
Gelir adaletsizliği küresel bir sorun haline gelmeye başladı. Artık hemen her ülkede buna rastlıyoruz. Gelir eşitsizliği en temel haliyle bir ekonomide elde edilen gelirin kişilerce hangi oranda paylaşıldığının göstergesidir. 0 ile 1 arasında değişen gini katsayısı ile ölçümü yapılır ve 0 ise bütün gelirin muntazam bir şekilde paylaşıldığını, 1 ise bütün gelirin tek bir kişide toplandığını gösterir.
Gelir dağılımı toplumdaki en yüksek gelire ve en düşük gelire sahip toplum gruplarının toplam gelirden aldıkları payların karşılaştırılmasıdır.
Gelir dağılımını belirleyen faktörler, üretim araçları mülkiyeti, kamu hizmetlerinin dağılımı, işgücü hareketliliği, politik tercihler, sendikal hakların yaygınlığı ve kullanımı gibi maddeler şeklinde sıralanabilir.
Ayrıca bunlar dışında servet dağılımı, ülke ekonomisindeki istikrar ve büyüme durumu, emeğin dağlımı, demografik durum, küreselleşme ve göç sayılabilir.
Peki neden gelir dağılımı adaletsizliği var?
İlk olarak nitelikli ve nitelikli olmayan işgücünün ücret seviyeleri arasındaki farkın açılması gelir dağılımı adaletsizliğinin başlıca sebeplerinden biri olmaktadır.
Bununla beraber gelir dağılımı adaletsizliği borçlanma, politik müdahaleler gibi çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilir. Gelir dağılımı adaletsizliğini önlemek için toplumun her alanında ve her konuda adalet, eşitlik ve hak kavramları içi dolu bir şekilde yer almalı ve bu sayede gelir dağılımı adaletsizliğini önleme çalışmaları yapılmaktadır.
Örneğin gelir adaletsizliği koronavirüs döneminde birçok ülkeyi vurdu. Koronavirüsün en sık rastlandığı ülkeler arasında yer alan Amerika, Brezilya ve Hindistan gibi ülkeleri değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Onur Özdemir, “Bu üç ülkede vakaların toplamlarına bakıldığında, gelir eşitsizliğinde dünya sıralamasında da en üstlerde konumlandığı görülüyor” dedi.
Uzmanlar gelire şitsizliğinin 2030’lu yıllarda daha da artacağını hatta toplumda 5 aileden birinin yoksulluk yaşayacağını öngörüyor. Umalım ki böyle bir şey yaşanmasın.