
Yarın karnelerin alınmasıyla başlayacak olan yarıyıl tatili öncesinde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Doktor Bekir Ceylan, HABERCİ’nin sorularını yanıtladı. Karne notlarının, takdirlerin, birinciliklerin, çocukların kişiliğini ölçmediğini, sadece bilgisini ölçtüğünü belirten Ceylan, “Not sadece bir sonuçtur. Asıl önemli olan çocuğunuzun öğrenme bilincine sahip olması” dedi.
MEB 2018-2019 eğitim öğretim yılı çalışma takvimine göre birinci kanaat döneminin yarın sona ermesinin ardından başlayacak yarıyıl tatili, öğrenciler için bir mola niteliği taşıyor. Ancak bazı velilerde karne alan çocuğuna nasıl davranması gerektiği konusunda tereddütler var. Konuyu Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Doktor Bekir Ceylan’a sorduk. Ceylan, velilere bilgi vererek, önerilerde bulundu
KARNE ALAN ÇOCUĞA NASIL DAVRANMAK GEREK?
İlk, orta öğretim ve lise öğrencileri yarın karne alacak ve yarıyıl tatiline girecek. Evlerde hem aileleri hem çocukları karne telaşı sardı. Ceylan’a sorduk: “Anne ve Babalar karne alan çocuğuna nasıl yaklaşmalı?”
Sömestr tatilinin özellikle karnesinde düşük notlar olan çocuklar için endişeli bir döneme dönüşebildiğini ifade eden Ceylan, zayıf bir karne karşısında ailelerin suçlayıcı değil, kabul edici ve destekleyici olması gerektiğini söyledi.
Karne notlarının, takdirlerin, birinciliklerin, çocukların kişiliğini ölçmediğini, sadece bilgisini ölçtüğünü belirten Ceylan, “Not sadece bir sonuçtur. Asıl önemli olan çocuğunuzun öğrenme bilincine sahip olması” dedi.
“BASKI ARTIYOR”
Karne dönemlerinde çocukların üzerindeki baskının arttığını, özellikle karnesinde kırık not olan çocukların, ailelerin de baskısıyla kendisini başarısız ve yetersiz hissedebildiğini anlatan Ceylan, “Ailelerde çocuk okula başlayınca çok ders çalışması, yanlış yapmaması, arkadaşlarından geri kalmaması gibi birçok beklenti olabiliyor. Özgüvenin gelişmeye başladığı bu dönemde çocuk sadece doğru yaptıklarıyla kabul edildiğini ve sevildiğini düşünür. Birlikte yapılan ödevlerde aileler tahammülsüzdür, çocuklarının yapamamalarına katlanamazlar. Bu ise çocuklara ‘Başarman çok önemli, başarırsan seni daha çok severim’ mesajı verir. Maalesef çocukları için en iyisini düşünen aileler bu mesajı verdiklerinin farkında değiller. Eğitim sistemi de sürekli onlardan “en iyi” olmalarını istemekte” diye konuştu.
“NOTLAR, ÇOCUKLARINIZIN KİŞİLİĞİNİ ÖLÇMEZ”
Ceylan, açıklamasında öğrenme sürecinin bir değer olduğunu, beklenti ve baskıyla gelişmediğini hatırlattı. Çocuktaki okuma, öğrenme ve merak etme isteğinin çok çalıştırarak ve herkesi geçerek kazandırılamayacağının altını çizen Ceylan, “Bilgi bir araç ama biz çocukların karnesindeki puanlarla gelecekte nerde olacaklarına, başarılı ya da başarısız olacaklarına kara veriyoruz” dedi.
“Notlar, takdirler, birincilikler, çocuklarınızın kişiliğini ölçmez, sadece bilgisini ölçer. Not sadece bir sonuçtur. Asıl önemli olan çocuğunuzun öğrenme bilincine sahip olması” sözleri ile açıklamasını sürdüren Ceylan, “Çocuğunuz, merak etmiyorsa, öğrenmeyi sevmiyorsa ama çok çalışıp 100 alıyorsa asıl burada bir sorun vardır” diye konuştu.
“NEDENLERİ ARAŞTIRIN”
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Bekir Ceylan, konuşmasında zayıf bir karne karşısında ailelerin suçlayıcı değil, kabul edici ve destekleyici olması gerektiğini belirtti. Ailelerden çocuklarına ‘elinden geleni yaptın, bazen her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir. Bu notları düzeltmek istersen neler yapacağımızı düşünelim’ gibi mesajlar vermelerini isteyen Ceylan, çocuğun aldığı düşük notların arkasındaki nedenlerin araştırılmasını önerdi.
CEYLAN’DAN AİLELERE ALTIN ÖĞÜTLER
Ceylan, açıklamasının sonunda ailelere şu mesajları verdi: “Çocuklarınızı tanımaya çalışın, onların kendilerini keşfetmelerine izin verin. Kendi yapmak istediklerinizi değil, onların hayatta bir amacı olmasını sağlayın. Üretken, kendini tanıyan, araştıran çocuklarınızın olması için önce kendinizin de öyle olduğunuzdan emin olun. Kaç puan aldıklarını değil, gösterdikleri çabayı takdir edin. Çocuklar iyi bir meslek sahibi olmak için değil, öğrenmek istedikleri ve keşfettikleri için okula gitmeliler. Zaten bunları yaparlarsa iyi bir meslek sahibi olurlar. Sınav geleceğin belirleyicisi değil. Her ne olursa olsun ne yapacağınızı biliyor olmak her şeyin belirleyicisi. Çocuklarınızı koşulsuz kabul ettiğinizi ona söyleyin.” Cengiz GÜNER