
Türk Sağlık-Sen üyeleri, Atatürk Şehir Hastanesi’nde basın açıklaması yaparak, aylardır korona virüs pandemi sürecinde görev yapan sağlık çalışanlarının taleplerini sıraladı. Sendika Şube Başkanı Musa Bilal, “Salgının artığı bugünlerde sağlık çalışanları yine fedakarca görevlerinin başındalar ama mutsuz ve umutsuzlar. Kırgın, kızgın ve yorgunlar. Fedakarlıklarının karşılığında kendilerine yapılanları görüyorlar. Hakları verilmediği gibi hak etmedikleri bir muameleye ile karşı karşıya kalıyorlar” dedi.
Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Musa Bilal, sendika üyesi sağlık çalışanlarıyla birlikte Atatürk Şehir Hastanesi bahçesinde sağlık çalışanlarının sıkıntılarıyla ilgili açıklama yaptı.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI TARİHE GEÇTİ”
Bilal, “11 Mart’tan bu yana Türkiye salgınla mücadele ediyor. Sağlık Bakanlığı bu mücadelenin kurumu olarak bugüne kadar yaptıkları ile hep takdir topladı. Sağlık Bakanı, Bilim Kurulu, günlük açıklamalar ve tedbirler konusunda başarılı bir yönetim performansı ortaya koydu. Hiç şüphesiz ki salgınla mücadelenin kahramanları da sağlık çalışanları oldu. Tüm zorluklara rağmen olağanüstü bir çalışma azmi, kendi hayatlarını hiçe sayarak gösterdikleri fedakarlık, ailelerinden aylarca uzak kalarak yaptıkları hizmetle tarihe geçtiler.
Binlerce arkadaşımız virüse yakalandı, hayatını kaybederek şehit olanlar oldu. Bugün bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, hasta olan tüm arkadaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Salgının ortaya çıktığı ilk günden beri süreç çok kritik olduğu için biz de oldukça hassas davrandık. Sağlık hizmetlerinin sıkıntıya girmemesi, sağlık çalışanlarının sağlığının korunması adına uyarılarda ve önerilerde bulunduk. İlerleyen süreçte sağlık çalışanlarının alkışlandıklarını, milletin ve devletin her kademesinden sağlık çalışanlarına teşekkür edilip, takdir edildiklerini hep beraber gördük.
Her ne kadar alkışlar ve teşekkürler güzel ise de asıl meselenin sağlık çalışanlarının sorunlarını bitirmekten geçtiğini belirterek temel meselelere çözüm istedik. Çalışanların emeğinin karşılığını ödeyecek bir değer olmadığını ama alın terlerinin de heba edilmemesini ısrarla dile getirdik.
Ne yazık ki; 6 aylık bu süreçte 3 ay süren adı tavandan ama kendi yavandan olan bir ek ödeme ile sorunların geçiştirilmesi, bırakın yarınımızı güvence altına almayı, günü kurtarma değil ancak saati kurtarmak adına yapılan bu işle tüm sorunlar çözülmüş gibi bir hava oluşturuldu. Her yanı adaletsizliği nedeniyle dökülen ek ödeme sanki ikinci bir maaş gibi gösterildi. Dünyaya övgüyle bahsettiğimiz filasyon çalışmasında aktif görev alan aile hekimliği çalışanlarına bir kuruş bile ödeme yapılmayarak adeta emekleri yok sayıldı. Diş Hekimlerimiz, ağız diş sağlığı çalışanlarımız mağdur edildi.
Halbuki sağlık çalışanlarının beklediği gerçek anlamda ve adaletli bir şekilde ücretlerinde artış yapılmasıydı. Biz bu konuda taban aylığa artış yapılması talebimizi gündeme getirmemize rağmen ücretlerde bir iyileştirme olmadı” dedi.
