
CHP Altıeylül İlçe Başkanı Hakan Şehirli, süt sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konusunda yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
“Süt üreticileri büyük bir sıkıntı içerisindeler, geleceğe güvenle bakamıyorlar” diyen Şehirli, “Süt, hayvancılık sektörünün lokomotif ürünüdür. Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ve kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Hayvancılık önemli bir sınavdan geçiyor. Üreticilerin umutları tükeniyor. Ellerindeki hayvanları elden çıkarıp sektörden kaçmak istiyorlar. Bu zorlu süreçte üreticilerin desteklenmesi lazım. Aksi takdirde çok büyük ve telafisi yılları alacak bir sorunla karşılaşılması kaçınılmaz olacak. Maalesef şu an üreticiler, başta yem olmak üzere girdi maliyetlerini karşılayabilmek için her ay hayvanlarını kestirerek veya satmak zorunda kalarak hızla sektörden çıkıyor” dedi.
“KRİZLERDEN DERS ALINMAMIŞ”
Gelinen noktanın, 2008 krizinden hiç ders alınmadığını gösterdiğini öne süren Şehirli, 2008 yılının süt hayvancılığı için çok kötü bir yıl olduğu hatırlatarak, “O yıl, yem fiyatları anormal şekilde artmış, süt fiyatları dibe vurmuş, üreticiler damızlıklarını kestirmiş, tüm bunların sonucunda ise et fiyatları zirve yapmıştı. 2010 yılı ortalarında ithalat kapıları önce aralanmış, sonra da ardına kadar açılmıştı. Bu krizin ülkemize sadece ithalat maliyeti 9,2 milyar dolar olmuştu. Bugün de süt üreticilerinin sorunlarına çözüm bulamazsak benzer sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacak” diye konuştu.
ŞEHİRLİ, KARA TABLO ÇİZDİ
2008 krizindeki gibi yaklaşık bir milyon, belki de çok daha fazla damızlık hayvanın, kasaba gitmesi halinde hayvancılığın tekrar canlandırılmasının zor olacağına dikkat çeken Şehirli, çiğ süt fiyatlarını enflasyon gerekçesiyle frenlemenin aslında dolaylı yoldan enflasyon ithal etmek anlamı taşıdığını öne sürdü.
CHP Altıeylül İlçe Başkanı Hakan Şehirli, “Üreticileri damızlık süt hayvanlarını kesip sektörden çıkmaya iten sebepler iyi analiz edilmeli. Son dönemde çiğ süt fiyatları, enflasyonu artırır gerekçesiyle Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi tarafından belirlenmekte ve Ulusal Süt Konseyi’ne (USK) açıklattırılmakta, konsey işlevsizleştirilip fiyat aslında bir anlamda frenlenmektedir. Ancak, bunu aşmak için tarafların USK’da bir araya gelip maliyetleri de dikkate alarak pazarlık usulüyle çiğ sütün gerçek fiyatı oluşturulmalıdır. Dünyada serbest piyasa ekonomisinden bahsedilen hiçbir ülkede böyle bir uygulamanın olduğu, olsa bile başarıya ulaştığı duyulmamıştır. Fiyata yapılan bu müdahale uzun vadede gerek üretici gerek tüketicinin hayrına olacak bir uygulama değildir.
Kaynağı kurutmamız halinde et ve sütte yüksek enflasyon kaçınılmazdır. Uzun süre çiğ süt fiyatlarını sabitlemek, Ulusal Süt Konseyi’nin özenle hesapladığı maliyet kalemleriyle oynayarak maliyeti düşürmeye çalışmak üreticiyi üretimden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu şekilde davranarak, bugün bizim üreticilerimize verilmeyen o paraların çok daha fazlasını yarın ithalatla dış ülkelerin üreticilerine vermek zorunda kalırız. Rusya’nın buğdayda uyguladığı yüksek fiyatı ve vergileri unutmamalıyız, yaşananlar söylediklerimizin yanlış olmadığını göstermektedir” diye konuştu.
“HAYVANLAR KASABA GİDİYOR”
Milyonlarca üretici ve ailesinin hayvanları kasaba gönderiyoruz diye çığlık attığını ifade eden Şehirli, açıklamasında milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2008 yılında yaşanan krizin tekrar yaşanmaması için üreticilerin sesine kulak verilmesi gerektiğini söyledi.
“SÜT ÜRETİCİSİ DEMEK ŞEHİRLERE GÖÇÜN ÖNLENMESİ DEMEK”
Şehirli, “Eğer fiyatlar önümüzdeki dönem için hak ettiği oranda revize edilmeden bu şekilde uygulanmaya devam edecek olursa ne yazık ki hayvanların kasaba gidişi hızlanacak, bunu et krizi takip edecek. Dünyanın süt sektörü gelişmiş hiçbir ülkesinde, süt üreticileri piyasanın acımasız çarklarına mahkum edilmemiştir. Bu ülkelerde devlet her zaman üretici lehine pozitif bir ayrımcılık yapmaktadır. Çünkü bilinmektedir ki, müdahale uzun vadede gerek üretici gerek tüketicinin hayrına olacak bir uygulama değildir. Süt üreticisi demek milyonlarca aile demektir, süt üreticisi demek şehirlere göçün önlenmesi demektir” dedi.
