
Balıkesir Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tunay Karlıdere, Türkiye Psikiyatri Derneği’nin (TPD) Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi tarafından hazırlanan ‘Afet ve Kitlesel Travmalar Sonrası Erken Dönem’ adlı çalışmasını sosyal medya üzerinden paylaştı.
O paylaşım şöyle: “Afetler ve kitlesel travmalar ileri derecede zorlayıcı olabilmektedir. Yangın bölgesinin internet üzerinden ayrıntılı görüntülerine hemen erişimin sağlanabilmesi etkilenmenin artışına neden olabilir. Dünya üzerindeki yaşanmakta olan ve yaşanmış benzer travmatik görüntülerine ulaşılabilmesi güvende olmadığımızı ve tehlike altında olduğumuzu hissetmemize neden olabilir. Toplum olarak ilk defa bu denli uzun süreli kitlesel bir travmaya tanıklık ediyoruz.
Bu travmaya maruz kalmak dışında görüntülerin izlenmesi de travmanın etkilerini arttırıcı yönde etkili olabilir. Aynı zamanda başka ülkelerden benzer görüntüler bu etkiyi daha da arttırabilir. Sürekli olarak güvende olmadığını hissetme uyku bozuklukları, sinirlilik, tahammülsüzlük, konsantrasyon güçlükleri, alkol ve sigara kullanımının artması, içe kapanma, kaygı ve korku gibi sonuçlara neden olabilir. Söylentiler, uygun olmayan olumsuz yorumlar ve yanlış haberler güvensizliğe ve toplumsal bölünmelere neden olabilir.
YANGINDAN SONRA RUHSAL AÇIDAN KENDİNİZİ NASIL HİSSEDİYORSUNUZ?
Yangının olumsuz etkilerini yaşadınız. Şimdi bir yandan yaşam normale dönmeye başlarken sizin de ruhsal açıdan bunlardan az ya da çok etkilenmeniz doğal. Bunları yalnızca siz değil yangın bölgesindeki herkes yaşadı. Herkes korktu. Sıradan bir korkudan çok bir dehşet duygusuydu yaşanılan. Çoğu insan sizin gibi çaresiz hissetti.
YANGININ HEMEN ARDINDAN ŞUNLARI YAŞAMIŞ OLABİLİRSİNİZ:
Kendini aşırı korkmuş hissetme, ne yaptığını bilmeme, duygularını hissedememe, tepki verememe, bulunduğu ortamı ya da durumu tam algılayamama, otomatik hareket etme.
Yakınlarınızı yitirdiğinizi gördüğünüzde ya da öğrendiğinizde şunları yaşamış olabilirsiniz: Ani ve şiddetli tepki gösterme, hiç tepki göstermeden donakalma, ağlayamama, üzüntüsünü hissedememe ya da ifade edememe. Yakınlarının öldüğünü kabul etmeme, inkar etme.
Yangının üstünden bir haftadan çok zaman geçmiş olduğu halde hala aşağıdaki yakınmalarınız olabilir:
Aşırı korku, çaresizlik ve dehşete düşme, Şok, duygularınızı hissedememe, tepkisizlik, ağlayamama. Yangın olayını sürekli yaşamak: Yangın anlarını tekrar tekrar hatırlayabilir, yaşananlarla ilgili rüyalar ya da gündüz düşleri görebilir, olay sanki yeniden oluyormuş gibi hissedebilirsiniz. Yangın olayını hatırlatan yerlerden ya da durumlardan kaçınmak: Olayın tamamını ya da bazı kısımlarını hatırlayamayabilir, yangının olduğu yere gidemez, insanlardan uzaklaşır, olayla ilgili konuşmayı istemeyebilirsiniz. Aşırı gerginlik belirtileri: Uykusuzluk, sinirlilik, çabuk öfkelenme, aşırı irkilme, çarpıntı, titreme, nefes almakta zorluk yaşayabilirsiniz. Geleceğinizin kalmadığı duygusuna kapılabilirsiniz. Yakınlarınızın ölmesi ile ilgili olarak kendinizi suçlu hissedebilirsiniz.
Yaşadıklarınız karşısında kendinizi çaresiz, hiçbir şey yapamayacak durumda hissedebilirsiniz. Yangın yaşamış kişilerde tüm bu belirtilerin görülmesi normaldir, doğaldır. Ancak bu yakınmalar azalmıyorsa, yaşamınızı güçleştiriyorsa, baş etmede zorlanıyorsanız bölgedeki size yardımcı olmaya hazır ruh sağlığı uzmanlarına ya da ruh sağlığı uzmanı bulunan sağlık merkezlerine başvurmalısınız.