“EK ÖDEME DEĞİL, MAAŞ ZAMMI İSTİYORUZ”
Ek ödeme değil, tek ödeme istediklerini onu da maaş zammı olarak talep ettiklerini kaydeden Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Musa Bilal, “Ancak böylelikle gerçek anlamda bir iyileştirmeden söz etmek mümkündür. Bunun dışında; 3600 ek gösterge sözü gerçekleştirilmemiştir. Salgın nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşlarımızın şehit sayılarak geride bıraktıkları ailelerinin mağdur olmaması talebimiz için adım atılmamıştır. Tüm çalışanlara kadro verilerek kesintisiz süren sağlık hizmetlerinde sözleşmeli, vekil ebe hemşire, kamu dışı sağlık personeli gibi istihdam modellerinin terk edilmesi isteğimize olumlu bir yanıt verilmemiştir. Döner sermaye sisteminin adil bir şekilde düzenlenmesi gibi konularda maalesef gelişme kaydedilmemiştir.
Yıprananın kim olduğunu gördüğümüz şu günlerde makul bir yıpranma payı isteğimiz bile görmezden gelinmiştir. Salgının artığı bugünlerde Sağlık çalışanları yine fedakarca görevlerinin başındalar ama mutsuz ve umutsuzlar. Kırgın, kızgın ve yorgunlar. Fedakarlıklarının karşılığında kendilerine yapılanları görüyorlar. Hakları verilmediği gibi hak etmedikleri bir muameleye ile karşı karşıya kalıyorlar.
Çalışanlar kronikleşen sorunlarının çözülmesi yerine yavandan ek ödemenin tekrar gündeme getirilmesi karşısında öfkeliler. Ek ödeme yerine maaşa zam şeklinde tek ödeme bekliyorlar. Dünyanın çeşitli ülkeleri sağlık çalışanlarının bu süreçte ücretlerini arttırırken salgınla mücadelede destan yazan Türk sağlık çalışanlarına yapılanlar reva mıdır?” diye konuştu.
“AYRIMA GİDİLMEDEN MAAŞLARDA İYİLEŞTİRME YAPILMALI”
Bilal, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim beklentimiz salgının seyrini arttırarak devam ettiği şu günlerde kahraman sağlık çalışanlarının taleplerinin yerine getirilmesidir. Virüsle mücadele eden kahramanların başka sorunlarla boğuşmaları sona ermelidir. Maaşlara acilen zam yapılmalı, ücretler iyileştirilmelidir. Bu iyileştirme sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli tüm çalışanları kapsamalı herhangi bir ayrıma gidilmemelidir. Döner sermaye sorununa sosyal taraflarla görüşülerek makul bir düzeyde çözüm üretilmelidir. Söz verilen 3600 ek gösterge düzenlemesi bir an önce hayata geçmelidir. Süresiz sözleşmelilere, 3+1 süreli sözleşmelilere, vekil ebe hemşireler ile kamu dışı aile sağlığı çalışanlarına kadro verilmeli 4/A dışındaki tüm istihdam modelleri kamuda terk edilmelidir.
Salgınla mücadeledeki fedakarlıkları, virüse yakalanan sağlık çalışanlarının sayısı göz önüne alındığında makul bir yıpranma payının hayata geçmesi zorunluluktur. Mevcut yıpranma payı düzenlemesi çalışanlar lehine acilen revize edilmelidir. Kovid döneminde salgınla mücadelede birebir ilişkili olan laboratuvarda nöbet tutup pcr çalışması yapan, röntgende kovidli hastaların röntgeni çeken sahada filasyon ekiplerinde çalışan arkadaşların da özellikli birim statüsünde değerlendirilmesi için hukuki alt yapının oluşturulması konusunda çağrıda bulunuyoruz. Şu anda; bulunmuş olduğumuz şehrimizin en büyük hastanesinde, bir kreş bulunmamaktadır. Pandemi döneminde sağlık çalışanları çocuklarını kime nereye nasıl emanet edecekler.Bu çağrımız karşılıksız kalmamalı, yöneticiler sağlık çalışanları için üzerlerine düşeni yapmalıdırlar.” Mahmut ACARÖZ