ÜRETİM SÜRECİNİN ÖN KOŞULU MİMARLIK”
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan Prof. Dr. Murat Günaydın, Mimarlık Hizmetleri ve Etik konulu sunumunda Mimari Proje ve Yapı Yönetimi konusunda Mimarlık mesleğinin pratiğinin ve meslek uygulamasındaki etiğin ne kadar önemli olduğunu Mimarlığın nasıl daha iyi yapılabileceğini, daha iyi nasıl optimize olabileceğini, deprem ile mimari tasarım ilişkilendirilmesi ile mimarlık disiplini çerçevesinde depremlerin mimarlık mesleğini direkt ilgilendirdiğini sağlıklı ve güvenli yapı üretim sürecinin ön koşulu mimarlık ve planlama hizmetleri ile olabileceğini belirtti.
Günaydın, “11 ilimizde yaşanan depremdeki felaketlerin bir daha yaşamak istemiyoruz. Biz Mimarlar bir yapının inşaat aşamasında çok sağlam inşa edilmesi, projesine uygun nitelikte yapılmasının tek başına çözüm olmadığı, eğer bir binada tasarım hatası varsa diğer önlem ve uygulamaların hiçbir hükmünün kalmadığı gerçekleri ile birlikte bir yapının biçimi, formu, taşıyıcı sistemin cinsi, malzemesi, boyutu gibi öncelikli tasarım verileri mimarlar tarafından oluşturulduğu ve diğer uzmanlarla tartışarak geliştirildiğini de biliyoruz.
Bu anlamda; sağlıklı ve güvenli yapı üretim süreçlerinin ön koşulu olan nitelikli mimarlık ve planlama hizmetlerimiz bugüne kadar yönetmelik değişiklikleri, torba yasalar ve KHK’lar ile engellenmiş olduğunu biliyoruz, yapı üretiminin kamu adına denetim sorumluluklarını yok sayan bir anlayış ile yapı denetiminin özel sektöre devredilmesinin yanlışlığının son yaşanan deprem ile kanıtlandığını biliyoruz, yine yapı üretim sürecindeki ve dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan müteahhitlik sisteminin de ne kadar yanlış olduğunu da biliyoruz. Kent ve planlama politikalarının kamu yararına geliştirilmesi, kültürel ve doğal değerlerin, tarım arazilerinin ve orman alanlarının korunması için gerekli tedbirlerin alınması ve bu konular ile ilgili yasaların bir an önce düzenlenmesi gerektiğini biliyoruz.
Kentlerimizin göç, kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma, imar afları ile artık karşılaşmamak için de kültür ve tabiat varlıklarımız ile yaşam alanlarımızın, doğal çevremizin yok edilmemesi gerektiğini biliyoruz. Ve tüm bunları Mimarlar Odası olarak 24 yıl önce yaşanan 17 Ağustos Marmara ve 12 yıl önce yaşanan 2011 Van depremlerinden sonra da dile getirdiğimizi hep birlikte biliyoruz. Mimarlar Odası olarak unutmuyor, unutturmuyoruz” dedi.
“BİRLİKTE ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici ise; “Balıkesir Şube olarak düzenlediğimiz bu etkinliğe katılım sağlayan meslektaşlarımıza Bandırma ve Edremit Temsilciliklerimize, TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulundaki Oda Başkanlarımıza teşekkür ediyor. Mimarlar Odası olarak; sahip olduğumuz mesleki uzmanlık, deneyim ve birikimler kapsamında depremleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Deprem dirençli kentler için mesleki ve bilimsel konularda meslektaşlarımız ile birlikte çalışmalarımızı sürdüreceğimizi kamuoyumuzla paylaşıyoruz” dedi. Fatma Uysal
