
Mimarlar Odası Şube Başkanı Betül Dikici, 11 ilde yaşanan depremde görülen manzaraların Balıkesir’de yaşanmaması için çalışmalara acilen başlanılması gerektiğini söyledi. Dikici, “Yer bilimcilerinin, mimarların, şehir plancılarının, ilgili mühendislik dallarının, akademisyenlerin, sosyolog ve antropologların, eğitim uzmanlarının, hekimlerin, psikologların, mutlaka kentin geçmişteki ve potansiyel kullanıcılarının, ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin içinde bulunacağı bir çalışma grupları oluşturularak çalışmalara başlanmalıdır” dedi.
Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici, 11 ilde yaşanan depremde gördüklerimize benzer durumların olası bir Balıkesir depreminde de yaşanacak mıdır sorusuna verdiği yanıtta, benzer manzaraların yaşanmaması için acilen çalışmalara başlanılması gerektiğini söyledi.
Dikici, “Ülkemizde ve Balıkesir'de deprem sonrası yıkımların ve acıların bir daha yaşanmaması için mimarlık mesleğimizin öncelikli olduğu ve mimarlığın sağlıklı kentleşme, nitelikli yapılaşma için toplum yararına yapılan insan odaklı bir meslek olduğunun altını öncelikle çizmek isterim.
Balıkesir’in 20 ilçesi ile birlikte deprem öncesi/sonrası ile ilgili olarak sağlıklı kentleşme, nitelikli bir yapılaşma ve yaşanılır gelecek için gerekli çalışmalara bir an önce başlanması gerekir.
Kentlerimiz sadece fiziksel değil; doğal, kültürel ve sosyal alanlardır. Bu çerçevede söz konusu deprem öncesi için yer bilimcilerinin, mimarların, şehir plancılarının, ilgili mühendislik dallarının, akademisyenlerin, sosyolog ve antropologların, eğitim uzmanlarının, hekimlerin, psikologların, mutlaka kentin geçmişteki ve potansiyel kullanıcılarının, ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin içinde bulunacağı bir çalışma grupları oluşturularak çalışmalara başlanmalıdır.
Ve 6 Şubat’ta yaşananların Balıkesir’de yaşanmaması için;
Afet verileri dikkate alınmaksızın imar planları ve plan tadilatları yapılmamalı, İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmemesi ile birlikte imar kurallarına aykırı proje ve uygulamalara, kaçak yapılara izin verilmemeli/göz yummamalı. Tarım alanları, zeytinlikler, kıyı ve sulak alanlar ile dere yatakları, orman alanları, içme suyu havzaları yapılaşmaya açılmamalı. Mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetleri yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanmamalı, ilgili kurumlarda mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliğine ve denetim eksikliğine, yapı üretim ve denetim sürecinde kamu yararı yerine özel çıkarlar korunarak çoklu imar uygulamalarına izin verilmemeli. Yapı-zemin ilişkisi kurularak tasarımlar yapılmalı, yapının yüküne uygun olmayan zeminlerde inşaat yapılmamalı. Sismik yükleri dikkate almayan mimari ve taşıyıcı sistem tasarımları yapılmamalı. Hatalı malzeme seçimi, işçilik uygulamaları yapılmamalı. Bina kullanımı sürecinde yapılan müdahalelere izin verilmemeli.
Yapıların giriş-zemin katlarında yer alan ticari fonksiyonlara (market, galeri, ofis vb işlevler) izin verilmemeli gibi birçok önemli konu bulunmaktadır. Sahip olduğumuz mesleki uzmanlık ve toplumsal sorumluluklarımız kapsamında, afet öncesi/ sonrası müdahale ve tespit çalışmalara katkı sunacağız, çalışmalara katılacağız ve bunun yanı sıra sağlıklı ve güvenli kentleşme ve yaşam çevrelerinin oluşturulması için Mimarlık Mesleğimizin bize verdiği sorumlulukla kamu ve toplum yararı doğrultusunda çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz ve Depremlerde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor; yaralıların iyileşmesini ve yaraların bir an önce sarılmasını diliyoruz” dedi. Mahmut ACARÖZ