“YEM FİYATLARI DURDURULAMIYOR”
Durdurulamayan yem fiyat artışlarının, hem üreticiyi hem de süt sektörünün geleceğini tehlikeye soktuğunu anlatan Şehirli, “Dövize bağlı gelişen yem fiyat artışları bir türlü durdurulamıyor. Son bir yılda süt yemi fiyatı yüzde 51, besi yemi fiyatı yüzde 48, mısır silajı fiyatı yüzde 31, yonca fiyatı yüzde 29, saman fiyatı ise yüzde 15 arttı. Üreticinin süt fiyatı hariç, hiçbir şeye etkili müdahale edilemiyor. Çiğ süt fiyatları enflasyonu artırıyor gerekçesiyle müdahaleye maruz kalmakta buna karşılık yem fiyatları, ilaç fiyatları, elektrik fiyatları, sanayicilerin satış fiyatları, marketlerdeki tüketici fiyatları hiçbir müdahaleye uğramamaktadır. Enflasyonun yükselişine bir gerekçe aranıyorsa sorun sadece üretici fiyatlarında değil tüm zincirde aranmalı, çözümlere buradan başlanmalıdır. Üretici ne olacağını kestiremediği maliyet artışları karşısında nasıl üretime devam edecek, nasıl geleceğini planlayacak? Nasıl işletme ölçeğini büyütecektir? Üreticilerimizi sektörden küstürmemek, üretimden koparmamak, sektöre tutunmalarını sağlamak gerekiyor” diye konuştu.
“SÜT/YEM PARİTESİ ÜRETİCİ ALEYHİNE İŞLİYOR”
Eldeki verilere göre üreticinin bir litre çiğ sütü Ekim ayı itibariyle ortalama 3 lira 2 kuruşa sattığı hatırlatan Hakan Şehirli, konuşmasına “Üretici bu ay yemin kilosunu 3 lira 30 kuruşa satın aldı. Bir litre süt satarak alabileceği yem bir kilo bile etmemekte, 0,92 kilo etmektedir. Bu parite son yılların en düşük paritesidir. Yetkililerde şöyle de bir inanış olduğunu görüyoruz; zam yapılan ayda fiyata süt teşvikini de ekleyerek 1,3’te sabitlemeye çalışalım, sonraki aylarda ne olursa olsun. Ama iş maalesef öyle değil, yukarıda görüldüğü gibi tavsiye fiyat Temmuz-Aralık arasında 6 ay süreyle sabitlenmiştir fakat parite Ekim ayına kadar 1,03’ten 0,92’ye gerilemiştir. Bu gerilemenin sebebi yeme gelen zamlardır. Yetkilileri belirlenen pariteyi sütün sabitlendiği dönem boyunca korumaya yönelik tedbir almak için de çaba göstermeye davet ediyorum” sözleri ile devam etti.
“ÇİĞ SÜT FİYATI 4,95 LİRA OLMALI”
Şehirli, konuşmasını “Üreticiler yemin kilosuna Ekim ayında 3 lira 30 kuruş ödediler. 1,5 pariteye göre eline geçmesi gereken fiyat 4 lira 95 kuruş olmalıdır. Bunun altındaki fiyat sürdürülebilirlikten ve üreticilerimizin beklentilerinden uzaktır. Sektörde bu sorunların devam etmesi halinde süt üreticilerinin zarar görmesine ve yabancı ülkelerin çiftçilerinin ithalat yoluyla finanse edilmesine neden oluruz. Ulusal Süt Konseyi, pariteyi göz önüne alarak üreticilerin beklentilerine cevap verecek fiyatı 3’er aylık dönemler halinde açıklamalı” diyerek sürdürdü.
“HAYVANCILIK MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ”
Konuşmasını “Hayvancılık ülkemiz için bir millî güvenlik meselesidir” diyerek sürdüren Şehirli, “Ülkemizde 1 milyondan fazla süt işletmesi, 250 binden fazla da besi işletmesi var. Bu işletmelerde parasal değeri 55 milyar liradan fazla olan süt üretimi, 41 milyar liraya yakın da kırmızı et üretimi gerçekleşmektedir. Bunun derisi, sakatatı, üretilen ve sanayiye aktarılan süt ve et ürünleri, buna bağlı 7,6 milyar dolarlık ciroya sahip yem sektörü, 340 milyon dolara yakın dış ticareti, marketi, nakliyecisi, veteriner hekimi derken birçok kesimin buradan geçimini sağladığı söylenebilir. Böylesine önemli bir sektörün bel kemiği süt hayvancılığıdır. Devletimizden daha önceki dönemlerde uyguladığı üzere hayvancılığımızın gelişimine önemli katkılar yapan süt primi, süt tozu desteği gibi teşvik uygulamaları başta olmak üzere diğer desteklerde de sektörümüzün güncel taleplerine göre politikalar uygulamasını bekliyoruz. Pandemi bize çok büyük dersler verdi. Paranız da olsa gücünüzü üretimden alamıyorsanız her türlü dayatmalara ve baskılara boyun eğmek zorunda kalabilirsiniz. Özellikle olağanüstü dönemlerde istediğiniz fiyatlara değil dayatılan fiyatlara ürün almak zorunda kalır, vatandaşımızın ihtiyacını ancak öyle karşılayabiliriz” dedi. Cengiz GÜNER