‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Ayşe Yılmaz tarafından yapılan açıklamada, bu yıl 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele gününe daha zorlu koşullarda girildiği belirtilerek, “Krizle birlikte artan yoksulluk, kadınlara daha fazla şiddet olarak dönüyor. Kadınlar yoksulluk, işsizlik, açlık, göç ve insan ticareti ile karşı karşıya” dedi.
Balıkesir Kadın Platformu tarafından yapılan basın açıklamasına bazı siyasi partiler ile sivil toplum örgütü üyeleri destek verdi. Açıklamayı yapan dönem Sözcüsü Ayşe Yılmaz, bundan 58 yıl önce, Dominik Cumhuriyetinde Truittlo diktatörlüğüne karşı özgürlük mücadelesini yükselten Mirabel kardeşlerin diktatörlüğün askerleri tarafından, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildikleri utanç gününün ve insanlık ayıbının yıl dönümü olduğunu hatırlattı.
25 Kasımın, kadınlara yönelen, alçak, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının yıldönümü olduğu gibi, aynı zamanda kadınların erkek egemen şiddete karşı duruşunun ve dayanışmasının pekiştirildiği gün olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bu yıl 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele gününe daha zorlu koşullarda gidiyoruz. Krizle birlikte artan yoksulluk, kadınlara daha fazla şiddet olarak dönüyor. Kadınlar yoksulluk, işsizlik, açlık, göç ve insan ticareti ile karşı karşıya. Şiddet, iş güvencesiz ve esnek çalıştırmayla, ağırlaşan yaşam koşullarıyla, ücret eşitsizliğiyle, sosyal haklarda artan kısıtlamalarla, işten atmalarla katlanarak artıyor, iktidar kadınların haklarına göz dikmeye devam ediyor. Çocuk yaşta evlilikler özendiriliyor, kolaylaştırıyor. Nafaka hakkı gasp edilmek isteniyor, boşanmalar zorlaştırılmaya çalıştırılıyor, şiddet meşrulaştırılıyor. Rakamlar kadınların karış karşıya olduğu durumu daha net ortaya koyuyor” dedi.
“TECAVÜZ VE KADIN CİNAYETLERİNDEKİ ARTIŞ TESADÜF DEĞİL”
Yılmaz, açıklamasında kadınlara yönelik şiddet, tecavüzlerle ilgili şu bilgiyi verdi: “Bu yılın ilk on ayında 329 kadın öldürüldü. İlk 8 ayında en az 870 kadın şiddete 342 kadın tecavüze uğradı. Boşanan kadınların yüzde 37’si şiddet nedeni ile boşanıyor. Kadınların yüzde 44’nün hiç bir sosyal güvencesi yok. Kadın işsizlik oranı yüzde 15 genç kadın işsizliği ise yüzde 26. Çalışan kadınların yüzde 44’ü kayıt dışı çalışıyor. Çalışan kadınların yüzde 64’ü çalışma hayatından memnun değil. Kadınların çalışma hayatındaki en önemli üç sorunu düşük ücret, işsizlik, sigortasız çalıştırılma.
Ülkemizde her yıl artan erkek şiddeti nedeni ile yüzlerce kadın hayattan koparılıyor. Özgecan’dan sonra bin 369 kadın daha katledildi. Kadınlara yönelik şiddet, tecavüz ve kadın cinayetlerindeki artış tesadüf değil. İçinde yaşadığımız sistem, bu sistemin devamından yana olan iktidarların kadın politikalarının sonucudur. Devletin görevi kadınları güçsüzleştirecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirecek düzenlemeleri yapmak değil, aksine kadınlara her alanda destek mekanizmalarını oluşturmaktır. Bugün ülkemizde sayısı 8 bin olması gereken Kadın Sığınma Evleri sadece 137 adet. Mevcut Sığınma Evleri ise kadınların öznel güçlerini kazanmaları, fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda iyileşmeleri için yeterli desteği sağlamaktan uzak. Ülkemizde Sığınma Evleri sadece şiddet mağduru kadınların barınma sorunlarını çözen yerler olarak kalmıştır. Devletin kadını birey olarak görmeyen bakış açısı nedeni ile pek çok kadın şiddet gördüğü ortama çaresizlik içerisinde geri dönmek zorunda kalmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sebep olduğu mağduriyetlerin çözümü, kadınların yıllarca mücadele ederek kazandığı hakların her fırsatta geri alınmasıyla değil eşitliğin kurulmasıyla sağlanacaktır. Kadınlar için ücretsiz, kaliteli bakım evleri ve kreşlerin açılması, eğitime katılmaları önündeki engellerin kaldırılması, ekonomik gereksinimlerini karşılayabilecekleri ücretli işlerde çalışmalarını sağlayacak eğitim ve iş fırsatlarının yaratılması devletin asli görevidir.
Balıkesir Kadın Platformu olarak tüm kadın örgütleri gibi yıllardır devletin ve kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştığımız kadın sorunlarının artık bir nebze bilinir ve görünür olması. Kadına yönelik şiddete karşı kadın dayanışmasının her geçen gün yaygınlaşması mücadele gücümüzü arttırıyor. İmzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesinin de devletleri yükümlü tuttuğu üzere; şiddetle mücadele için sığınaklar, kadın danışma merkezleri, kadınların ve LGBTİ bireylerin kolaylıkla ulaşabilecekleri cinsel şiddet kriz merkezleri kurulması ve yaygınlaştırılması doğrultusundaki taleplerimiz için mücadeleye devam edeceğiz. Bizler erkek egemen sistemin emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki tahakkümüne karşı alanlarda isyanımızı büyütüyoruz. Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığı dahil olmak üzere her türlü ayrımcılığa son verecek, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve barış içerisinde bir yaşam istiyoruz. Savaşa, teröre, şiddete hayır diyoruz. Kadınlar bu ülkede hayatlarını sürdürmek için çok ağır bedeller ödediler ve ödemekteler. Biz egemenlerin bize kader diye dayattığı bu cehenneme razı gelmeyeceğiz. Kendi cennet tasavvurumuz için mücadelemize devam edeceğiz.” Açıklamanın ardından kadınlar düdük çalarak kadına şiddete dikkat çekti. Cengiz GÜNER