KENDİNİZE YARDIMCI OLMAK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Kaygı ve buna bağlı sık soluma, çarpıntı, nefes almakta güçlük gibi belirtiler ortaya çıkabilir, bunlar kişinin kendisi tehlike altında hissettiğinde meydana gelen olağan belirtilerdir. Kaygı insanı daha kötü yapmaz. Yaşadığınız olaylardan dolayı kendinizi tehlike altında hissettiğinizde bedensel belirtilerin ortaya çıkması doğaldır. Kaygınız azaldığında bu belirtiler zamanla kendiliğinden ortadan kaybolacaktır. Yaşadığınız olayı sizi dinleyebilecek bir yakınınızla konuşmaktan kaçınmayın. Mümkünse insanlarla olumlu ve destekleyici ilişkiler kurun. Sosyal destek kişilerin ruhsal travma sonrası etkilenmeleri üzerinde iyileştirici etkiye sahiptir. Duygularınızı, üzüntünüzü bastırmaya çalışmayın. Bu olayla ilgili duygu ve düşüncelerinizi sizi dinleyebilecek olan çevrenizdekiler ile paylaşın. Olayın ayrıntılarını konuşmamak koşuluyla etkilenmiş diğer insanlara ulaşın, size ve onlara iyi gelecektir. Kalabalık ortamlara girme ve seyahat etme kaygı verici ise kaygı düzeyi azalana dek diğer insanlarla ve grup halinde bunları gerçekleştirin. Özellikle çocuklar için yangına ait görsellere ve videolara maruz kalma süresini kontrol altına alın. Hareket edin. Bedeninizin bakımına özen gösterin. Alkol ve sigara kullanımı gibi sağlığınızı olumsuz etkileyecek baş etme yöntemlerini kullanmayın, nefes egzersizi, gevşeme egzersizi gibi sağlıklı yöntemler deneyin. Hissettiğiniz sıkıntıların birden bitmesini beklemeyin, zaman tanıyın.
YAŞAMIN ANLAMINI DÜŞÜNÜN VE GELECEĞE YÖNELİK PLANLAR YAPMAYA ÇALIŞIN.
Söylentiler ve tek bir kişi sebebiyle belli grupları günah keçisi haline getirecek haberler ve dedikodulara karşı dikkatli olun. Bu tür basit dedikodulardan doğaüstü açıklamalara kadar geniş bir yelpazede olan bu söylentiler toplumsal bölümlere neden olabilmektedir.
YANGIN SONRASINDA ÇOCUKLARINIZ NELER YAŞAYABİLİR?
Aşırı korku, çaresizlik hissedebilir. Çevresinde olup bitenleri algılayamayabilir. Konuşmama ya da duygusal tepkilerinde azalma, donukluk, dalgınlık gözlenebilir. Bunun tam tersine olaya ilgisiz davranma, oyun oynama, şarkı söyleme gibi davranışlar görülebilir. Çocuklar için her iki tür tepki de olası ve doğaldır. Yangın sırasında ve sonrasında olanları hatırlamayabilir. Yangın anını sanki yeniden yaşıyor gibi olabilir (korkma, bağırma, titreme, çarpıntı). Yalnız kalmaktan, kapalı yerlerden, karanlıktan korkabilir. Uykusuzluk, korkulu rüyalar görme, ani seslerden irkilme olabilir. Yaşından küçük bir çocukmuş gibi davranabilir. Anne babadan ayrılamama, altını ıslatma, ısrarcılık ve inatçılık. Bulantı, karın ve baş ağrısı, sık tuvalete gitme, iştahsızlık görülebilir.
ÇOCUĞUNUZA YARDIMCI OLMAK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Çocuklarınıza yardımcı olabilmenizin ilk koşulu sizin, sakin, güven verici, tutarlı bir tutum içinde olmanızdır. Çocuklarınızı yanınızdan uzaklaştırmayın, beslenme, barınma, ilgi gereksinimlerini doğrudan siz karşılayın. Çocuklarınızın sizin yakınlığınıza her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu unutmayın (bedensel yakınlığı, elini tutmayı, sarılmayı ihmal etmeyin).
Öte yandan bu yakınlığınızı aşırı bir koruyuculuğa dönüştürmeden sürdürmelisiniz. Çocuklarınıza yaşlarına uygun ve yapabilecekleri işler, sorumluluklar vermenizin onların yararına olduğunu akılda tutun. Yangın sırasında ve sonrasında duyduklarını, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatması yönünde ona destek verin anlatmaya yüreklendirin. Kaygılarını dinleyin ve yargılamadan ve empatik bir şekilde cevaplayın. Okul öncesi ve erken okul çocuklarında kötü bir olay sonrasında kendilerinin sebep olduğuna dair düşünceler olabilir, kesin olarak onların suçu olmadığını söyleyin. Korku, kızgınlık gibi duygularını ifade etmelerine izin verin hatta yüreklendirin, ağlamalarını önlemeyin, tekrarlayan sorularına yanıt verin. Yaşadıklarının son derece doğal olduğunu, bir hastalık olmadığını anlatın. Çocuklarınızı rahatlatmak için geçti ya da bir şey olmaz demek yerine olası yangınlarda yapması gerekenler konusunda bilgi verin. Çocuklarınızın yanında yangınla ilgili konuları konuşmaktan kaçınmayın. Çocuklarınızın yanında ya da çocuklarınızla dehşet verici olaylara ilişkin detayları konuşmayın. Olumlu bir çocuk-ebeveyn etkileşimi gerçekleştiğinde buna dikkat çekin ve diğer ebeveynler de kendi çocuklarıyla benzer şekilde etkileşim kurmaları yönünde teşvik edin. Çocuklarda bir krizin ardından gözlemlenen değişimleri anlama konusunda hassas olmak gerekir: Başka kimselerden korkma ve uzak durma veya diğer çocuklarla daha fazla kavga etme gibi davranışların, stres nedeniyle yaşanan yaygın tepkiler olduğunu bilin. İleri derecede ruhsal sorunları bulunduğu için çocuklarına bakmakta güçlük çeken ebeveynlerin tıbbi hizmet personelinden destek almak üzere yönlendirilmeleri gerekir. Özellikle, ileri derecede depresyon çocuklara bakılmasına engel teşkil eder. Çok fazla etkilenen, davranış değişiklikleri azalmayıp süren ya da gittikçe artan çocuklarınızı en yakın Ruh Sağlığı Uzmanına mümkünse Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanına götürün.” Cengiz GÜNER