
Mitoloji tarihinin en zengin bölgelerinden biri olan Kazdağları, yalnızca doğal güzelliğiyle değil, asırlardır anlatılan efsaneleriyle de bölge kültürünün ayrılmaz bir parçası olmayı sürdürüyor. Dağın eteklerindeki köylerde, yaşlıların dilinden düşmeyen hikâyeler, hem ziyaretçilere hem de genç kuşaklara gizemli bir dünyanın kapılarını aralıyor. İşte Kazdağları’nın yörede en çok anlatılan efsaneleri…
Altınoluk’un Balıkçı Kızı Efsanesi
Altınoluk’ta sık anlatılan bir efsaneye göre, yıllar önce deniz kıyısında yaşayan genç bir balıkçı kızı, büyük bir fırtınada denize açılan sevdiğini beklerken günlerce dualar etmiş. Her gece Kazdağları’ndan esen serin rüzgâr “umut rüzgârı” olarak anılmaya başlamış. Halk arasında “Birini çok beklersen Kazdağı’ndan gelen rüzgâr ses verir” denir. Bazı yaşlılar hâlâ sahilde bu sesi duyduklarını söylüyor.
Sarıkız Efsanesi: Dağların En Bilinen Hikâyesi
Kazdağları’nın en meşhur efsanesi Sarıkız’dır. Anlatıya göre güzelliğiyle dillere destan olan Sarıkız, iftiraya uğrar ve babası tarafından dağa götürülür. Sarıkız’ın çobanlık yaptığı, su taşıdığı, tepelerde iz bıraktığı söylenir. Bugün “Sarıkız Tepesi” adı verilen yer, yörede kutsal kabul edilir.
Yaşlı köylüler, “Sarıkız’ın rüzgârı hâlâ eser, sis çökerse bil ki Sarıkız geziyordur” diyerek efsaneyi canlı tutar.
Hasanboğuldu’nun Acıklı Aşkı
Zeytinli yakınlarındaki Hasanboğuldu Göleti’ne adını veren hikâye, imkânsız bir aşkın hikâyesi olarak bilinir. Rivayete göre güçlü kuvvetli olduğu söylenen Hasan, sevdiği kıza kavuşmak için dağa çıkar ancak zorlu yokuşlarda nefes nefese kalır ve gölete düşerek can verir. Sevdiği kız ise üzüntüden kendini bir çınara asar.
Köylüler “Göle dikkatli bakarsan Hasan’ın siluetini görürsün” diyerek hikâyeyi hâlâ anlatır.
Keklik Tepesi’nin “Kutsal Kuşları”
Kazdağları’nda bulunan Keklik Tepesi’nde yöre halkının “kutsal keklikler” diye andığı kuşlara dair ilginç bir efsane vardır. Rivayete göre tepeye çıkanlar, kuşlara zarar verirse yol boyunca talihsizlikle karşılaşır. Bu yüzden bölge halkı kekliklerin bulunduğu yerlere taş bile atmaktan çekinir. Bazı yaşlılar, gece olunca kekliklerin insan sesine benzer bir çağrı çıkardığını söyler.
Kazdağı’nın Sis Perileri
Kazdağları’nın yüksek kesimlerinde sık görülen yoğun sis, yörede “sis perileri” olarak anılır. Rivayete göre bu sis bulutları, ormanları koruyan görünmez varlıklardır. Yöre halkı gece vakti yoğun sis bastığında ormana girmez çünkü “Perilerin yürüdüğü gece, yaban hayvanı bile susar” denir.
Bazı köylüler, sis içinde insan siluetine benzer gölgeler gördüklerini iddia eder.
Pınarbaşı’ndaki Dilek Suyu
Pınarbaşı bölgesinde bulunan bir kaynaktan akan suyun “dilek suyu” olduğuna inanılır. Eskiler, bu suya elini sokup dilek dileyenin dileğinin mutlaka gerçekleşeceğini söyler. Ancak dileğin kabul olması için kimseye anlatmamak şarttır.
Köylüler hâlâ bahar aylarında bu suya gidip sessizce dilek diler.
Şahin Deresi Kanyonu’nun Koruyucu Şahinleri
Edremit tarafındaki Şahin Deresi Kanyonu, adını aldığı şahinlerle ilgili bir efsaneye sahiptir. Rivayete göre kanyon yüzyıllar boyunca bir aileye ev sahipliği yapmış ve bu aileyi koruyan bir şahin vardır. Bu “koruyucu şahin” hâlâ zaman zaman yüksek kayalıklarda görünürmüş. Kanyonda kuş kanadı sesi duyulursa bunun iyi bir işaret olduğuna inanılır.
Yöre Halkı Efsaneleri Neden Hâlâ Yaşıyor?
Kazdağları’nda efsanelerin hâlâ canlı olmasının en büyük sebebi, bölgenin doğası ve tarihiyle kurduğu güçlü bağ. Yöre halkı, her efsaneyi bir öğüt ya da bir hatırlatma olarak görüyor. Hem genç kuşaklar hem de bölgeyi ziyarete gelenler bu hikâyeleri merakla dinliyor.
Kazdağları Efsaneleri Kültürel Bir Miras Olarak Yaşıyor
Kazdağları sadece bir dağ değil, aynı zamanda mitolojik bir dünya. Her ziyaretçi, bu efsaneleri duyup bölgenin ruhunu daha yakından hissediyor. Yöre halkının anlattığı hikâyeler ise Kazdağları’nın tarihine, kültürüne ve doğasına derin bir anlam katıyor.

