
Kongre tarihi açıklanan Balıkesirspor’da seçim sürecine girildiğine göre sanırım benim de adayımı açıklamamın bir mahsuru yoktur. “Aday” dediysem, isim falan yazmayacağım. Aday veya adaylarda olması gereken ‘Etik’ kavramından bahsedeceğim.
Töre bilimi adıyla anılan, etiğin amacı yanlış ile doğruyu birbirinden ayırmak ve bu yolda ahlak kavramının özünü anlayabilmektir. Etik kelimesinin tam olarak Türkçe karşılığı, ‘Ahlak Bilimi’ olarak nitelendirilmektedir.
Günümüzdeki kullanımında ahlak ile etik ayrışmaktadır. Ahlak kavramı, bireylerin sosyal hayattaki ilişkilerini düzenleyen bir kurallar bütünü olarak görülür. Etik ise daha çok iş hayatındaki bireylerin davranışlarını inceleyerek düzenlemeyi hedefleyen bir kavram olarak kullanılır.
Etik doğru ile yanlış olanın teorileştirilmiş hali iken ahlak, bu teorik verilerin günlük hayata yani pratiğe aktarılması suretiyle işlevsellik kazanan bir kavramdır. Etik, prensipleri temsil ederken ahlak, bu prensiplerin davranışa dönüştürülmesini kapsamaktadır.
Etik ile insanlar tarafından kurulan bireysel ilişkiler ile toplum geneline yayılan ilişkiler düzenlenir. Bu ilişkilerin dayandırıldığı kurallar, normlar ve kavramlar doğru veya yanlış ile iyi veya kötü olmak üzere ahlaki yönden sınıflandırılır.
Bu yüzden de etik, bireysel ve toplumsal hayatı ayrılmaz bir parçasıdır. Etik değerlere sahip olmayan bireyler ile toplumlar, yozlaşmaya ve özünü kaybetmeye mahkumdur.
Tüm dünyada geçerli olan ve ortak kabul edilen etik değerlerin başında; Dürüst olmak ve doğrudan ayrılmamak, güvenilir olmak, adil olmak ve yalan söylememek, gelir.
Her birey, kişisel olarak saygılı olmak, adil olmak, tarafsız davranmak, hak yememek, sevgi ile yaklaşabilmek gibi kişisel değerlere sahip olmalıdır. Bu kapsamda kişinin sahip olduğu bireysel değerler, alınan profesyonel sorumluluk ve üstlenilen yükümlülükler nedeniyle farklı bir boyuta taşınır.
İş etiği sayesinde çalışma ortamı daha adil ve huzurlu bir yer haline gelir. Kişiler kendisini güvende hissederek işlerini yürütür. Huzurun hakim olduğu iş ortamında üretkenlik ve verimlilik artar. Ekip çalışması daha kuvvetli olur.
Çalışan kişiler, ekip arkadaşlarına ve bağlı bulundukları kuruma karşı aidiyet duygusu hissederek çalışırlar. Bu sayede de motivasyonları artar, yüksek performans gösterirler.
İş etiğinin bulunmadığı bir ortamda ise çalışanlarda isteksizlik, mutsuzluk ve stres görülür. Bu koşullar altında çalışan mutsuz kişilerden verim ve başarı beklenemez.
Bu sebeple iyi bir yöneticinin en temel görevi; İş etiğinin mutlak suretle tesis edilmesi ve çalışanların bu fikri destekleyen yapıda olan kişilerden seçilmesi olmalıdır.
İş etiğini benimseyen yöneticiler;
Ekibinin aynı amaç dahilinde birleşmesini sağlamalı, yenilikçi olmalı ve yeni fikirleri benimsemeye hazır olmalıdır. Çevreye kapalı değil çevre ile sürekli etkileşim halinde olmalıdır. Somut hedefler belirleyerek ekibini bu hedeflere yönlendirmelidir. Ekibine etik ilkeler dahilinde liderlik etmelidir.
Bunları yapmazsanız, Ali gider, Ramazan gelir. Ali’nin arkasından sallarsınız. Üç gün sonra Ramazan gider, Yusuf gelir. Ramazan’ın arkasından konuşursunuz. Bir gün Yusuf da gider. Bu defa da onun hakkında atıp-tutarsınız.
Sonra da adam olana sorarlar; “Hep, sen mi haklısın” diye.
Bu nedenle isimlerin çok da önemi yok. Kişiler, etik davransın yeter. Ağustos ayından yapılacak Balıkesirspor kongresinde de yukarıda tarifini yaptığım gibi etik davranan ve davranacak adamlar sahneye çıksın.
Gerisi de gitsin, kendi işinde-gücünde nasıl istiyorsa öyle davransın.

